Enerji

Fransa’nın nükleer köleleri

0

Onlar, bir nükleer tesisten diğerine, radyasyonlu ortamlarda görev üstleniyor. En tehlikeli işlerde çalışan sezon işçileri, buna rağmen düşük ücretlerle yetinmek zorunda kalıyor.

Avukat Cedric de Romanet, Paris’teki bürosunda Christian Verronneau’nun kalın dosyasını inceliyor. 25 yıldan bu yana Fransız nükleer tesislerinde, dekontaminasyon sorumlusu olarak görev yapan  Verronneau, mart ayı ortalarında işverenine karşı dava açmış. Verronneau, ağır akciğer kanserine yakalanmış ve akciğerinin bir bölümü de ameliyatla alınmış. 2009 yılında onun bu rahatsızlığı resmen meslek hastalığı olarak tanınmış. Verronneau şimdi, kendisini radyasyondan yeteri kadar korumadığı gerekçesiyle işverenini dava ediyor. Aynı zamanda çevre konusunda uzman olan avukat Cedric de Romanet, bu girişimin Fransa’da bir ilk olduğunun altını çiziyor:

“Christian Verronneau, nükleer tesislerde bakım işleriyle uğraşan ve ‘nükleer köle işçi’ diye adlandırılan küçük bir gruba dahil. Ancak bunlar nükleer tesisi çalıştıran EDF işletmesine değil, taşeron firmalara bağlılar. Zira EDF işletmesi, memurlarını en fazla radyasyon olan bölümlerde çalıştırmama kararı almış, bu alanlardaki işleri taşeron firmalara vermiş.”

Taşeron firmalar işbaşında

EFD işletmesi, bu konuda görüşlerini almak üzere yapılan röportaj başvurularını da hep geri çevirmiş.

Fransız nükleer tesislerindeki yıllık bakım işlerinin yüzde 80’ini bugün taşeron firmalara bağlı işçiler yerine getiriyor. Zaman baskısı altında sürekli bir yerden ötekine koşmak zorunda olan bu işçilerin aldığı ücret de ölmemeye yetecek kadar. Temel aylık ücret brüt bin 400 euro. Fransa’da bu tür tesislerde çalışan 30 bin “nükleer göçebe” bulunuyor.

Dominique Samson da bir “nükleer göçebe”. Samson, bundan 4,5 yıl önce rutin bir çalışma sırasında radyasyona maruz kalmış. İşvereni onun için yeteri kadar koruma önlemi almamış. Samson bunu iş kazası olarak kabul ettirmeye de çalışmış ama, nafile.

“Kaza ertesindeki üç gün içerisinde -yukarıdan gelen emirle- nükleer tesisin radyasyon ölçümü yapan araçları etrafında, aletler alarm vermesin diye büyük bir kavis yaparak geçmek zorunda kaldım.  Zaten aldığımız radyasyonların dozajına bakılacak olursa, gerçek bir mini nükleer tesiste çalıştığımız söylenebilir; gelgelelim henüz elektrik üretmiyoruz.”

“Görünmez kişiler”

Ne var ki sezon işçisi olarak çalışan nükleer göçebelerin pek azı başlarından geçen bu öykülerle kamuoyunun karşısına geçebiliyor. 80’li yılların sonundan bu yana “nükleer göçebelerin” çalışma koşullarını inceleyen sosyolog Annie Thebaud-Mony nükleer göçebelerin neredeyse görünmez kişiler olduğunu ve bunlara sunulan tıbbi bakımın da çok kötü olduğunu belirtiyor. Thebaud-Mony Japonya, Almanya ve İsveç gibi ülkelerde de taşeron firmaların bu alanlarda çalışmasının olağan olduğuna dikkat çekiyor. Fransız sosyolog, özellikle nükleer tesislerdeki bakımın ne kadar zamanda bitirilebileceği yönündeki genelgelerle gerçekten ihtiyaç duyulan zaman arasında büyük fark olduğunu, bunun da skandal anlamına geldiğini vurguluyor:

“Bu yüzden sürekli olarak, işletmelerin jargonuyla ‘arızalar’ ortaya çıkıyor. Ben bunları kaza olarak nitelendiriyorum. Fransız nükleer tesislerindeki bu ‘arızalar’ın son dönemde artması nedeniyle bir gün bu tür küçük arızalardan büyük bir nükleer patlama olmasından endişe duyuyorum.”

(DW)

More in Enerji

You may also like

Comments

Comments are closed.