Dış Köşe

Sol, tarihinin 3. aşamasına adım atıyor – Zülfü Dicleli

0



Tartıştığımız şey aslında çok açık: Sosyalist (ya da Marksist, komünistsolun bir geleceği kaldı mı? Yoksa; sömürü var mı yok mu, kapitalizm güzel mi değil mi, sol bitti mi bitmedi mi, sizin ütopyanız, ahlaki tercihleriniz, hayalleriniz vs. var mı yok mu; kimse bunları tartışmıyor. Sosyalist sol varlığını ve gücünü böyle sübjektif görüş ve yaklaşımlardan almadı; çok somut tarihsel toplumsal olguların sonucu olarak tarih sahnesine çıktı ve var oldu. Başarı ve başarısızlıkları oldu. Ve sonunda giderek sönümlenmeye başladı.

Şimdi tartıştığımız şey şu: Sosyalist sola yeniden hayat verecek nesnel toplumsal koşullar bugün hâlâ var mı? Ben, yok diyorum. Solun tarihinin bu aşaması bir daha geri gelmeyecek şekilde sona erdi, tamamlandı diyorum. Bugünkü koşullarda sosyalist bir solu ne proje ya da mücadele stratejisi düzeyinde tanımlamak, ne şu ya da bu şekilde örgütlemek mümkün olabilir, diyorum. Kısacası, biz bittik diyorum!

Bu, elbette, solun bittiği anlamına gelmiyor. Solun tarihinin birinci (sosyalizm öncesi) aşamasını 19. yüzyıl vahşi kapitalizm dönemi ve Fransız Devrimi bağlamında tarif edebilirsek, ikincisini 20. yüzyıl sanayi kapitalizmi ve Rus Devrimi bağlamında ele alabiliriz. Nasıl Jakoben solculuk belli bir tarihsel bağlamda ömrünü tamamladıysa, şimdi de sosyalist (komünist) solculuk tamamlamıştır, diyorum.

Şimdi solun tarihinin üçüncü aşamasının eşiğindeyiz. Bu, 21. yüzyılın küresel bilgi kapitalizmine denk düşüyor. Nasıl sosyalist sol Jakoben solculuktan türemediyse, 3. Aşama Sol da sosyalist, sosyal demokrat ya da komünist soldan türemeyecek, onun yenilenmesi, dönüşümü vb. sonucu boy atmayacaktır. Bu zaten çok açık görülüyor. (Ama sosyalist sol gibi 3. Aşama Sol da kendinden önceki bütün ilerici, dönüşümcü, devrimci akımlardan elbette etkilenecektir).

BUGÜN BİR SOL YIKILIRKEN YENİ BİR SOLUN YARATILIŞINI YAŞIYORUZ VE DAHA DA YAŞAYACAĞIZ.

3. Aşama Sol önceki iki aşamadan çok önemli şekillerde farklı olacak gibi görünüyor. Toplumun örgütlenmesinde bugün piramit yapılardan yatay ağ yapılarına geçiliyor. Dolayısıyla toplumsal değişim yukarıdan aşağıya olmaktan çok yatay ilişkiler içinde yol almaya başlıyor. Onun için “Önce siyasi iktidarı ele geçirmek için sol şiarlarla örgütlenelim, sonra iktidara gelip sosyalist projemizi hayata geçirelim” şeklindeki alışıldık strateji işlemez hale gelmiş bulunuyor. Aynı şey tüm toplumu kapsayan bir proje için de geçerli. Toplum, hayal etmesi güzel olsa da, projelendirilebilir bir şey değil.

Bugünkü kapitalizmde maddi, elle tutulabilir ve sayılabilir sermayeden (para, makine ve donanım, binalar vb.) daha önemli olan elle tutulabilir olmayan, cisimsiz, sayıya dökülemez sermaye (know-how, teknolojiler, organizasyon ve pazarlama becerileri, insan sermayesi, sosyal sermaye, yaratıcı potansiyel)daha önemli. Birinciden farklı olarak sermayenin bu ikinci türünü ne kamulaştırabilir ne devletleştirebilirsiniz. Karşınıza aldığınızda anında buhar olup gidebilir. Ama, daha çok somut insanlar ve bilgiyle ilgili olduğu için, yönelimini etkileyebilir, varlığını kâr maksimizasyonu yerine sosyal faydaya, doğayı korumaya döndürmesine katkıda bulunabilirsiniz. Sermayenin bu nitelik değiştirmesi solun nitelik değiştirme zorunluluğunun temellerinden birini oluşturuyor.

3. Aşama Sol o nedenle daha çok değerler çevresinde ve bu değerler doğrultusundaki faaliyetleriyle tanımlanacak. 3. Aşama Sol için her zaman karşı çıkacağı toplumu geriye çeken öteki fikirler, öteki projeler, öteki zihniyetler, öteki uygulamalar olacak, ama hiçbir zaman “ötekiler” olmayacak; tüm fikirleri, tüm uğraşları herkesi kapsayıcı olmaya, işbirliğine ve yapıcılığa yönelik olacaktır.

3. Aşama Sol “yapan” sol, değişimin praksisini yapan bir sol olacaktır. Yapmak için iktidara gelmeyi beklemeyecek bugünden değişimi gerçekleştirecektir. Yeni çözümler, yapılar, oluşumlar, kuruluşlar, uygulamalar başlatacak ve geliştirecektir.

Yeni bir sol aslında epeydir dünyanın çeşitli yerlerinde boy atıyor. Hem de çok çeşitli biçimlerde. Onlar kendilerine sol ya da sosyalist demedikleri için ve bizler de hâlâ sosyalist solun gözlükleriyle baktığımız için onları fark edemiyoruz ya da “bizi bozarlar diye” etmek istemiyoruz.

Muhammed Yunus’un başlattığı ve Bangladeş’ten tüm dünyaya yayılan mikro-kredi hareketi, birçok ülkede sayıları hızla artan çalışanların sahip olduğu şirketler, organik tarım kuruluşları, birçok yerde yeniden canlanan kooperatifi hareketi; küçük şirketler-yerel yönetimler-sivil toplum kuruluşları arasında oluşan işbirlikleri; sürdürülebilirlik hareketi; yeni ortaya çıkan ve hızla yayılan sosyal girişimcilik hareketi….

Bir yandan da örneğin Uluslararası Af Örgütü, UNICEF, Greenpeace, UNDP, Habitat gibi uluslararası örgütler ya da ülkemizdeki STGM, Özel Sektör Gönüllüler Derneği, AKUT, BM Gönüllüleri, TOG, Türkiye 3. Sektör Vakfı, Kadın Emeğini Güçlendirme Vakfı, Kamer, Kader, Kagider gibi kuruluşlar veya Hırant’ın Dostları gibi platformlar….
Ya da anonim olarak yapılan, sahipsiz ve internette tıklanma rekorları kıran “Canımızı veririz suyumuzu asla: Anadolu’nun isyanı belgeseli” gibi eserler; Haiti ve Van Depremlerinde kurtarma çalışmalarına yardımcı olmak için tüm dünyadan katılımlarla anında oluşan dijital harita yaratma girişimleri; Wikipedia gibi ortak yaratımlar…

Bu örnekler daha sayısızca çoğaltılabilir. Bu tür oluşum ve hareketler elbette tek bir çatı altında toplanacak değil. O nedenle 3. Aşama Sol çok çeşitli görüşler, farklı yaklaşımlar, benzerlikler kadar benzemezlikler de içerecek. Geçmişte sosyalist sola şu ya da bu şekilde destek vermiş taban olmuş işçi, gençlik, kadın, insan hakları vb. hareketleri de yeni gerçekliklere, yeni iletişim ve örgütlenme araçlarıyla karşılaştıkça bunlarla etkileşim içinde 3. Aşama Sola kendi tarzlarında katkıda bulunacaklardır.

3. Aşama Sol bir yandan kapitalizmin kaçınılmaz dönüşümünün sosyal ve doğal varlığı koruyan ve besleyen, onlara hizmet eden bir nitelik kazanması için girişimlerde bulunanları, bir yandan da temsili demokrasinin katılımcı, müzakereci, işbirlikçi sahici bir demokrasiye dönüşmesi için mücadele edenleri kapsayacaktır.

Her iki mücadele de bir parti içinde örgütlenip iktidara gelmekten çok tabanda yatay işbirlikleri ile bu değerleri bizzat yaşama geçirme ve aşağıdan yukarı mevcut iktidarları bu doğrultularda etkilemeyi başa alacaktır.

Çeşitli ülkelerde bugün bütün bu amaçlara yönelik çok çeşitli internet siteleri ve ağ örgütlenmeleri boy atıyor. Küresel etkileşim yaygınlaşıyor. Bütün her şey 3. Aşama Solun küresel bir hareket olarak gelişeceğini ve ancak öyle sonuç alabileceğini gösteriyor.

Bizler gibi sosyalist/komünist soldan gelenlerin böylesi bir 3. Aşama Sola yapabileceği çok çeşitli katkılar olabilir. Bunun için yeni dönemin yeni gerçekliklerini kavramaya ve yeni farklı ruh halini anlamaya çalışmamız gerekiyor. Teoriye ve pratiğe, bunları anlamlandıran somut bir müdahale ancak böyle yapılabilir. Elbette, isteyen bunun yerine kendi ütopyasını, hayallerini yaşamaya devam edebilir.

Zülfü Dicleli – www.kuyerel.com

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.