Yeşeriyorum

Sağlıklı sistemler, iyi yönetim ve anayasa

0

Doğanın, yaşamın her alanında yazılı ve yazısız kurallar var. Kuşların havada kalmasını sağlayan fizik kuralları, canlı hücrelerin hastalıklarla mücadele etmesini sağlayan biyokimya kuralları, trafikte bir arabayı kazasız kullanmayı sağlayan trafik kuralları, bulunduğumuz toplum ile kaynaşmamızı sağlayan görgü kuralları bunlara örnek olarak verilebilir.

 

İnsan yapısı sistemler:

 

Buna göre varlığın ana kuralı, tüm olay ve sistemlerin bir kural veya kurallar zincirine tabi olmak zorunda olması. İnsanlar kuralları bilinçleri ile algılayabilmenin yanı sıra, yeni olay ve sistemler oluşturmadan önce bunun kurallarını belirleyebilmek gibi üstün bir yeteneğe de sahipler. İnsanlar doğal olayların kurallarını, bilimsel araştırmalar ile bulup ortaya çıkarabiliyorlar. Aynı zamanda insan buluşu sosyal ve bilimsel olay ve sistemlerin de işleyiş kurallarını önceden tespit ederek yeni alet, makine, teori ve sistemler geliştirebiliyorlar.

 

Sistemlerin yasaları:

 

Örneğin bilim adamları kuşları, yarasaları, uçan balıkları, bulutları inceleyip uçma eyleminin nasıl gerçekleştiği ile ilgili temel fiziksel kuralları ortaya koyuyorlar. Sonrasında da uçak adı altında doğal yasaları kullanan yapay bir sistem yapıyorlar. Havayolu ile yolcu taşımacılığı yapabilmek için insanların hem doğal (yerçekimi kanunu, meteorolojik kurallar, sürtünme vb.) yasaları tespit edip uygulamaları ve hem de yapay kuralları belirleyip uygulamaları (havaalanı yapılmalı, güvenlik kontrolleri yapılarak uçağa binecek kişiler aranmalı, pist ışıklandırılmalı, kontrol kulesi olmalı vb.) şarttır. Aksi halde sürdürülebilir bir havayolu taşımacılığı yapılması mümkün olabilir mi?

 

Durum bu iken doğal yasaları yanlış tahlil etmek veya yapay kuralları hatalı belirlemek, uygulanacak sistemin varlığı ile ilgili önemli bir konudur. Ayrıca sistem kullanan birimlerin de kendisi ile ilgili kurallara uymaması durumunda sistem (kuralın önemine ve hatanın seviyesine göre az veya çok) yok oluşa doğru ilerler.

 

PUKO döngüsü:

 

Kalite yönetim sistemlerine dair araştırmalar sonucu, bir sistem olarak şirketlerin iyi işlemelerinin ana kuralları belirlenmiş ve bununla ilgili bir döngü formüle edilmiştir.

 

1- Planlama: İyi uygulamaların nasıl yapıldığı belirlenmeli, tarif edilmeli, ilgili tüm birimlerle paylaşılmalıdır.

 

2- Uygulama: Belirlenen faaliyetin uygunluğu, işi gerçekleştirecek birimlere kabul ettirilmeli ve uygulanması sağlanmalıdır. Uygulama sırasında iletişime-etkileşime girilen her etkenden yorum, bilgi (burada sisteme dair şikayetlere ulaşmak çok önemli ve geliştiricidir) alınmalıdır.

 

3- Kontrol Etme: Uygulamaya dair bu yorum ve bilgiler sistem sahipleri tarafından değerlendirilmeli ve daha iyi uygulamanın nasıl yapılacağı sorgulanmalıdır.

 

4- Önlem Alma: Yapılan gerçek faaliyet sonucu alınan gerçek verilerin değerlendirilmesi ile daha iyi uygulama öngörüsüne göre yeniden düzenlenen sistem tekrar çalıştırılmalı ve yeni durum ile ilgili yorum ve bilgiler (şikayetler) alınmalıdır.

 

Sistem bu şekilde kontrol altında olmalı ve “sürekli iyileşmesi” sağlanmaya çalışılmalıdır.

 

Bu anlattığım sürekli iyileştirme işlemine, kalite yönetim sistemlerinde “sürekli iyileşme” ve/veya “PUKO döngüsü” denir. (PUKO planla-uygula-kontrol et-önlem al kelimelerinin ilk harfleri ile oluşturulmuş bir kısaltmadır.) Bu döngüyü bir çizime çevirmek anlaşılmasını kolaylaştırabilir:

PUKO döngüsü, sistem sürekli iyileşme diyagramı

Bir şirket, bir gemi, bir devlet, bir belediye, bir futbol takımı, bir lokanta, bir insan vücudu, bir tavuk popülasyonu, bir bitki türü, bir lisanın olmak ya da olmaması, sistemi yönetenlerin bir şekilde bu döngünün kurallarına uymasına bağlıdır.

İnsanlar tarafından oluşturulan yapay sistemlerde yöneticiler sistemin işlemesi için ya hataların oluşmasını engeller ve sistemleri iyileştirirler; ya da sistemin işleyişi esnasında oluşan şikayetlerin açığa çıkmasını engellerler. Bir sistem, o sistemden etkilenen paydaşların şikayetlerini engelleyemez ve ihtiyaçlarını karşılayamaz ise yok olacaktır. Eğer sistemin yöneticisi şikayetleri algılanamaz hale getiriyorsa, sistem dışarıdan iyi gibi görünse de bir gün bir anda çökecektir. Sorunları açık ve düzeltilmeye, dahası önlenmeye çalışılan sistemler daha sağlıklıdır. Oysa sorunları gizlenen sistemler aniden çöker. Buna bir örnek aniden boşanan çiftlerle ilgili kurduğumuz şu cümle ile verilebilir: “Ne oldu anlamadım, gül gibi geçiniyor gibilerdi oysa..”

Buna göre bir şirketin, bir devletin ya da bir canlı vücudunun sistemlerine dair şu ana kurallar geçerlidir diyebiliriz:

  • Sistemin iyi çalışması için, sistemin varlığından fayda sağlayan her birimin geri bildirim yapması çok önemlidir.
  • Geri bildirim sayısı ve niteliği önemlidir
  • Sistem yöneticisinin, geri bildirimlere verdiği önemin seviyesi önemlidir.
  • Sistem yöneticisinin geri bildirimleri doğru algılayıp, doğru yorumlaması önemlidir.
  • Yönetim, geri bildirimleri önlemeye/baskılamaya çalışır ve düzeltmek ile ilgili harekete geçmez ise sistem hastalanır.
  • Sistemin sağlıklılık durumu, sorunun tekrarlanmasını önleyici tedbirlerin, sadece anlık sorundüzeltici tedbirlere göre üstün olmasına bağlıdır. Sağlıklı bir sistemlerde düzeltici tedbirler, önleyici tedbirlere dönüşmelidir.
  • Çöken bir sistemin boşluğu mutlaka daha sağlıklı bir başka sistem tarafından doldurulur.

İnsan yapısı olmayan doğal sistemlerde doğa, iyi işlemeyen bir sistemin çökmesine göz yumma yolunu seçiyor. Örneğin Dodo kuşlarının soyu hızla tükendi. Bakınız:

“Pek çok yerde dodo türü olmasına rağmen Mauritius adasındaki Dodo’lar simge haline gelmiştir. Adadaki diğer canlılarla mükemmel bir uyum içinde yaşıyorlardı. 15. yy sonlarında ada insanlar tarafından keşfedildiğinde dodolar zorlukla tanıştı. Dodolar çok akıllı yaratıklar değildi. Bu nedenle insanlara kolayca yakalanıyorlardı.İnsanların adaya getirdiği kedi, köpek ve domuzlar; dodo yumurtalarını mahvetti. İnsanlar da acıktıklarında bu 1 metre boyunda iştah açıcı kuşları yerdi. Acıktıkları zaman; uçamayan ve koşamayan dodoların kafasına sopayla vurmaları yeterdi. Dodo soyu, evrim geçiremeyecek kadar hızlı sürede, 200 yılda tamamen tükendi.”

Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Dodo, indirme 03.05.2011

Benzer bir örnek de bir lisandan:

“Eyakça ya da Eyak dili (kendilerince I·ya·q; Tlingitçe Yatk̲wáan; İngilizce Eyak), ABD’nin Alaska eyaletinde Copper Irmağı deltasında Eyaklar tarafından konuşulmuş Na-Dene dilleri grubundan bir Kızılderili dilidir. En yakın akrabası olan Atabask dilleriyle birlikte Eyak-Atabask dilleri adı altında bir alt grup oluştururlar. En uzak akrabası ise Tlingitçedir. Son konuşanı Marie Smith Jones’un 21 Ocak 2008’de Anchorage’da ölmesiyle de yok olmuştur. Bu yok oluş sürecinde Eyakça, dillerin gitgide artan yok oluşuna karşı verilen mücadelede bir sembol olmuştur. Haziran 2010 itibariyle Eyakların toplam nüfusu 428 kişidir.”

Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Eyakça, indirme 03.05.2011

Bence bir sistemin sağlığı ve varlığı, etkileşime girebildiği sistemlerin sayısı ve çeşitliliği ile doğru orantılıdır.

Dünyada konuşulan sadece tek bir dil kalır ve yaşayan tek canlı insan olursa, insanın ve insan topluluklarının sağlıklı yaşaması da mümkün olmaz.

Bu sebeple çeşitlilik iyidir. İnsanlık daha iyiye, refaha ulaşmak istiyorsa kültürleri, canlıları  bir şekilde korumalıdır.

İnsan, hükümran olduğunu sandığı tüm sistemlere karşı adil ve dahası merhametli olmak zorundadır.

İnsanlar, yönettikleri tüm birimlerin sağlıklı işleyebilmesi için ilgili sistemle etkileşen tüm birimlerin şikayetlerini değerlendirmeli ve etkilenenin sorununu çözmeye çalışmalıdır.

Devletler ve Anayasa

Tüm bu sebeplerden bir devlet için anayasa çok önemlidir. Bir devlet iyi işleyen, sürdürülebilir bir sisteme sahip olmak için o devleti oluşturmuş birimlerin tümünün onayladığı bir ana kurallar bütününe sahip olmalıdır.

Bu kuralların tamamı veya bazıları, sistemin sağlıklı çalışmasını sağlayamıyor ise acilen daha iyi bir kural tespit edilip anayasa yeniden düzenlenmelidir. Tüm yasalar PUKO döngüsüne uygun olarak oluşturulmalı ve geri bildirimlerin birikmesi önlenerek acilen ilgili düzenlemeler yapılmalıdır. Aksi halde sistem hastalanma, çökme yoluna girecektir.

Geniş bir katılımla tüm etkileşen tarafların geri bildirimleri alınarak hazırlanan, gelişmelere karşı kolayca güncellenen bir anayasaya sahip devletlerin vatandaşları mutlu olabilirler. Aksi durumda yöneticiler şikayetleri sürekli baskılamak ve iktidar zalimleşmek zorunda kalacaktır. Ancak bu yanlış yola girmiş sistemlerin sürdürülebilir ve sağlıklı işlemesi mümkün değildir.

Bu bağlamda, çok geniş bir katılımla hazırlanmış iyi bir anayasa, bir devlet için olmazsa olmazdır.

Bir anayasa insan merkezli olmamalıdır. Anayasa o ülkedeki sadece insanları değil, tüm canlı hatta cansızların haklarını korumalıdır. Bu amaçla anayasayı oluşturanlar tarafından bariz geri bildirim yapamayan bu varlıkların tahmini geri bildirimleri yasaya eklenmelidir.

Bu bağlamda anayasa çeşitliliği korumalı; dillerin, kültürlerin, halk oyunlarının, ninnilerin yok olmasını önlemelidir. Sadece tek bir tip insanın haklarını koruyan bir anayasa, aslında o insanın da sonunu hazırlar.

*******

Bu yazdıklarımın dünyayı, bir devleti, bir bahçeyi, bir vücudu yöneten herkese iyi bir geri bildirim olmasını dilerim.

 

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.