Sivil Toplum

Sinoplu çevreciler: “Japonya’yla nükleer görüşmelere son verin”

0

Sinop, Ayancık ve Gerze Çevre Platformları ortak bir açıklama yaparak hükümeti Sinop ve Akkuyu nükleer santral projelerinden vazgeçmeye çağırdı. Hükümetin “Japonya ile nükleer santral konusundaki görüşmelerimiz devam ediyor” dediğine dikkat çekilen açıklamada Japonya’da yaşananlardan ders çıkarılması istendi.

Açıklama şöyle:

11 Mart Cuma günü Japonya’da 8,9 büyüklüğünde yaşanan deprem ve tsunami felaketi bir nükleer felakete dönüşmüş durumda. Geçmişte nükleerin acılarını, yüzbinlerce masum insanını 6 Ağustos 1945 Hiroşima ve 9 Ağustos 1945 Nagasaki’ ye yapılan nükleer saldırılarda kaybederek yaşayan ve bugün bir nükleer felaketin eşiğinde olan Japon Halkının acılarını paylaşıyor, geçmiş olsun diyoruz.

8,9 büyüklüğünde yaşanan bu deprem aynı zamanda dünyanın en büyük ve en güvenli nükleer santrali olarak gösterilen, Enerji Tabii Kaynaklar Bakanı ve Türk yetkililerce gezip incelenilen, Japon TEPCO’ ya ait Fukuşima nükleer santralinde bir reaktörün patlamasına bunun sonucunda reaktör çevresinde sezyum, radyoaktif iyot sızıntısına neden olduğunu ibret ve endişe ile izliyoruz.

Muhtemel bir çekirdek erimesi durumunda içinde yaşadığımız dünya üçüncü büyük nükleer felaketten biri ile karşı karşıya kalacaktır.

Sinop İnceburun’ da yapılması planlanan, toplam 4.800 megavat büyüklüğündeki dört adet nükleer santralin, İlimiz Boyabat İlçesinin hemen güneyinden geçen Kuzey Anadolu Fay Hattına yakınlığı düşünüldüğünde ve Mersin Akkuyu’ya yapılması planlanan nükleer santralin Ecemiş Fay Hattına yakınlığı göz önüne alındığında, Japonya’da 8,9 büyüklüğündeki depremle başlayan nükleer felaketin, ne kadar güvenli ve en son teknoloji ile yapılırsa yapılsın nükleer santraller insanlık ve çevremiz için nasıl bir tehdit oluşturduğunu, geçmişte yaşanan nükleer felaketlerin (Rusya-Çernobil, ABD Three Mile Island) üçüncüsünün eşiğinde olduğumuzu göz önüne seriyor.

Enerji Bakanı ve yetkililerden beklenti ve talebimiz Rusya ve Japonya ile yapılan nükleer anlaşmaların askıya alınarak, zaruri olmayan nükleer enerji santrali kararlarına bir son vermeleridir.

Bilmeyen de sanki bizim ülkemiz deprem kuşağında bir deprem ülkesi değil sanır. Oysa, Japonya gibi ülkemizde deprem kuşağında bir deprem ülkesidir. Geçmişte yaşanan insan kaynaklı hatalar ve doğal afetlere karşı nükleer santrallerin son derece riskli olduğu ve güvenli olmadığı yaşanarak bir kez daha ispatlanmış durumdadır.

Deprem yaralarını sarmaya çalışan Japonya hükümeti, nükleer alarm vererek Fukuşima Daiçi nükleer santralinin 20 km. yarıçapındaki 1256 kilometrekarelik bir alanda yaşayan onbinlerce insanı tahliye etmeye çalışıyor. Santralin 70 km’lik çevresi yasak bölge ilan edilerek, acil olarak troid kanserine karşı iyot tableti dağıttığını gözlemliyoruz.

Fukuşima Daiçi nükleer santralinin birinci ünitesinde yaşanan patlamanın ardından, reaktörün üçüncü çekirdeğinde de kısmi bir erime ve buna bağlı olarak radyasyon sızıntısının başladığının, ayrıca ülkenin diğer nükleer santrallerinde de hasar meydana geldiği Japon yetkililer tarafından açıklanmaktadır.

Geçmişte ve günümüzde yaşananlardan ders çıkarmak yerine, yetkililerin “Japonya ile nükleer santral konusundaki görüşmelerimiz devam ediyor” beyanlarına tanık oluyoruz.

26 Nisan 1986 tarihinde Çernobil’de yaşanan felaket karşısında önlem almak yerine televizyon ekranlarına çıkıp “ben içiyorum çayda radyasyon yok” deyip ve kanserden ölen Devlet Bakanı Cahit Aral örneğinde olduğu gibi, yaşanan bu felaketi görmezden gelme, küçümseme, yok sayma anlayışının değişmediğini gözler önüne seriyor.

Sonuç olarak,

Hatada ısrar etmenin anlamı yoktur. İnceburun’a kurulmak istenen nükleer santral için Türk ve Japon yetkililerden, bu gün ve geçmişte yaşanan nükleer felaketlerden ders çıkararak, nükleer lobilerin baskı ve dayatmalarını bir tarafa bırakarak, ülkelerimizin insanlarını ve geleceğimizi tehdit eden ve gelecek kuşakları ipotek altına alacak bir nükleer maceraya son vererek, güneş, jeotermal, rüzgar gibi alternatif, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmelerini talep ediyoruz.

SİNOP ÇEVRE PLATFORMU- YEŞİL GERZE ÇEVRE PLATFORMU- AYANCIK ÇEVRE PLATFORMU

More in Sivil Toplum

You may also like

Comments

Comments are closed.