Yeşeriyorum

Bayram’da evde olmak

0

Bugün Kurban Bayramının ilk günü. Dünden beri İstanbul sokaklarında bir sükûnet, insanlarda bir telaşsızlık hali, bir rahatlamışlık havası hâkim. Şehri bayram tatili dolaysıyla terk etmeyenler sanki kentin gerçek sahipleri oldukları duygusunu paylaşıyorlar ve gizli bir dayanışma içindeler.

Milli bayramların samimiyeti çoktan beridir sorgulanıyordu. Son 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle bir kez daha su yüzüne çıktığı gibi Milli Bayramlar toplumda ortak bir heyecan yaratmaktan uzak. Bu seneki kutlamaların eksik yapılmasının ve sönük geçmesinin nedeni ne yorgun Kemalistlerin ileri sürdüğü gibi siyasi iktidarın isteksizliği ne de Hükümet’in söylediği gibi Van depreminin yasını tutuyor olmamız. Türkiye toplumunun duygu bazında kaynaşamadığı gerçeği, olduğu varsayılan ortak ulusal heyecanın bölünmüşlüğüyle bir kez daha ortaya çıkıyor. Modası geçmiş militer resmigeçitler, eşli mi eşsiz mi katılınacağı sadece Ankara’lı parlamento muhabirlerinin çenesini yoran rüküş balolar, çocuklara zorla ezberletilen hamaset şiirlerinden öte bir anlam ifade etmeyen kutlamalar galiba her sene biraz daha soluklaşacak.

Nüfusunun yüzde doksan küsurunun Müslüman olduğunu her fırsatta övünerek dile getirdiğimiz yüce Türk milleti bir süredir dini Bayramlarını da ihmal etmeye başladı.

Bayramlar eski tadını, bayram kavramı da eski içeriğini yitiriyor gitgide. Çocuklara yeni giysiler, misafirlere çeşit çeşit şekerlemeler alışverişinin masumiyeti geçmiş bayramlar nostaljisinin bir parçası oldu. Artık bayram ve tatil eşanlamlı olarak kullanılıyor. Tatiller de hayatımızdaki pek çok şey gibi  popüler tüketim nesnesi olarak görülmeye başlandı toplumun önemli bir kesimi tarafından. Sene başlarında hevesle alınan ajandaların ilk olarak bayram günlerine bakmak milli duyguların gücünden veya iman kuvvetinden ziyade, önümüzde ne kadar sürelik tatillerin olduğunu görebilmek için.

Bu sefer de bayram tatilini değerlendirmek üzere 300 000 kişinin yurtiçinde, 100 000 kişinin de yurtdışına gitmek üzere harekete geçtiğini yazıyor gazeteler. Aylar öncesinden beri herkes meşrebine ve bütçesine uyan bir tatil seçeneği arayışı içindeydi; görülmedik kent, ayak basılmadık ülke, girilmedik deniz, tadılmadık yiyecek kalmasın diye, fotoğraflar çekilsin ve sosyal paylaşım sitelerinde paylaşılsın diye,  gidenler gitmeyenlere, görenler görmeyenlere anlatabilsin diye.

Onlar tatile gittiler, İstanbul sahiplerine kaldı. Her günkü olağan curcunasından arındığında bambaşka bir şehir oluverdi İstanbul. Caddelerinde daha az araba dolaşıyor, sokaklarında daha çok çocuk sesi duyuluyor, her yerde kediler ve martılar var bir de. Parklar tenha, deniz kenarları huzurlu, gökyüzü sakin, yıldızlar bile daha ışıltılı. Şimdi dost sofraları için, ertelenmiş tembellikler için, mahmur sabahlar, aylak öğleden sonraları, davetkâr geceler için sahne senin İstanbul, onlar tatillerini tüketip dönünceye kadar.

***

Bu vesile ile tüm inananların geçmiş Cumhuriyet Bayramını gecikmeyle de olsa kutlar, Kurban Bayramlarının mübarek olmasını dilerim. Tatile çıkanlara da İstanbul’u bizlere bıraktıkları için şükranlarımı sunarım.

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.