ManşetYerel

Gökçek, medyasıyla hedef gösteriyor

0
Dikmen Vadisinde yıllardır barınma hakları için direnenleri tahrikçi, örgüt mensupları gibi sıfatlarla karalayan Melih Gökçek, icraatlarına bir yenisini daha ekledi.

Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından haftalık olarak basılan ve toplu ulaşım araçlarında ücretsiz olarak dağıtılan Büyükşehir Ankara bülteninde Dikmen Vadisinde Barınma hakları için mücadele edenler fotoğrafları da basılarak hedef gösterildiler.

32 sayfadan oluşan Bültenin 30 sayfası Dikmen 4. ve 5. etapa ayrılarak tam bir kara propaganda örneği sergilendi. Bültende barınma hakkı mücadelesi veren Vadi halkından, örgütler tarafından kandırılan ve kullanılan kişiler olarak bahsedilirken yıkıma karşı mücadele eden yapılar da hedef gösterildi.

Barınma Hakkı mücadelesini ısrarla görmezden gelip bunu “ideolojik kavga” olarak tanımlayan Büyükşehir Belediyesi, Barınma Hakkı Bürosu sözcülerinden Tarık Çalışkan’ın boy boy fotoğraflarını yayınlayarak “Dikmen Tahrikçisi Tarık Çalışkan” başlığını kullandı.

Vadiye yapılacak saldırıyı daha önce duyuran Melih Gökçek’in bülteninde evlerini savunanlara tehdit de eksik olmuyor. Bültenin 4 sayfası da bu tehditlere ayrılmış… Bu sayfalarda ilgili/ilgisiz çeşitli yasa maddeleri sıralanarak “olaylara karışmayın yoksa …” deniyor.

DİKMEN HALKI: YIKIM BİZİM İÇİN ÖLÜM DEMEK! YAŞAMIMIZI SAVUNACAĞIZ

Bizler Dikmen Vadisi halkıyız,

Bizi artık iyi tanıyor olmalısınız. Yoksuluz, emekçiyiz. Alınterimizle çalışıp hayatımızı kazanıyoruz. Erkeklerimiz garson, odacı, kapıcı, inşaat işçisi… Kadınlarımızın çoğunluğu ya kendi evinde ya da başkalarının evinde temizlikçi, ev işçisi… Çocuklarımız, gençlerimiz…

Yine bir haber aldık. Pazartesi günü evlerimizi yıkmak üzere belediyenin büyük bir saldırı planı yaptığını öğrendik. Yoksul hayatlarımızın üzerine bu haber bir karabasan gibi çöktü.

Bizler ne villa ne saray istedik. Başımızı sokacak bir ev ve insanca bir yaşamdı tek dileğimiz. İşte bunun için altı yıldır onurumuzla mücadele ettik. Evimize, mahallemize, kentimize sahip çıktık.

Bu ilk değil. Daha öncede yıkım saldırılarına maruz kaldık. 01 Şubat 2007 günü binlerce polis, zabıta; sabahın erken saatlerinde mahallemizi kuşattı, evlerimizi yıkmak için saldırdı. O gün, çocuklarımız okula, bizler işe gidemedik. O gün, bütün hayatımız ve umutlarımız, belediye dozerlerinin ve polis panzerlerinin altında ezilip yok edilmek istendi. O gün, polisin gaz bombaları, cop darbeleri ile yaralandık, gencimiz yaşlımız itilip kakıldı. O gün, evsiz kalmanın, sokağa atılmanın ne demek olduğunu anladık.

Yoksul mahallemizde yıllardır bizi unutmuş olan; bize yol, su, elektrik, toplu ulaşım, çocuk parkı, spor sahası, sağlık ocağı, okul vermeyi unutmuş olan devletin nihayet bizi hatırladığını, fark ettiğini gördük. Ancak devletin, biz yurttaşlarına zulüm ve yıkım sunduğuna tanık olduk.

Çünkü, yuva kurup yıllardır barındığımız, çocuklarımızı büyütüp onurumuzla yaşadığımız bu topraklar, şimdi “kentsel dönüşüm projesi” adıyla sermayeye peşkeş çekilmek isteniyordu. Bir avuç varlıklı kesimin yaşayacağı lüks konutların yapılıp satılması için, birilerinin cebini kasasını doldurması için bizim gecekonduların yıkılması gerekiyordu.

Felaketi fırsata çevirmek istiyorlar!
Başbakan Tayyip Erdoğan, Van depreminden sonra “kentsel dönüşümlere hız vereceklerini, bedeli ne olursa olsun kentsel dönüşümleri yapacaklarını” ilan etti. Belli ki Ankara’nın beyi mesajı almış.
Ülkemizde depremlerle yıkılan yüksek katlı binaları, aç gözlü müteahhitlerin yaptığı ve sorumsuz rantçı belediye başkanlarının yaptırdığı gerçeğini örtbas etmeye çalıştılar. Bizlerin briketten, kerpiçten yapılmış yoksul evlerimizi yıkmak için felaketi bile fırsata çevirmek istiyorlar.

Biz hep diyalog ve çözüm arayışında olduk !
Kamuoyunun bilmediği başkaca bir gerçeği de burada açıklamak istiyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in bayramdan önce mahallemize gönderdiği heyet; uzlaşmak istediklerini, müzakere ile sorunları çözmek istediklerini söyledi. Altı yıl sonra ilk kez gerçekleşen ve bizi umutlandıran bu görüşme, karşılıklı iyi niyet temennileri ile geçmişti. Bayramdan sonra görüşmelerin devam edeceği bizzat kendileri tarafından söylendi.

Ancak, Melih Gökçek, perşembe günü yapılan belediye meclis toplantısında haftaya Dikmen Vadisi’ni yıkacağını ilan etmiştir.

Melih Gökçek’in mahallemize gönderdiği uzlaşma heyetinin ucuz bir savaş taktiği olduğu ortaya çıkmıştır. Bizimle çözüm için müzakereler yürütürken, bir yandan da yıkım için büyük bir hazırlığı sürdürdüğü anlaşılmıştır.

Halkı dinlemek, halkın ekonomik-sosyal gerçekliğini, halkın taleplerini dikkate almak yerine; yıkım ve şiddet ile sorunu çözme yöntemi, sadece basiretsiz, yağmacı, halk düşmanı siyasetçilerin yöntemi olabilir.

Halkın barınma hakkı var!
Bizler, çok şey değil, barınma hakkımızın tanınmasını, insanca yaşabileceğimiz konut hakkımızın verilmesini istiyoruz.

Gidecek hiçbir yerimiz, hayatta kalmak için bir başka çaremiz yok. Gerçekte yıkılan evler değil, yaşamlar olacak.

Evlerimizi yıkıp bizi sokağa atmak isteyen hükümet, belediye başkanı, vali gerçekte yaşamımıza son vermeye yöneliyor.

Yıkım demek, bizim için ölüm demek. Yaşamımızı savunacağız…

Peki Vadi Halkı Ne Talep ediyor?

1-)Belgesiz konut sahiplerine de uygun koşullarda proje kapsamında yörede konut verilsin, yani herkes için “yerinde ıslah” yapılsın! Doğu Kent’de arsa dayatması artık son bulsun. “Barınma hakkı”mız gözetilsin!

2-)Proje kapsamında bizlere getirilen mali yükü hafifletecek, sosyal yönü olan hakkaniyetli koşullar belirlensin; bu kapsamda konutların taksit ödemeleri konutlar teslim edildikten sonra başlatılsın, kira yardımları arttırılsın ve belgesizlere de sürekli olarak verilsin, enkaz bedelleri arttırılsın ve sağlıklı, gerçekçi tespitlere dayansın, konutlara koyulan satış bedelleri ve taksit dilimleri lehimize yeniden düzenlensin.

3-)Belediye, vadide bize verilecek konutların teslim tarihi, yeri ve biçimi konusunda açık, kesin, yazılı ve yasal güvenceye sahip taahhütlerde bulunsun.

4-)Projenin bütün ayrıntıları bizlerle ve bütün kent halkı ile, aynı zamanda Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası, Çevre Mühendisleri Odası gibi ilgili meslek kuruluşları ile paylaşılsın, bizim ve onların görüş ve önerileri ile şekillendirilsin; vadimizin yeşilini koruyacak ve bütün kentlilerin yararına sosyal tesisleri, kamusal alanları içerecek planlamalar yapılsın. Yani vadimiz, bir avuç zengin için değil bütün bir kent için yeniden yapılandırılsın!

5-)Süre gelen baskılar, tehditler, bizi yıldırmak için bilinçli yapılan su, elektrik, telefon ve yol altyapısını tahrip etmeye yönelik saldırılar, vadideki binlerce insanın ve gerçekte bütün bir kentin huzurunu bozan polis ve zabıta destekli yıkım operasyonları, artık son bulsun!

6-)Son olarak, aslında sorunun çözümü için en önemli adım olarak; İ. Melih Gökçek ve diğer ilgili belediye yetkilileri, sorunun çözümünde şiddeti ve yıkımı tercih etmek yerine, bizlerle diyaloga girsin; biz yöre sakinleri ile görüşmeler yapılsın, taleplerimiz dinlensin, ekonomik-sosyal gerçekliğimiz dikkate alınsın!

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.