KitapManşet

Hitchcock’un Kuşlar’ı hakkında bir inceleme – Sibel Richter

0

Alfred Hitchcock’un yönettiği 1963 tarihli Kuşlar (The Birds) hepimizi en fazla etkileyen filmlerden biri ve izleyen herkesi dehşet içinde bıraktığı kesin. Camilia Paglia’nın kaleme aldığı “Kuşlar” hem filmin izini sürmek hem de Alfred Hitchcock hakkında çok net izleri takip edebileceğiniz. Sinema tarihi ile ilgili derin bilgileri de içeren ritimli bir bilgi birikimi.

Kitapta beni en etkileyen başlıklar, kuşların tüylerinin insanlık tarihinde kalem ve mürekkep imgelere bürünmesi, şapkaları süslemesi, silahın icadından sonra ise kuşları avlamaya başlamamız. İnsanoğlunun doğaya ters işlemesi. Süslü kuşların erkek, dişi kuşların ise sade olması. Biz  de bunun tam tersi olarak kadınlar süslü ve çekici görünmek için elmaslar, kürkler giymekte iken lüks evler için erkekler çaba gösterir. Kuşlar filminde de buna ait gönderimlerin yanısıra sarışın güzel bir kadının doğa ile hesaplaşması da mevcut.

Kuşlar filmini izlerken Alfred Hitchcock’un hikayesinin yanında kadınlar ve doğa arasındaki yargı sürecini de anlatıyor yazar. Alfred Hitchcock’un işlerinde bir alt tema olarak kuşların olduğunu aktaran Paglia farklı filmlerden karşılaştırmalar ile çıkarımlarda bulunuyor.

The Birds/Kuşlar filminin fikri, aslında ilk Daphne du Marurier’nin 1952’de yazdığı aynı adlı öyküsünden doğmuştur. Hitchcock, gelecekteki projelerine kafa yorarken, Güney California şehri La Jolla’da “Bin kadar kuşun bacadan girip bir evin içini yağmaladıkları”na ilişkin bir gazete haberinden de etkilendiğini öğreniyoruz. 18 Ağustos 1961 tarihli Santa Cruz Sentinel gazetesindeki haberin başlığı: “Deniz Kuşu İstilası Kıyı Evlerini Vurdu”

Kitaptan: “Benim için bazı anahtar temalar ortaya çıktı: tutsaklık ve evcilleşme. Birçoğunda olduğu gibi bu filmde de Hitchcock, kadını cezbedici ve tehlikeli bulur. Kadın, doğası gereği cezbedicidir, ama uygarlığın da baş ustasıdır; gülüşü aldatma demek olan, sihirli bir kişilik yaratıcısıdır. Derin bir mimarlık duygusu olan Hitchcock evi, tarihsel anlamda hem güvenli bir sığınak, hem dişiye ait bir tuzak olarak görür. On bin yıl önce, göçebe insan bir yerde yurt tuttuğunda, kendisine hizmet etmesi için beraberinde hayvanlarını da getirdi. Ancak mimari olarak sağlamlaştırılmış olan barınağı dişi kontrolü altına girdiğinden, evcilleşme de onunda kaderi oldu. Kuşlar, bastırılmış olanın geri dönüşünün, boyun eğmiş ama asla tam olarak evcilleştirilememiş ilkel güçler olan cinsellik ve iştahın serbest kalışının haritasını çizer.”

Kitabın ilerleyen bölümlerinde beni yine çok etkileyen bir bölümü paylaşmak isterim. Kuşlar’ın ana karakterleri olan Mitch ve Melanie’nin ilk tanışma sahneleri hakkında Paglia’nın verdiği bilgiler de çok merak uyandırıyor.

Kitaptan:“Bu sahneyle ilgili takdire değer bulduğum, ve pek çok büyük film yönetmeninde keşfettiğim  şu oldu: Hitchcock için aldatma aşkın özündedir. Cinsel çekiciliğin, konuşmanın altında ileri geri dalgalanan bir şey olarak verilmesi. Bütünüyle görsel olan Hitchcock’a göre, sözcükler açıklamaz, saklar.”

Sinema tarihi ile ilgili bir çok farklı karşılaştırmayı da kitapta bulabilirsiniz.  Kitap, Hitchcock’un bakış açısını bize bir motif gibi dokuyor.  Hitchcock”un filmlerini tasarlarken  bestecinin müzik notalarını tasarladığı gibi her sahneyi önceden tasarladığını görüyoruz. Camille Paglia ise bu notaları ve bestecinin yaklaşımının özünü anlatıyor “Kuşlar” kitabında

 

“Kuşlar”
Camille Paglia
Türkçesi Suna Sumer
OM Sinema Yayınları
1998

 

 

 

Sibel Richter

twitter.com/#!/sibelrichter

 

More in Kitap

You may also like

Comments

Comments are closed.