Yeşeriyorum

Tayfanın seyir defteri

0

Bu Cumartesi. 17 Eylül 2011 saat 10:30‘da Kabataş iskelesinden ismi ile müsemma, adı ile maruf “Şiir Hatları Vapuru” 4. seferi için iskele alıp yola koyulacak. Vapurun ismi bile şiirli olunca insan içinde olmanın ne menem bir hissiyat olduğunu anlatmaya kalemi yeter mi artar mı emin olamıyor.

Bundan önceki 3 seferde de hasbel kader yolculuğa eşlik etme imkanı bulmuştuk. Aklımızda kaldığı, dilimiz döndüğü kadarı ile seyir defterimizde olanları paylaşmaya çalışalım.

Seyirdi, kaptandı, seferdi ve şiirdi derken aklımıza Nazım abimizin, Cem emmimizin ve onların emsalsiz sözleri ile seslerinin gelmemesi kaçınılmaz.

Mavi Liman

Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın...

Nazım Hikmet RAN

Çok Yorgunum - Cem KARACA

2008

Nasıl oldu da duydum hiç bilmiyorum. Şiir Festivali İstanbul’da haberini öğrendiğimde elim ayağım heyecandan boşalmıştır kuvvetle muhtemel. Hele bir de “Şiir Hatları Vapuru“nu öğrendiğimde adetim olduğu üzere kanapeye çıkıp gerdan da kırmışımdır kesin.

İlk sefer için Kabataş’a geliş maceram, otobüs yakala, vapuru kaçırma, saati dengele koşturmacamı anımsayamasam da vapuru gördüğüm ve üzerindeki “Uluslararası İstanbul Şiir Festivali” flamasını farkettiğim andaki sevincim dün gibi aklımda.

Yanımda da en çok sevdiğim şairin, bende olduğuna hala akıl sır erdiremediğim ilk şiir kitabı “Gezgin” bulunuyor. Metin abimin (Altıok) bu kitabını ilk sayfasında yazdığım nota göre şu an yerinde umumi tuvalet bulunan Kadıköy Akyüz Kitabevinden edinmişim.

10 – 15 dk rötarla ayrıldık iskeleden. Ayran budalası gibi kesmekteyim etrafımı. Arada da yandan yandan vapura yasaklı yayın sokmuşum gibi bir şaşkın tereddütü ile “Gezgin”den mısralar mırıldanmaktayım. Yanımda oturan teyzenin kızı geldi bi ara yanımıza, fotoğraf çekecekmiş ama pili bitmiş, “Şimdi nereden buluruz, aksiliğe bak” isyanında iken onlar Müfettiş Gadget donanımında vapura binmiş olan ben yedek pillerimi uzatıyorum. Pek seviniyorlar, pillerin bedelini ödemek beyhude çabasına giriyorlar filan. Bu vesile tek tabanca seyahatime henüz tanıdık dostlar da eklemleniyor.

Şiir Hatları Vapuru Anadolu Kavağı‘na doğru seyrine devam ederken tüm vapura kurulmuş ses düzeneği sayesinde vapurun çatısındaki sahneden okunan şiirleri duyabiliyoruz. Arada çatıya çıkıyor 4 iklim 7 bucak şairin şiirlerini hem kendi hem bizim lisanlarda gözümüzle şahit olarak dinleyebiliyoruz.

O ilk seferden bana Anais Teyze ile Melissa’nın dostluğu kalıyor. O seneki BarışaRock festivalinde onlara Mgirdiç amca da ekleniyor üstelik. Hep birlikte son BarışaRock’ı şereflendiyoruz. (Hatta bu yazıya oturmadan evvel Melissa’ya mesaj gönderdim. Büyük ihtimalle bu sene de vapurda olacaklarmış, anvrz)

İlk sene hatırasına Metin (Altıok) abimin “Gezgin” kitabından üstelik vapurda okurken altını çizerek, “geciktiler be abi” notunu düştüğüm 2 mısrası da bulunan bir şiirini paylaşayım. Tarih ve Saat notunu da düşmüşüm hatta, “17.05.2008 – 13:52 – Şiir Hatları Vapuru

ACI

Acı gittiğini geri dönen yavaş at,
Gizli ve tekinsiz öksesi yaşamanın,
Umulmadık sevinçleri tattıran bize,
Renklendiren bir kuşun kanadını.
Ve gece söküp gündüz örerek,
Var gibi gösteren hiç olmayanı.

Gelirler tüyden adımlarıyla
Ve aşk ve mut ve başkaları.
Duyulur içten içe değişmez acı.
Komaz ansımaya yanıltıcı yanlarını.
Ve bizim o insancıl yaramız,
Açılır bir gülün yapraklarını.
Yüreğimizin kanayan gergefinde,
Delerek acının gerilmiş kumaşını.

Metin ALTIOK

2009

Bir sene öncenin gazı ile duyduk duymayın diye ne kadar eşim dostum varsa haber ettim 2. festival öncesinde. Gele gele 3 arkadaşım geldi hocam. Bu aslında çok hayr-a alamet bir gösterge olmasa da çok üzerinde durmadım. Vapurdaydım, Kabataş’tan iskelemizi almış ve seyr-ü sefere başlamıştık ne de olsa. Bu vesile o seyahatime eşlik eden İhsan, Derya ve Bahar’a buradan bir kez daha teşekkürlerimi ileteyim.

Bu seferde başka bir güzellik daha yaptım üstelik. Şu an bu satırları yazarken, “hay aptal kafam ilk seferinde niye düşünemedim ki” dediğim bir güzellik. Yanımda götürdüğüm Metin abimin (gene metin abim yanımdaydı) tüm şiirlerini içeren “Bir Acıya Kiracı“sından hem arkadaşlarıma okuttum hem kendim okudum, yetmedi dandik fotoğraf makinamın ondan daha dandik video özelliğini kullanıp bu okumaları kameraya çektim, yetmedi geldim evde kendinden menkul bloguma yükleyip altına şiirleri ve okuyanları da belirtip yayınladım. O an pek matah bir şey yapmışım gibi görünmese de şimdi üzerinden 2 yıl geçtikten sonra, “ulan ben neymişim be abi” modlarında dolandığımı da itiraf etmeden geçemeyeceğim.

Haa, sen şimdi bu kadar davullu zurnalı ilan yeter, malı görelim diyorsan, buradan izleyebilir ve dinleyebilirsin.

Bak elimizde 2009’un şiir festivalinden birkaç kayıt daha varmış üstelik. Onları da eklemezsek gücenirler şimdi. Cemal Süreya abimizin o şiirindeki gibi, “ikinin hatrı kalmasın, üçün de boynu bükülmesin

Ataol Behramoğlu kendi şiirlerini Galata Kulesinin önünde okuyor

Müşfik Kenter, Orhan Veli şiirlerini Muammer Karaca Tiyatrosu‘nda seslendiriyor

Benim yeğen Bitingen‘e ben Şiir Festivali zamanı Metin abiden bir şiir okuyorum. Bito o zamanlar daha 9 aylık.

Adetimiz olduğu üzere 2009’u da bir şiirle uğurlayalım. O zaman da yanımızda Metin abimiz varmış, gene Metin abimizden olsun.

Gerçeğin Öteyakası
II
Sevda Üzre

I
Yıldızlı bir gece, ay da vardı;
Sen gülümseyince,
Yüreğimde bir balık oynadı.

Metin ALTIOK

2010

2010’dan hatırımda kalan ilk görüntü vapuru kaçırdım hazanı ile otobüste küskün oturma halim. Son bir umut İhsan’ı da aramıştım halbuki (2010’da sadece İhsan geldi lan). Telefonda, “ben bir şey yapamam abi, saati gelince kalkar, erken çıksaydın lan sende evden” dediğinde o film şeridi dediklerinin nasıl bir şey olduğu da gözlerimin önünde belirir gibi oldu.

Kabataş‘ta otobüsten bir indim. Aaa vapur daha kalkmamış lan. Ama benim karşıdan karşıya öyle bir geçişim, iskeleye doğru kendi şazkaloz yürümemle (bilenler bilir) öyle bir hareketlenişim varki sanırsın yeşilçam’da bir melodram çekiliyor, aşıklar da Belgrad Ormanı‘na gitmiş sahte kovalamacılık oynuyorlar, öyle bir hal.

En son, daha iskeleye 200 metre filan kalmışken, bir görevlinin, “beyefendi, beyefendi, acele etmeyin, daha kalkmayacak vapur” dediğini duydumda ancak kendime gelebildim. Huseyin Bolt o halimi görse yeminle söylüyorum beni kendi antrenman partneri yapardı lan. Öyle hız yapmışım ki valla kronometre yetişmez.

2010 seferinde 1 sene önceki eş dosta şiir okut, kameraya al, bloga ekle denklemine bu sefer vapur sakinlerini de ekledim. Önce bir çekindim tabi. insanlar ne der nasıl karşılar diye ama 3 kişiye sordum 3ünden de olumlu yanıt aldım. Hatta bu çekincemi paylaştığım ve kendisine şiir okuttuğum bir teyze, “aaa, niye çekiniyorsun evladım, ne kadar güzel bir şey düşünmüşsün, hiç çekinme” filan diye hafiften payladı bile beni.

Aynı teyze şiir okumasını kayda aldıktan sonra, “Peki biz bunları nasıl görebiliriz?” diye de sordu. Ben de mailiniz var mı dedim, yokmuş ama ikisinin de bilgisayar kullanan yeğenleri varmış, isim ve soyadlarını verdiler bana. Ben de kayıtları bloga yükledikten sonra bana verilen isim soyada sahip ne kadar hatun kişi varsa hepsine tek tek facebook’tan mesaj gönderdim. Yurdum erkeğinin sapık özgeçmişini de mateessüf bildiğimden kızlara destan gibi bir önyazı da döşendim. Böyle böyle oldu da ondan ben size bunu yazdım, eğer bu teyzelerin yeğeni iseniz kendilerine iletiniz, değilseniz de kusuruma bakmayınız, diye. Bir kişi, “keşke bu tatlı insanların yeğeni ben olsaymışım” diye yanıt döndü bana. Bir hafta kadar sonra da gerçek yeğenden teşekkür mesajı aldım.

İşte teyzeler, saim abi, ihsan ve bendenizden 2010 Şiir Hatları Vapuru okuması.

2010’da yanımda Metin abi yoktu. Pekçok şair abimden ebatta küçük maneviyatta büyük şiir kitapları götümüştüm yanımda. Onlardan bir şiir paylaşayım öyleyse.

ANI

Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak şey değil
Apansız geliyor aklıma

Nerdeyse gün doğacaktı
Herkes gibi kalkacaktınız
Belki daha uykunuz da vardı
Geceniz geliyor aklıma

Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Bütün sevdiklerimin adları gibi
Adınız geliyor aklıma

Rahat döşeklerin utanması bundan
Öpüşürken o dalgınlık bundan
Tel örgünün deliğinde buluşan
Parmaklarınız geliyor aklıma

Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm
Kahramanlıklar okudum tarihte
Çağımıza yakışan vakur, sade
Davranışınız geliyor aklıma

Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil, unutulur şey değil
Çaresiz geliyor aklıma

Melih Cevdet ANDAY

******

İşte böyle hocam. 2011’e hepin(m)izi bekleriz. Bizden söylemesi

anavarza

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.