Dış Köşe

Gündelik hayattan delil yaratma zanaatı – Pınar Öğünç

0

Bir dönem Radikal’de ‘İnce İş’ isimli bir köşe hazırlıyordum. Öyle ‘ölmekte olan meslekler’ değil, her hafta biriyle yaptığı işten konuşuyorduk. İncelikli meziyetler, çok acayip hayat macareları dinledim o esnada; çok şey öğrendim.
Sonradan İletişim Yayınları’ndan kitap olarak yayımlanan o hikâyelerin arasında bir polisinki de olsun isterdim. Ama kan görmekten ne kadar nefret ettiğini analatan ciğerci, ‘Dumana dikine girilmez’ diye tüyo verip yangından dönerken arkadaşlarına hayvan taklitleri yaptığını anlatan itfaiyeci gibi döküleceğinden emin olmadığım için, bir polisle görüşmeye yeltenmemiştim. Bir ‘kolluk zanaatını’, Birikim dergisinin son sayısında Tanıl Bora’nın Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’yla yaptığı söyleşiden öğrendim: Gündelik hayat sahnelerini delil havasına büründürme zanaatı. Çok ilginç gerçekten…

Kendi evine girerken…
Selçuk Kozağaçlı, kolluk bütçesinin denetlenemezliğinden, 2005 sonrası değişimden, savcıların iş yükü yüzünden manipülatif soruşturma dosyalarının doğrudan iddianameye dönüştüğü süreçten, ‘fezleke hukukundan’ söz ediyor. Söyleşinin tamamı tavsiye edilir.
Üç bin kitap arasından 10 tanesini seçmek, bir buçuk saatlik telefon kaydının bir buçuk dakikasını kesmek (‘Savcının tamamını dinlemeye vakti olmayacağını bilirler’ diyor Kozağaçlı), ‘Aleviyi, Kürdü, öğrenciyi, evliyi, zamparayı ayrı yollarla takip etmek’ çok öngörülebilir maharetler. Gelelim zanaata…
Mesela üniversite bahçesinde bankta oturan iki öğrencinin fotoğrafı örgüt üyeliği dosyasına ekleniyor. Fotoğraf özellikle ultra profesyonel makinelerle, uzaktan ve çalıların arasından çekiliyor. Belki çekirdek çitliyorlar o esnada. Fakat bu kadraj, filmin janrını anında polisiyeye, psikolojik gerilime çevirebiliyor.
Kozağaçlı 30’a yakın dosyada kendi evine girerken fotoğraflanmış şüpheliye denk gelmiş. Zaten sorunca ev adresini veriyor, ikametgâhı orası, ama evine girip çıkarken uzaktan çekilmiş fotoğrafların tesiri başka. Balkonda sigara içerken, arabaya binerken… Dosyayla hiç ilgisi yok ama gizemli ve şüpheli haller… Bunun yargıçta ‘Aaa, kolluk tamamen hakim alana’ gibi bir düşünce yarattığından bahsediyor.
KCK dosyasında, yasadışı toplantılar yapıldığı iddia edilen bir binaya ‘düzenli’ giden biri de varmış. Şahıs o binada oturuyor, o ayrı…
En başından beri o evde oturduğunu söyleyen başka bir şüphelinin evinden saç, sakal örnekleri alınarak DNA analizi yapılmış mesela. ‘O kadar masraf yaptık, makine çalışsın’ arzusundan söz ediyor Kozağaçlı. Adını da koyuyor: Dosyanın teknolojik olarak kriminalize edilmesi.

‘X şahıs benim’
Cumartesi günü Yeşiller Partisi’yle EDP’nin düzenlediği Demokrasi Konferansı’nda tutuklu öğrenciler üzerine konuşmam istenmişti; örgüt üyeliği delilleri skalasından söz ederken bu söyleşiye, bu zanaata değindim.
Ahmet İnsel ve Aydın Engin’in yer aldığı bizim oturumuzu takiben Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı, Yeşiller Milletvekili Helene Flautre ile BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak konuşuyordu. Kışanak lafına bu zanaatla başladı. Hatta bir de itirafta bulundu.
Geçen hafta, Meclis’teki Uludere protestosunun KCK talimatıyla gerçekleştiği ve bunu organize eden kişi olduğu gerekçesiyle gözaltına alınan Fatma Kurtulan’ın dosyasında delil olarak bir telefon kaydı varmış. Kışanak “İşte oradaki X şahıs benim” diyerek diyaloğu aktardı:
“Biz Meclis’teydik. Fatma, eylemin ne kadar süreceğini sordu. ‘Basında sabaha kadar olduğu yazılı, artık bilmiyoruz’ dedim. Acıkmıştık; mutfak da kapalı. Yemek getirmesini söyledim. ‘Evde börek var, getireyim’ dedi. ‘Yok, çorba getir, çorba iyidir’ dedim. Yaptığımız geyik bile girmiş.”

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.