Yeşeriyorum

Toprak aşkıyla dünyayı gezin – Selen Çağlayık Eloğlu

0

Gözlerimi açtığımda önce anlamıyorum nerede olduğumu. Horoz ötüyor yakında bir yerlerde. Gözlerim tavandaki yıllanmış kirişlere takılıyor. Doğru ya, bir çiftlikteyim.

Odayı paylaştığım arkadaşım da uyanıyor, hazırlanıp iniyoruz aşağı kata. Merdiven aralığında duran kutulardan elma seçiyoruz kendimize ve kahvaltı ediyoruz. İtalya’da küçük bir çiftlikte gün başlıyor.

Buraya gelmemi sağlayan WWOOF adındaki bir organizasyon sayesinde oldu. “Organik çiftliklerde dünya genelinde olanaklar” gibi bir anlama geliyor açılımı. WWOOF İngiltere’de 1971 yılında kurulmuş. Asıl amacı organik üreticilerle tüketicileri gönüllülük esasına göre bir araya getirmek ve bu sayede de insanlar arasındaki kopmuş bağları onarmak, insanlara farklı gezi alternatifleri sunmak ve üreticilere destek olmak. WWOOF prensiplerine göre, gönüllü olmak isteyen kişiler anlaştıkları çiftliklere gidip burada kalacak yer ve yemek karşılığı çiftlik faaliyetlerine yardımcı olmakla yükümlüler. Çiftlik sahipleri de gösterilen çalışma karşılığı gönüllü için gerekli yatak ve yemek olanaklarını sağlamak durumundalar. Şu anda birçok ülkenin kendi WWOOF organizasyonu kurulmuş durumda. Katılımcı olmak isteyen gönüllüler internet üzerinden kayıt olabiliyor ve çiftliklerle iletişime geçebiliyorlar.

Çiftliklerde yapacak iş çok. Kuzey Avrupa’da çavdar hasat ederken, Güney Avrupa’da bağ bozumuna katılabilirsiniz. Asya’ya uzanıp çay toplayıp, Güney Amerika’da mısırlara dokunabilirsiniz. Ama bunların hepsi organik çiftliklerde olacak! Aslında yapacaklarınız biraz size, biraz çiftliklere, biraz bölgeye, biraz da vizeye bağlı. Fakat olanaklar çok çeşitli ve WWOOF dünyanın her yerine yayılmış durumda. Kolaylıkla vize gerektirmeyen ülkelere de gidebilirsiniz.

Çiftliklerde kalmak insanın bir yörenin kültürünü daha iyi anlamasına yardımcı oluyor. Farklı yaşayış şekilleri, yemekler görüp deneyim kazanıyorsunuz. Üstelik bu sayede yabancı dilinizi de geliştirebiliyorsunuz. Öğrendiğiniz tarım bilgileri de cabası. Ben nasıl dünyayı gezerim diyorsanız çiftlikler size cevap veriyor.

WWOOF sistemi Buğday Derneği’nin desteğiyle  Türkiye’ye de giriş yapmış durumda çoktandır. TaTuTa adı verilmiş oluşum sayesinde Türkiye’nin farklı bölgelerindeki organik çiftlklere ziyarete gidebilirsiniz ve organik tarım öğrenebilirsiniz. Yabancı dil sıkıntınız ve vize alma derdiniz varsa TaTuTa toprakta çalışma hayallerinizi fazlasıyla karşılayacak çiftlikler sunuyor. Eğer gönüllülüğe nereden başlarım diyorsanız sınırı geçmeden de  bu işi yapabilirsiniz, hatta bence insanın bildiği yöreden, topraktan işe başlaması daha önemli.

Tabi WWOOF sadece iş karşılığı yemek anlamına gelmiyor. Bir çiftliğe adım attığınızda bambaşka renkler ve hikayeler karşılıyor sizi. Gittiğiniz çiftlikte dünyanın her yerinden gelmiş gönüllülere rastlayabiliyorsunuz. Herkesin ayrı bir gönül davası var toprak söz konusu olunca. Kimi restoranda şef, kimi aklı karışmış bir ziraat öğrencisi, kimi dünyayı doğa penceresinden tanımak isteyen bir gezgin, kimisi ise kendi kuracağı çiftliğe fikir arayan bir girişimci. Fakat herkesi bağlayan ortak nokta doğaya, toprağa gönül vermiş olmaları. Birbirinden farklı bir sürü insan aynı amaç için buluşuyor. Çiftlik sahiplerine gelince. Onlar da bu buluşmanın mimarı olarak haklı bir gurur taşıyorlar elbette.

Gündüzleri çalışmakla, ter dökmekle geçen saatler akşam olunca yavaşlıyor. Ürün hasadı biterken kültür hasadı başlıyor yemek masası etrafında. Masada diller çarpışıyor, kahkahalar çınlıyor, çatallar bıçaklar tabakta dans ediyor. İtalya’dayım, masamız BM toplantısı gibi. İki İtalyan, bir Türk, bir Amerikalı ve iki İsrailli. Ama aslında farketmiyor kim olduğumuz, nereden geldiğimiz. Bizi buluşturan İtalya’da akşam yemeğini paylaşıyoruz. Bütün gün beraber çalıştık, şimdi beraber eğleniyoruz. İtalyanca “ellerinize sağlık” nasıl denir onu soruyorum, İsrailliler “her şey yolunda”demeyi öğretiyor, Amerikalı ise tercüme ediyor çiftlik sahiplerine. Uzun uzun kalıyoruz masada. Masanın arkasındaki televizyona bakmıyoruz bile, sesler ve görüntüler akıp gidiyor.Dünya karışmış, ülkelerimiz düşman kesilmiş bizim için farketmiyor. Politikacılar sinirle, hiddetle konuşuyorlar, kimin umrunda. Toprak için savaşmayı değil çalışmayı tercih ediyoruz biz. Akşam vakti elimizde kalan ise barış. Huzurla uyumaya gidiyoruz.

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.