Köşe Yazıları

Türkiye’nin vazgeçilmiş yeri

0

Aliağa ya kurulması planlanan termik santraller, bölgeyi endüstri çöplüğü haline getirir.

İzmir’in hemen kuzeyindeki Aliağa, bu ülkenin vazgeçilmiş yerlerinden biri. Aynı Dilovası gibi. Türkiye’de yöneticilerin artık vazgeçtiği, nasıl olsa düzelmez diyerek, kirlilik yığdığı noktalar olduğu hissediliyor. Bu vazgeçilmiş yerlerde artık yaşam yoktur, endüstrileşme vardır! Çünkü yaşam önemli değildir. Bir kere yok etme başlamıştır ve düzeltmek yerine tamamen yok etmek uygun görülmüştür. Büyük nüfuslara ulaşım açısından yakın, doğaya verilen zararların etkisinin hissedilmesi açısından ise uzak oldukları düşünüldüğü için de (ne kadar yanlış ve dar bir görüş!) ne kadar doğayı ve sağlığı olumsuz etkileyen yapı varsa vazgeçilmiş yerlere kurulur. Bir kirlilik haberi ya da iklim değişikliği belgeseli için kullanabileceğiniz karelerle doludur buralar.

Aliağa’nın vazgeçilmiş bir yer olduğunu, Aliağa’ya gittiğinizde hemen anlarsınız. Petrol rafinerisi ve ona bağlı olarak petrole dayalı yan sanayiler, gemi söküm tesisleri sizi karşılar. Havanın en güzel olduğu zamanlarda bile Aliağa’da nefes almak, size açık havada zehirleniyormuş hissini yaşatır. Eğer rafineriye ya da gemi söküm tesislerine daha fazla yaklaşacak kadar risk almayı seven bir yapınız varsa, bu his daha da kuvvetlenir.

Şimdi Aliağa’ya, sorun yaratan ve doğanın, insanın düşmanı bu kadar sanayi tesisinin yanına kömürle çalışan yedi tane termik santral kurmak istiyorlar. Kirliliğin, yok edilmiş bir doğanın, nefes alınmaz bir havanın ve çoktan bozulmaya başlamış insan sağlığının üzerine, bir de termik santraller kurmayı planlıyorlar. Aliağa’yı iyice endüstrinin çöplüğü, doğanın kara deliklerinden biri haline getirmek istiyorlar!

O kadar çok neden var ki!

Fakat, Aliağa ve termik santral denildiğinde önce bir durmak gerekir. Bundan tam 22 yıl önce, İzmir ve Türkiye, hâlâ anlatılan ve örnek gösterilen bir karşı çıkışla Aliağa ve termik santral kelimelerini birbirinden ayırdı aslında. İzmirliler, dev bir insan zinciri ve sonrasında gerçekleşen eylemlerle Aliağa’ya kurulması istenen termik santral projesini rafa kaldırdı. Çünkü mesele sadece Aliağa’nın meselesi değil. Aslında mesele sadece İzmir’in meselesi de değil. Türkiye’nin ve hiç görmediğimiz insanların da meselesi bu.

İşte bu yüzden Aliağa’dan vazgeçmek, İzmir’den vazgeçmek, Türkiye’den vazgeçmek ve örneğin Mikronezya’dan veya Tuvalu’dan vazgeçmek anlamına geliyor. Aliağa’nın zehir solumasının, İzmir’in üzerine kül ve asit yağmasının, Ege Denizi’nde varolan yaşamın soğutma suları tarafından yok edilmesinin, küresel iklim değişikliği sebebiyle bir yanıp bir donmamızın ve dünya üzerinde ada devletlerinin sular altında kalmasının hızlanmasının da planı bu termik santraller.

Karşı çıkmak için o kadar çok neden var ki! 22 yıl önce yapılanı, şimdi Gerze’de yapılanı, Türkiye’nin çeşitli noktalarında yapılanları gerçekleştirmek için o kadar neden var ki! İşte bu yüzden Aliağa’dan vazgeçmediğimizi göstermek gerek. Kendimize bir neden seçip bunu göstermeliyiz. Doğa ile savaşarak değil, doğa ile uyum içerisinde, onu yok ederek değil, onun içerisinde yaşamı devam ettirerek bir düzen kurulabileceğini göstermek gerek. Dilovası ya da Aliağa’dan değil, elektrik oburu sistemimizden vazgeçip doğanın ve kendimizin kanser hücresi olmaktan kurtulabiliriz. Nasıl ki santral planlarını hortlatabiliyorsa birileri, biz de karşı çıkışı canlandırmalıyız.

(Bu yazı ilk olarak 19.02.2012’de Radikal 2’de yayınlanmıştır)

Yeşil Gazete yazıları ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

You may also like

Comments

Comments are closed.