Yeşeriyorum

Yeşiller-EDP süreci 1: Bir ortak düşler hareketi mi?

0

Yeşil de olan yeni bir parti oluşturmaya çalışıyoruz aylardır; sadece yeşillerin fikirlerinden ibaret olmayan, siyaset terkibini birlikte tanımlayacağımız, ama ümidimce küresel yeşil hareketin parçası kalacak. Mevcut Yeşiller Partisi’ndeki, partisini ve temsil ettiği herhangi birşeyi bırakmaya hiç yatkın olmayan çoğu insanı heyecanlandırıyor bu. Sanırım sebebi girişimdeki ortağımızın kimliği; yeşillerle ayni ’68 Avrupası köklerine sahip özgürlükçü sol gelenekten gelen EDP’de sadece haklar üzerinde ortak  siyaset noktaları ve çoğulculuk ile evrensellik gibi ortak değerlerden fazlasını, birlikte siyaset yapabileceğimizi hissettiren ortaklar, (kitlesel iradeye tabi olma çağrışımından soyutlayarak kullanabileceğimiz arkaik tabirle) yoldaşlar bulduk. Hırs yapan insanların yeri olmayan birkaç yüz kişilik bir parti olduğumuzdan mıdır, yoksa yeşiller olarak ideolojik bir dogmanın ebedi muhafızlığı değil de somut ilkelerin politik alanda gerçekleştirilebilmesi için yaratıcı bir tarzı tercih ettiğimiz için midir tespiti zor, ortak kaygılarımızın ve açık siyaset özlemimizin bu kadar örtüştüğü bir gurupla birlikte daha kuvvetli bir dinamik oluşturma fikri hiç ters gelmedi, gelmiyor.

Pekiyi, gerçekten de bir parti mi oluşturuyoruz?  İnsanların sözünü söyleyebileceği, hiyerarşinin oluşmaya başladığı anda (eğer hayli geçici, konuyla kısıtlı, çok iyi tanımlanmış, katkıya gayet açık, ve makulce tabandan yetkilendirilmiş değilse) direkt işlevsiz bırakılacağı, insanların inandığı için orada olduğu, sonra olmadığı, sonra istediğinde tekrar olduğu, üye bile olmak zorunda hissetmeden katılabildiği, kendi inandığı meseleleri bastırdığı, bunun için yerelde veya farklı seviyelerde çalıştığı, tartıştığı, inanmadığı konuda ben yokum dediği, siyasi kayıp uğruna her yerde ve seviyede %50 kadın kotası koruyabilecek, kimlik duyarlılığı yapacak ilkelilikte, seçimlerle alakalı ama siyaset alanı seçimleri çok aşan yapılara parti denirse (ki denmeli – gerçek bir taban demokrasisinin, adem-i merkeziyetin hakim olduğu bir yapıyı ancak böyle tahayyül edebiliyorum) o zaman bir parti oluşturuyoruz, bir hareket-parti.  Ama daha önemlisi bir hareket oluşturuyoruz, Türkiye’de eksik olan bir siyasi tonun şarkısını bas bas şakacak bir hareket, ve bu hareketi tanımlayan şey ortak düşlerimiz, Yeşiller’in, EDP’lilerin, ve bizimle heyecanlanan herkesin ortak düşleri.

Bir çeşit ‘Ortak Düşler Hareketi’ dememin anglofon olanlarımızın sevip takip ettiği özgürlükçü, ekolojist haber yorum sitesine referanstan ve onun cazip ismini ‘yürütmek’ten çok daha başka bir amacı var. Herşeyden önce, düşler önemlidir, umut verir, hele Türkiye gibi ülkelerde. Kamusal alan bir başka otoriteryanizme doğru kayarken, insanların bireysel hürriyetleri gün be gün ihlal edilirken, ekolojik yıkım Çin-vari bir boyutta ve hızda alıp giderken, ve sosyal adaletsizlik mantarlayan rezidanslardan daha fazla katla kat be-kat katlanırken sanırım umuda sarılmalı, düşlerimizin ne derece renkli, ne derece hayata dair ve barış içinde bir toplum için olduğunu hatırlamalı ve düşleri siyasetimizin merkezine koymalıyız. Merkezinde veya muhalefetinde olsun kasvet renkli, kavgacı, hamasi Türkiye siyasi tablosunun üstüne ancak bu şekilde koca, aykırı, oynamıyorum diyen, ve oynamak istemeyen herkesi yanına alan bir fırça lekesi olarak oturabiliriz. Ne güzel ki, bu düşlerimiz gerçekten de ortak. Ekolojik sınırlar içinde iddiasız ve anlamlı hayatlar istiyoruz. Özgürlükçü, çoğulcu, bireysel hakları ön plana çıkaran bir toplum tahayyül ediyoruz. Adaletsizliklere dayalı, büyüme merkezli, sürdürülemez, ve baskın menfaatlerce ve bunların oluşturdukları somut veya hukuki çerçeveye, hatta gündelik faraziyelere, dair heyula yapılarca yönlendirilen bir ekonomik gerçekliği dönüştürmeliyiz diyoruz, acilen. Hem EDP tayfasının, hem Yeşiller tayfasının, hem de oluşacak ‘yeni biz’e meyyal herkesin ortak düşü bu noktalar, ve düşler üzerinden gitmeliyiz.

Yine önemli bir nokta, oluşturacağımızın paritler kanununa zorlasa da oturan, yerel ve yerelin ötesi seçimlere yönelik çalışan bir parti olduğu kadar ayni zamanda bunu aşması. Elimizde mebzul miktarda ‘şu ve bu’ partisi var, iktidar partisinden tutun Kürt siyasi hareketinin partisine kullanılan formülasyon bu değer referansları. Bir “Yeşil ve [Doldurunuz] Partisi”ne ne ihtiyaç var, ne de bu artık her hangi bir toplumsal enerjiyi harekete geçirir. Türkiye’yi henüz teyet geçen ama şuuru Türkiye dahil tüm gezegeni saran %99 dünyasında birşeyleri harekete geçirebilecek şey giriftliği olmayan ve esneklik ve kaotikliği içinde coşabilecek, katılımcılığı kimliğinin bir parçası olan hareketler. Ancak hareketlerin de sorunu, aslında son derece somut olan siyasi taleplerini belli bir dereceden öteye artiküle etme ve bu talebi etkin ama ayni zamanda eriyip gitmeyecek bir şekilde iletme kabiliyeti yoksunluğu. Birlikte oluşturacağımız yeni parti, bir yandan tabandanlığı, yerelliği, spontaneliği yaşarken bir yandan da tam da bu eksikliği telafi edebilecek yapıda ve ve kurumsal yeti ve hafızada bir hareket-parti olmalı. Farklı hak mücadelelerinin, çevre mücadelelerinin ortak sesi olması için temelde özerk çalışma gurupları, ve Genç Yeşiller gibi bas bayağı bağımsız ama birlikte çalışacağımız gurupların (yeni partiye yakın eğitimcilerle, mimarlarla, korsanlarla başlayabiliriz mesela) sesini ve üretimini yansıtmalı, yerellere emirler değil bilgi, destek ve seslerini duyuracak araçlar sağlamalı partimiz. Sivil toplum kurum ve oluşumlarıyla sıkı ilişikiler, örtüşmeler ve siyasi menfaat veya illa da kalıcı ittifaklar gözetmeden değişim için birlikte çalışma prensibinde olmalıyız. Ve, bölgesel veya küresel yeşil partiler ve ağlarla birlikte siyaset ve siyaset araçları geliştirebilmeliyiz. Başarabildiğimiz takdirde bu hareket, umudunu paylaşanlarla birlikte göz ardı edilemeyecek boyutta bir alternatif ses olur.

Bunu nasıl yapabileceğimizin birkaç somut örneği Avrupa’nın başka semtlerinde denendi geçtiğimiz birkaç sene içinde. Öne çıkan örneklerden birisi, başarılı bir örnek olarak, Macaristan’daki Lehet Más a Politika (LMP – Politika Farklı Olabilir) hareket-partisi. Ağırlıklı olarak sivil toplum içinden çıkan hareket, yolsuzluk ve baskın iktidarla Türkiye kadar iç karartıcı bir siyaset sahnesinde, yüz yüze konuşarak, yaratıcı iletişim arayüzleriyle, çok iyi lojistikle, sıkı bir yerel organizasyonla, ve yerelden taleplerle siyasetini birden değil zaman içinde geliştirerek iki sene içinde güçlükleri olan bir seçim sisteminde parlamentoya girecek bir alternatif yarattı. Tabii sorunları bundan sonrasını getirmek, Avrupa Yeşiller Partisi üyesi bir parti olarak haklar ve sair konularda diğer yeşillerle uyum sağlamak, ama o bizim konumuz değil. Diğer, şimdilik başarısız, bir örnek ise İspanya’da merkezi seçimler öncesi çok büyük umutlarla önde gelen sivil toplum aktörlerince bir araya gelerek, Avrupa Yeşiller Partisi’nin de büyük desteğini kazanarak kurulan EQUO. Ancak, hiç bir uzun vadeli yerel organizasyonu olmayan, yüz yüze siyaset yapmayı öğrenmemiş, seçmenlerin dokunamadığı bu partinin ilk seçimlerdeki akıbeti, ne kadar krize gerçek  bir alternatif sunsa ve çok yaratıcı iletişim taktikleri de kullanmış olsa, biraz zamanın Yeni Demokrasi Hareketi’ninkine benzedi. Kastilyalı dostlarımız için umudumuzu yine de kesmeyelim. Bu iki partinin arasındaki tenakuzu ve nereye yönelmemiz gerektiğini belki daha köklü bir hareketin hikayesi daha da belirgin kılacaktır, ki o da Yunanistan Ekolojist Yeşilleri. On yıldır istikrarlı ama yavaş bir şekilde büyüyen Yunanistan Yeşilleri, var olabildiği yerleri seçerek yerelde organize olmaya, oralara yoğunlaşmaya, ve reel politika üzerinden bir muhalefet sunmaya, alternatifler geliştirmeye dikkat eden bir parti. Yerelin yanı sıra AP ve bölgesel parlamentolarda temsil edilen küçük ama söylemiyle işitilen alternatif, anti-nasyonalist  bu hareketin kriz sonrası seçimlerde şimdi ilk defa ulusal parlementoya, hem de gurup kurabilecek şekilde, girme ümidi var. Tabii Yunanistan siyasi çerçevesi ve orada toplumun radikal muhalefete tavrıyla Türkiye’deki hayli farklı, ama organizasyon stratejisi olarak bu tecrübeleri tartmalı ve ortak düşlerimiz etrafında, ilkelerini kaybetmeden giderek yaygınlaşacak bir hareket-partiyi nasıl oluştururuz ve bunun politika yapma alanı ve tarzı neler olur, bulmalıyız.

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.