Köşe Yazıları

Eril siyasetin toplumsal cinsiyeti: Bahtsız Bedevi – Erkan Bayır

0

Günümüzde Türkiye Cumhuriyeti olarak anılan topraklar, 1453 yılında Bizans alimlerinin meleklerin cinsiyetini tartışmasından beridir ilk kez bu kadar ciddi bir toplumsal cinsiyet tartışmasına girmiş bulunuyor. Beden ve biyoiktidar kavgasına girişen eril iktidar ve eril muhalefet, “cezalandırma organı” olarak gördükleri penis ve penisin işlevleri üzerine çeşitlemeler sunuyor! Tartışmanın yerlerdeki seviyesini bir kenara bırakarak, içeriği hakkında değerlendirmeler yapmak gerekiyor.

Recep Tayyip Erdoğan’ın, daha önce “Kız mı kadın mı belli değil” ve “Ben kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum” sözlerini sarf ettiğini hatırlatarak başlayalım. Kadını eşit yurttaş olarak görmeyen, bu yüzden kurulan komisyonun adını gece yarısı operasyonuyla “fırsat eşitliği” olarak değiştiren; kadının kendi bedeni üzerinde söz sahibi olma hakkını ayaklar altına alan, kadının üreme-ürememe haklarına karşı çıkan, kürtaj ve sezaryeni kendi yaptığı Uludere Katliamı’na benzeten, “kadın” sözcüğünü duyar duymaz başörtüsü tartışması başlatan ve kadınların bütün sorununu başörtüsüne indirgeyen, kadını çalışma yaşamından ve sosyal yaşamdan dışlayan AKP, Türkiye’yi ne yazık ki 10 yıldır yönetiyor. Kadın cinayetlerinin yüzde 1400 oranında arttığı, onlarca LGBT cinayetinin yaşandığı, siyasette ve sosyal yaşamda daha ayrımcı ve daha erkek egemen bir yörüngeye girilen bir dönemin röntgen filmi bu.

Bu iktidara karşı eşitlikçi bir siyaset üretmesi gereken muhalefetin, toplumsal cinsiyet ayrımcılığına karşı çok daha duyarlı olmasını bekleriz, değil mi? Söz konusu ülke Türkiye olunca, beklentiler kolaylıkla boşa çıkarılıyor. Erkek egemenliği söz konusu olduğunda, muhalefetin iktidardan farkı bulunmuyor. CHP’nin ilçe örgüt ve genel merkez yönetimleriyle ilgili kadına şiddet ve mobbing haberleri geliyor, MHP “erkek-ürkek” kıyaslamasında somutlaşan eril diskuru seçim kampanyalarında ve siyasi söylemlerinde kullanıyor, ve BDP’den “hass…” ile “peşkir tutan gerdek sağdıcı” gibi ifadeler geliyor. Uzun lafın kısası, mesele heteronormatif patriarka olunca iktidar ve muhalefet el ele veriyor, erkek egemenliğinin dilini yeniden üretiyor.

* * *

Erkek şovenizmine dayanan eski siyasetin bilinç dışını kustuğu bu örnekler bu kadarla kalmıyor. Grup toplantıları veya TBMM Genel Kurulu konuşmaları sırasında dile getirilen “Üç nokta koydum” polemiği, “Flört fahişeliktir” hezeyanları, “Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer, ya satılıktır ya kiralık!” rezillikleri, bir zamanların “Küçük Turgut” ve “çiçek sulama” seviyesizliklerini aratmıyor. Bu insanlık dışı dile yeni bir örnek daha eklendi, televizyon ekranlarımızdan evlerimizin içine kadar aniden girdi, sofralarımıza kuruldu.

Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ekonomi politikalarını eleştirdiği gün Fitch’ten gelen kredi notu yükseltmesiyle ilgili olarak “bahtsız bedevi” dedi. Türkiye’nin köhne erkek egemen kültürünün etkisinde büyüyen erkek çocuklarının “Bahtsız bedeviyi çölde kutup ayısı …” ifadesini öğrendiğini, bunun gibi ifadelerin öğrenilmiş toplumsal erkeklik üzerinde son derece etkili olduğunu biliyoruz. Kemal Kılıçdaroğlu, buna yanıt verirken aynı erkek egemen dili tekrarladı, “Ben horozum söyler geçerim!” dedi ve “Suriye çöllerindeki kutup ayılarına dikkat et” diyerek küfürbazlık konusunda AKP liderinden hiçbir farkının olmadığını kanıtladı.

Bahsi geçen bu küfürlerin tümünde cinsel ilişki göndermesi var. Bahtsız bedevi, “cinsel ilişkinin edilgen tarafı”. Cinsel ilişkide edilgen olmak aşağılanıyor ve bu kolektif aşağılama kadınları, LGBT bireyleri, seks işçilerini ve erkek egemenliği tarafından marjinalize edilen, sistem dışına itilen herkesi kapsıyor.

Alt metin okuması yaptığınızda görüyorsunuz: AKP ve CHP liderlerinin toplumsal cinsiyete ve cinsel ilişkiye bakışı, kutup ayısının bahtsız bedeviye ya da horozun tavuğa “yaptığıyla” sınırlı. Bu ayrımcı dil var olduğu sürece, bir insanın kendi bedeni üzerindeki söz ve karar hakkını da, cinsellikle ilgili sorunları da, cinsel yolla bulaşan hastalıkları da konuşabilmek mümkün olmuyor. Cinsellikle ilgili kavramlar tabu haline getiriliyor, erkeklerin tekelindeki cinsellik şoven bir biçimde “kadınları aşağılamak ve terbiye etmek” üzere muhabbet konusu ediliyor; ancak toplumun cinselliğe bakışında bir arpa boyu yol kat edilemiyor.

Erkek cinselliğini yüceltirken kadın cinselliğini aşağılayan, atfedilen toplumsal cinsiyet rollerinden en ufak bir sapmayı lanetleyen, cinselliği üreme güdüsüyle sınırlayan ve cinsel çeşitliliği baskı altına alan, erkeğin çapkınlığını “Göster amcalara evladım”la göklere çıkarırken kadının cinsel özgürlüğünü yerin dibine sokan mevcut durum, bugün yaşanan bütün toplumsal cinsiyet çelişkilerinin ve sorunlarının da temelinde yer alıyor. Mevcut durum, eski ve köhne toplumsal yapının ve bu yapının uzantısı olan eski siyasetin yansıması.

* * *

Eşitlikçi ve özgürlükçü bir yeni siyaset, eril iktidar diline ve erkek egemenliğine açıkça karşı çıkmak zorunda. Dayatılan toplumsal cinsiyet rollerini alaşağı etmek, belki de onlarca yıl sürecek bir mücadelenin sonucunda gerçekleşecek. Mücadeleyi devrim sonrasına ertelemeden, halen var olan eşitsizliğe ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığına karşı alternatifler yaratarak ve ittifaklar kurarak ilerlemek gerekiyor. Seviyesi “bahtsız bedevi”yi aşamayan çarpık “erkek demokrasisi”nin yerine gerçek demokrasiyi inşa edebilmek için, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığı mahkum etmek ve yepyeni bir dille yola çıkmak şart.

“Yeni bir siyaset” sloganıyla birleşme kararı alan ve bu yolda uzun bir koşuya başlayan EDP ve Yeşiller, siyasetin cinsiyetçi bir dile ve içeriğe sahip olmaması için politik söylem üretiyor. Bu yeni siyaset emekten yana, çevreci, toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı, özgürlükçü, ayrımcılık karşıtı, barış ve kardeşliği savunan, çoğulcu, katılımcı, tabandan demokrasi ilkelerini savunan, şiddet ve savaş karşıtı, adalet ve insan hakları üzerine kurulu, yeşil ve sol bir siyaset. Erkek egemen rejimin eski ve yeni bekçilerine karşı, sistemin bahtsız bedevilerinin hakkını ancak yeşil ve sol bir siyaset savunabilir.

 

Erkan Bayır

 

You may also like

Comments

Comments are closed.