Yeşeriyorum

Van depreminden ilk gün izlenimleri – Sevda Kılıç

0
Acil durumda bu kadar hizli koordinasyonun sağlandığına ilk kez tanık olduğum Muş’tan, depremin 4.saatinde oraya varmış olduk. Deprem bilgisi alınır alınmaz, sivil toplum örgütleri, sivil savunma, Kızılay, ambulanslar ve gönüllüler ile yola çıktık. Herkesin birbirinden çok haberi olduğunu sanmıyorum ilk saatler ama Erciş yolu tam bir afet yoluydu. Yüzlerce araç dörtlülerini yakarak bölgeye yetişmeye çalışıyordu.

Bölgeye vardığımızda Kaymakamlıkta afet yönetim merkezi kurulma evresindeydi. Ağrı Valisi liderliğinde herkes bir taraflara koşuşturuyordu, ilk evre tam bir kargaşaydı. Kargaşanın yarattığı zaman kaybına esir olmadan ilk etapta bağımsız davranarak, görevli olmayan enkazlara yöneldik. Kayıplar için çok geç olmasının vicdani sorumluluğunda kahrolurken, kayıp yakınlarını kuru kuru teselli etmek tarif edilemez bi acı.

Çok katlı binalar ciddi hasar almışken, tek katlı binalarında durumu iyi denilemezdi. Merkezde hasarı olmayan binaya neredeyse denk gelmedik.

Kriz masasını ziyaret eden siyasiler sayesinde kayıpların arttığını düşünmüyor  değilim. Yetkililer siyasilere yaranmak yerine, iki taş kaldırsaydı emin olun bu kadar tıkanıklık yaşanmıyacaktı. Korumaların halka çöp muamelesi yapması tahammül edilemezdi. Enkazın başında evladının çıkması için yaralı köpek gibi koşuşturup duran bir annenin itilmesinin nasıl bir açıklaması olabilir ki! Bir afet merkezine mümkünse  siyasilerin gelmemesi için çalışmamı yapsak ne!?

Gece yaklaşırken, Kızılay ile irtibata geçip futbol sahalarına yerleşimleri organize ettik. Askeriye olabildiğince çözümcüydü. Ekipleşip kısım kısım çadırlar kurduk, depremzedeleri yerleştirdik, erzaklarını dağıtarak ısınmaları için ateşler yaktık. Çok iş vardı yapılacak, manevi destekte çok bulunduk diyemem. Halkın lokmasını paylaşmasındaki asalet, stok yapma bencilliği olmadan elele olmaları, bir kez daha anadolu insanının tüm asaletini ortaya koydu.

Sonrasında Valiliğin çadırlara el koyması anlaşılamadı, kendisi dağıtacakmış! Acıdan rant elde etmelerine alışkın olmamıza rağmen sindirebileceğimiz bir şey olmadığı için kavgamızı verdik ama tutabildiğimiz kadar el tutmaya daha çok ihtiyaç olmasından çok iyi işler çıkarabildik diyemem.

İş makineleri de her zamanki gibi fiyaskoydu. Nasıl önüne geçilir, bilir kişiler önerilerini bu işin olurunu bağırmalı hiç susmadan. Dün Marmara depremiydi, bugün Van. Sonuç … iş makineleri yaşayan zedenin kafasını kopardı! Böyle bir ölümü kaldırabilen mağdur yakınlarının yüreğini öperim ben.

Sabaha karşı Güroymak‘tan sıcak çorbalar, sıcak yemekler geldi ve halka dağıttık. Erzak toplayıp göndermek adına geri döndük. Biz dönerken, yolda Tokat’tan, Sivas’tan, Trabzon’dan, Konya’dan, Bingöl’den, Diyarbakır’dan ve yazmayı unuttuğum çok ilden araçlarla bir birimize kornalar çala çala geri döndük.

İnanılmaz bir dayanışmaydı, inanılmaz yardımlar geldi ki hala da gitmeye devam ediyor. Zor kapanır kış ağzı bu yaralar. Böyle bir durumun izleyicisi olmanın inanılmaz acısıyla bir daha yaşanmaması dileğiyle. Hepimize geçmiş olsun, yakınlarını kaybedenlerin de Allah yardımcısı olsun..

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.