ManşetTürkiye

Demokratikleşme tartışması STÖler ile sürüyor

0

Söz alan STÖ temsilcileri, tartışmayı kaldığı yerden sürdürdü. Yeni anayasa ve refandum üzerine söylenenler şu şekilde:

Serap Yazıcı (Akademisyen): Anayasa askerdir, milliyetçidir. Siyasi Partiler Yasası, siyasete katılımın önünde engel.

Süleyman Çelebi (DİSK Başkanı): AKP’nin en büyük başarısı dialog mekanizmasını iyi kullanmaktır. Gelirler, dinlerler, görüşlerimizi alırlar ama sonunda bildiklerini okurlar. Birden fazla sendikaya üye olmak iyi bir şey olarak sunuldu referandumda. Fakat, tek sendikaya üye olanları işten atıp, dövdürüyorlar. Özgürlükten bahsediliyor, toplumun %90’ı dinlendiğini düşünüyor, hangi özgürlük? Toplu sözleşme, toplu görüşmenin ad değiştirilmiş adıdır. Sendikalar, 12 Eylül’ün yasalarıyla yönetiliyor.

Öztürk Türkdoğan (İHD Başkanı): Yepyeni bir anayasa yapılmalı. Ideolojik içerikten kurtulmuş bir anayasa yapılmalı. Katılımcı bir anayasa yapılmalıdır. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gerekir. Örneğin valiler atanmasın, seçilsin. Kırmızı Kitap’ın, MGK’nın olmadığı bir anayasa gereklidir. Vicdani Ret hakkı tanınmalı, zorunlu din dersi kaldırılmalıdır.

Sezgin Tanrıkulu (TİHV): Zihniyet dönüşümü olmadan hangi anayasa yapılırsa yapılsın değişmeyecektir. Anadilde eğitim ve yeni vatandaşlık tanımı yeni anayasa için önemlidir.

Can Paker (TESEV): Türkiye, yıllarca iki seviyeli bir şekilde yönetildi. Üst seviye ülkeyi yönetirken, alt seviye olan siyasi partiler sadece ekonomi üzerine söz söyleyebilmiştir.

Türkiye’de söylenemeyenler söylenebilir hale gelmiştir. Askeri bürokrasi ekonomik nedenlerle gücünü kaybetmiştir. Referandum sonrası da sivil bürokrasi gücünü kaybetmiştir.

Hülya Gülbahar (KA-DER): İçinde bulunduğumuz durum umutsuz. 30 yıldır Türkiye’de kendisine demokrat, liberal, aydın diyenlerin üzerinde büyük baskı vardı. İçinde olduğumuz dönem, bu durumun suistimal edilmesidir. Bir elitten, başka bir elite basit bir el değiştirme operasyonu vardır. Herhangi bir eleştiriye, “bu eskisinden daha iyi” yanıtı vermek dramatiktir. Dilerim iktidardan farklı düşünen herkesin darbeci, Ergenekoncu olduğu yanlışına Avrupalılar düşmez. Bizler için “ben kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum.” diyen bir başbakanla, “kadınlardan anneliği çıkarttığınız zaman bir şey kalmaz” diyen bir başbakanla, “eşcinsellik hastalıktır” diyen kadın bakanları atayan bir başbakanla karşı karşıyayız. Kadınlar, korunmaya muhtaç olarak görüldüler ama kadınlar korunmak değil eşitlik istiyor.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.