Hafta SonuManşet

Klavyenin Lord’u: Jon Lord – Alper Akyüz

0
Jon Lord

Jon Lord

Rock klavyesinin efsane ismi Jon Lord önceki hafta 71 yaşında pankreas kanserine bağlı rahatsızlıklardan dolayı yaşamını kaybetti. Rock deyince gruplarda belirleyici olan daha çok vokal ve distortion efektli elektrikli gitar olsa da Jon Lord liderlik ettiği grup ve albümlerde müzik bigisi ve klavyenin atmosfer oluşturucu etkisini kullanarak bazen ön planda, bazen de arka planda belirleyici rollerde oldu. Kendisiyle Classic Rock dergisi için son röportajı yapan Lee Marlow’a kendisini “Sadece Leicester’dan ana-babası kendisini piyano derslerine postalayacak kadar öngörülü olabilmiş bir adamım” olarak tanımlasa da gerçek bir yaşayan efsaneydi.

Jon Lord ve Hammond org

“Hard Rock” deyince ilk akla gelen grup Deep Purple ise ilk akla gelen klavyeci de Jon Lord olmuştur. Grubun tarzında (ve sonrasında genel olarak hard ve progressive rock klavyecileri arasında) en etkili olan unsurlardan birisi, onun küçük yaşlardan başlayan klasik müzik eğitimini blues birikimiyle birleştirmesinden oluşan özgün tarzı oldu. En popüler parçalarını Ian Gillan’ın gruba solist olarak katılmasıyla 1970 sonrasında üretse de Jon Lord’un besteciliği ve klavyesi 1968 tarihli ilk Deep Purple albümü Shades of Deep Purple’da ve izleyen Deep Purple ve The Book of Taliesyn albümlerinde progressive tarza daha yakın bir şekilde ön plandaydı. Bu albümlerdeki parçalarda Rimsky-Korsakoff’un Şehrazat’ı gibi klasik müzik motiflerini ve orkestrasyonu özenle kurulmuş enstrümantal giriş ve parçaları şarkılara başarıyla yedirmekteydi. Bu ilk dönemin Deep Purple’ı ticari başarıya da ulaştıran temel çalışması ise Kraliyet Filarmoni Orkestrasıyla birlikte canlı çalınıp kaydedilen Jon Lord bestesi “Grup ve Orkestra için Konçerto” olmuştur. Bu beste aynı zamanda rock grupları ile klasik müzik orkestralarının ilk ortak çalışmasıdır ve daha sonraki benzerlerine örnek olmuştur. Bu konser aynı zamanda Deep Purple’ın bünyesine Ian Gillan ve basta Roger Glover’ı kattığı ve davulda Ian Paice, Ritchie Blackmore ve Jon Lord ile birlikte efsane kadrosunun ilk kez ortaya çıktığı çalışma olmuştur.

Bu dönemin hard rock albümlerinde ve en çok girişindeki gitar rifiyle bilinen ünlü Smoke on the Water parçasında bile arka plandaki Hammond klavye oldukça belirleyicidir, ancak bununla birlikte blues yapısı daha ön plana çıkar. Özellikle aynı albümdeki Lazy parçası kendisinin görkemli ve hatta gotik bir atmosfer yaratan Hammond org solosuyla başlar; aynı org çok geçmeden eğlenceli bir blues motifine geçiş yaparak mizahi sözleriyle eğlenceli bir parçaya evrilir. Child In Time gibi grubun başka bir köşe taşı parçasında ise Hammond org vokalde Ian Gillan ile tonu giderek yükselen bir düet yapar ve birlikte hüzünden isyana doğru tırmanırken klavye başrolden arka plana doğru çekilir ve yerini Ritchie Blackmore’un gitarına bırakır; ancak daha sonra yeniden aynı tema ile yerini geri alacak ve klasik müzik eserlerinin tekrarlanan ve sonunda aynı temaya geri dönen yapısını bir rock parçası içinde başarıyla uygulayacaktır.

Grubun sonraki kadrolarının oluşumunda ve bestelerdeki katkısı da hiç eksilmemiştir. Daha sonra Whitesnake’i kuracak olan David Coverdale ile Deep Purple bünyesindeki vokal düetleriyle hayranlık uyandıran Glenn Hughes’un ölümünün ardından söylediği gibi “Jon [grubun sonraki kadrosuna] katılmam için beni ikna eden kişiydi ve o erken dönemlerde benim için bir baba figürüydü (…). Müziği yaşayacak ve birlikte This Time Around’u yazdığımız için çok mutluyum”.

Grubun kuruluşundan 2002’deki emekliliğine kadar Ian Paice ile birlikte iki sabit elemanından birisi olan Jon Lord, müzikal birikim açısından açık bir lider olsa da vokalde Ian Gillan’dan David Coverdale, Glenn Hughes ve Joe Lynn Turner’a, gitarda ise Ritchie Blackmore’dan Steve Morse’a diğer üyeler arasındaki çatışmaların dışında kalabildi. Blackmore ile müzikal çekişmesi ise yaratıcılığına yaradı ve ayrılıklara yol açan diğer çatışmaların aksine grubun müziğini üst düzeye taşıdı. Halen turne ve albüm çalışmalarını sürdürmekte olan grubun web sitesinden yapılan açıklamada ise “Sevdiğimiz bir dostumuzu, kardeşimizi ve harika bir müzisyeni yitirdik. Saygınlığı ve zarafeti hepimizi etkiledi. Müziği bir ilham kaynağıydı ve bizi hayal bile edemeyeceğimiz yerlere taşıdı.” deniyordu.

Deep Purple sonrasında ise rock çalışmalarına ek olarak klasik formda çeşitli eserler besteledi ve yayımladı. Resmi web sitesinde hala yer alan duyuruya göre ise 1969’da bestelediği klasik eseri ‘Grup ve Orkestra için Konçerto’ya son halini vererek Liverpool Filarmoni Orkestrası ve Bruce Dickinson, Joe Bonamassa ve Steve Morse gibi isimlerin katılımıyla stüdyo kaydı yapıldı ve önümüzdeki Eylül’de albüm olarak yayımlanacak.

Lord’un tarzı ve besteleri kendisinden sonra müzik sahnesine atılmış gruplar ve müzisyenler üzerinde de kalıcı etkiler bıraktı. Accept’ten Peter Baltes’in dediği gibi “Ronni James Dio’nun vokallerin ustası olması gibi Jon da Hammond orgun kralıydı ve gerçekten en iyisiydi.” Başka bir efsane vokalist olan Iron Maiden’dan Bruce Dickinson’a göre ise “Jon’a müzisyen olarak bir çok atıf yapılacaktır, çünkü tabii ki eşsiz ve öngörülü bir yorumcu, besteci ve son olarak orkestra şefiydi. Umarım övgüler aynı zamanda çok geniş ve cömert bir kalbe sahip olan çok zeki ve sağlam bir adam olduğunu belirtmeden geçmez.”

Metallica’dan Lars Ulrich ise bir çoğumuzun duygularına tercüman oluyor. “Babamın 1973’te Kopenhag’da konserlerine götürmesinden bu yana Deep Purple hayatımdaki en sabit, sürekli ve ilham verici müziksel varlık oldu. Benim için var olan herhangi bir gruptan çok daha fazla anlam ifade ettiler ve kişisel şekillenmemde çok büyük bir rol oynadılar. Bu yüzden yıkılmış, üzgün ve mahvolmuşun ötesinde duygular içerisindeyim. Hepimiz ‘eşsiz’, ‘türünün tek örneği’ ve ‘öncü’ gibi sıfatları üzerinde çok düşünmeden ortaya atma suçunu işleyebiliriz, ama kendisine bunlardan daha fazla yakışan başka söz yok ve basitçe söylemek gerekirse hard rock tarihinde Jon Lord gibi başka bir müzisyen de yok. Hiç kimse. Nokta.”

Classic Rock ve diğer haber sitelerinden derlenmiştir.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.