Yeşeriyorum

Kenan Evren ölmesin

0

Çünkü yargılanmasını görmek istiyorum. 12 Eylül öncesinde nasıl bilerek çatışmaları engellemediklerinin, hatta bilerek tırmandırdıklarının ve darbeye gerekçe oluşturduklarının hesabını verirken görmek istiyorum onu. Ve tabii sonra o işkence emirlerini nasıl verdiğini, tutuklanacakların ve öldürüleceklerin listesini nasıl hazırladıklarını anlatırken görmek istiyorum onu. Bütün televizyon kanalları ve radyolar canlı yayınlasın. Ve o ilk duruşmanın ilk celsesinden sonra, artık biz de, “darbecileri yargılıyoruz” diyebilelim.

Uluslararası ajansların geçen gün geçtiği ve Yeşil Gazete’de de BBC’den aktarılarak yayınlanan haber yine içimizi burktu: Arjantin’de Kirli Savaş’ın mimarı olarak bilinen ve askerî rejim boyunca ülkeyi yöneten General Jorge Videla ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı. Suçu, Cordoba’da 31 muhalifin işkence görmesine ve öldürülmesine iştirak olarak belirlenmişti. Arjantin uzun yıllardan beri kirli tarihiyle yüzleşiyor. 1976 ila 1983 yılları arasında mimarlığını General Videla’nın yaptığı ve baskı, işkence ve suikastlerle anılan, adına Condor Operasyonu denen devlet terörünün kirlettiği tarihini temizlemeye çalışıyor. Cuntanın 1983’te iktidarı sivillere terk etmesinin ardından yeni devlet başkanı Raul Alfonsin derhal “Kişilerin Kaybolmasına Dair Ulusal Komisyon”u (Comisión Nacional sobre la Desaparición de Personas CONADEP) kurdurttu. Komisyonun görevi kaybolan ve işkence gören vatandaşlarla ilgili tüm bilgileri bulmak ve derlemekti. Yaklaşık bir sene sonra Komisyon, Alfonsin’e 50 bin sayfayı geçen Bir Daha Asla(Nunca Mas) adını verdiği raporunu sundu: 9 bin zorla kaybetme (sivil toplum kuruluşlarına göre ise 30 bin), 600 kayıp, 458 cinayet. Böylece cuntacılara darbe yolu açılmış oldu.

1985’teki yargılamanın ardından dokuz cunta lideri insanlığa karşı işlediği suçlardan ötürü ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Ancak –daha sonra silah ticaretinde yolsuzluk yaptığı ve Siemens’ten rüşvet aldığı ortaya çıkacak- Carlos Menem, kendi başkanlığı sırasında, 1989 yılında, cuntacıları bir kanunla affetti. Bunun üzerine mücadele yeniden başladı. Özellikle Mayıs Meydanı Anneleri ve insan hakları kuruluşlarının eylemleri ve yarattıkları kamuoyu sonucunda Arjantin Yüksek Mahkemesi Haziran 2005’te, yani neredeyse 20 yıl sonra, af kanunu iptal etti. Ve geçen günlerde, ajansların geçtiği kararla, General Videla yeniden hapishanenin yolunu tuttu. Mayıs Meydanı Anneleri yeniden rahatça uyuyabilir çünkü kızlarının/oğullarının/kocalarının katilleri yeniden yaptıklarının cezasını çekmeye başladı.

Ama Türkiye’de Cumartesi Anneleri ve işkence mağdurları öyle mi? Hatta 12 Eylül’den sonra doğmuş olanlar, tüm halk, biz rahat uyuyabiliyor muyuz geceleri? Kenan Evren zorla kaybedilen insanların ve öldürülenlerin hesabını vermeden vicdanlarımız rahat edecek mi? Hala vücutlarında ve beyinlerinde gördükleri işkencelerin izlerini taşıyanlar aramızda dolaşırken nasıl bunun hesabını sormayız?

Tarihin bir cilvesi olarak 12 Eylül’de gerçekleşen referandum öncesinde başbakan Erdoğan ne diyordu: “Evet deyin, darbeciler yargılansın!” Evet dedik… Referandum ilkelerine aykırı şekilde hazırladığınız, içinde birbirinden alakasız maddelerin olduğu o pakete sırf darbeciler yargılansın diye “evet” dedik. Hani nerde? Neden Evren’in bileklerinde kelepçe yok? Neden sanık sandalyesinde değil? Neden hâlâ huzurlu şekilde uyuyamıyoruz?

Hükümet çıkıp “biz elimizden geleni yaptık, gerisi yargının işi” demesin. Arjantin örneği ortada. Bu, yargıçların işi değil, siyasal iradenin işi! Nasıl Alfonsin başkan olduğu gibi o komisyonu kurdurttuysa siz de hemen “12 Eylül Mağdurları Komisyonu” kurabilirsiniz. Veya “Hakikat Komisyonu”. Veya “Gerçekleri Ortaya Çıkarma Komisyonu”… Adına ne derseniz deyin. Bunun için herhangi bir engel yok önünüzde. Tek engeliniz, irade eksikliğiniz.

Hukukçular arasındaki “zaman aşımı oldu mu, olmadı mı?” veya “darbeciler kendilerini affettiler, af geri alınabilir mi, alınamaz mı?” tartışmalarından medet ummayın. Türk Ceza Kanunu’nun 77. maddesinin son fıkrası hükmü gereğince insanlığa karşı suçlarda zaman aşımı olmaz. “Acaba İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi ne der?” deyip işi sulandırmaya da kalkmayın çünkü Kononov Litvanya’ya karşı ve Kolk ve Kilyiy Estonya’ya karşı kararlarında insanlığa karşı suçlar konusunda zaman aşımının işlemeyeceği ve hatta ceza kanunlarının geriye yürütülebileceği kararına varıldı. Ceza hukukundaki mahkûmun aleyhine olan yeni kuralların kendisine uygulanamayacağına dair kuralın da bu tür suçlarda işlemediği Arjantin Yüksek Mahkemesi’nin af kanununu iptal eden kararıyla ortaya kondu. Sonuç olarak, Kenan Evren’in yargılanmasının önünde hukuksal hiçbir engel yok. Tek engel, sayın hükümet üyeleri, irade eksikliğiniz.

12 Eylül referandumundan sonra çeşitli sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar darbecilerin yargılanması için suç duyurularında bulundu. Savcılar yetkisizlik nedeniyle topu Ankara Başsavcılığı’na attı. Ama asıl muhatap Başsavcılık değil, sizsiniz sayın hükümet üyeleri! Eğer referandum öncesinde verdiğiniz sözleri tutmayacaksanız, vatandaşların rahat bir uyku uyumasını sağlayamayacaksanız, toplumsal vicdanı temizleyemeyecekseniz artık sizinle işimiz yok, teşekkür ederiz.

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.