Doğa MücadelesiManşet

Tortum’dan mektup var!

0

Erzurum’un Tortum ilçesinde süre giden ekoloji mücadelesinde garip şeyler oluyor. Yaşam alanlarını savunmaya çalışan köylüler üzerindeki baskılar bütün Türkiye’nin gözünün önünde sürerken bu mücadelelere yakından tanıklık eden bir arkadaşımız bir mektup yazarak gözlemlerini ve dileklerini aktarmamızı istedi.

” 21.02.2012 günü sabah saat 10.30 itibarıyla konvoy olarak Tortum’a hareket ettik. Jandarma er Abdullah Teke’nin Leyla (Yalçınkaya) hakkında açmış olduğu hakaret davasının ilk duruşması saat 11.40’da başladı. Duruşma için Eşber Yağmurdereli, Efkan Bolaç, 5 CHP”li avukat milletvekili ve CHP Erzurum İl Örgütü’nden insanlar, yerel ve ulusal basından çok sayıda gazeteci gelmişti.

Duruşmadan sonra Leyla’nın avukatı olan Erzurum Barosu’ndan Ercüment Şenol bir basın açıklamasını yaptı. İkinci duruşma için 10 Nisan 2012 tarihine gün verildi. Durşmaya Abdullah Teke terhis olduğu için ve Ankara’da ikamet ettiği için gelmedi. Şahit olarak gösterdiği iki kişi de (biri terhis olmuş ve İstanbul’da ikamet ediyor, diğeride halen Tortum’da askerliğini yapıyor) durşmaya gelmedi. Hakim Leyla’ya hakaret edip etmediğini sorduğunda Leyla askere hakaret etmek bizim aile terbiyemizde yok dedi. Hakim ayrıca Leyla’nın iki arkadaşına  (iki kardeş olan ve aynı beldede yaşayan Elif ve Ayşe) Leyla’nın hakaret edip etmediğini sormuş ve onlarda Leyla’nın asla kimseye hakaret etmeyeceğini söylemişler. Duruşmadan sonra Leyla çok fena titriyordu. Buraya kadar bütün televizyon kanalarında ve gazetelerde anlatılanlardan bahsettim. Ama bana göre önemli olan, duruşmadan önce ve sonra Bağbaşı beldesinde yaşananlar ve Leyla’nın duyguları.

Duruşmadan sonra Erzurum’a dönünceye kadar hep Leyla ile birlikteydim ve benim yanımdan hiç ayrılmadı. Leyla röportaj yapmak isteyen veya detaylı görüşmek isteyen, etrafına sokulmaya çalışan bir çok insan oldu ama Leyla bir kuş yavrusu kadar ürkekti. Oraya gelen insanları çok farklı gördüğü için ne babası ne de kendisi güven duymuyordu. Sonuçta yanında babası, Ercüment Bey ve ben vardım. Leyla şimdiye kadar yaşadığı yerin dışına çıkmış değildi. Yaşadığı her şey ona ağır geliyordu. Korkuyor çünkü birçok gazeteci onun söylediklerinin dışında şeyler yazmışlar. Yaşadığı yer küçük bir yer olduğu için, Bağbaşı Beldesi diğer sakinlerinin dedikodu ile kendisine ve ailesine zarar vermelerinden çekiniyor. Çok yakın iki komşularının HES ile ilgili alanda çalıştığını öğrendim. Hergün o insanların tehditvari bakışları yada iğneli sözleri ile yaşamak eminim zordur. O insanların ailesine ve kendisine zarar vermelerinden korkuyor.

Yaşanan bir başka kötü olayda savcı hanımın Leyla’yı ve diğer arkadaşlarını ifadeye çağırdığındaki davranışları. Savcı hanım kızlara, ben hükümete karşı olan bir insanım, solcuyum ve ben de sizin gibi o askerlere ve polislere hakaret eder tartaklardım, bu nedenle bana güvenebilirsiniz, her hangi bir avukata ihtiyaç duymayın demiş. Ama duruşma esnasında da gerçek yüzüyle kızlara hakaretler etmiş. Yaşananların hepsi bu kız çocukları için çok fazlasıyla ağır. Onlar sadece kedilerine ait olanı ve gelecekleri olanı korumaya çalışıyorlardı. Leyla olayların bu noktaya gelebileceğini hiç düşünmemiş. Sadece çok yorulduğunu ve birazcık huzur istediğini söylüyor. Bir anda medyanın ortasında olmak onu çok fazlasıyla korkutuyor ve ürkütüyor. Bir tarafı daha var, üzerinde çok fazla sorumluluk olduğunu düşünüyor ve  bunun da bir baskısı var.

10 Nisan ve 11 Nisan 2012 tarihinde yapılacak durşmalarda Ercüment Bey sürprizlerden bahsetti. Arkadaşlar! Lütfen Nisan ayındaki duruşmalara zaman ayırıp gelin. Bağbaşı’nın güven duyabilecelkeri kişilere ihtiyaçları var.

Sevgiyle kalın.

 

Yeşil Gazete

You may also like

Comments

Comments are closed.