Dış Köşe

Fransa’daki isyan neyin habercisi? – Kayhan Karaca

0

Emeklilik reformuna karşı başlatılan eylemler yaşamı felç etti. Toplu ulaşım, havalimanları ve enerji sektörü kilitlendi. Yer yer sokak çatışmaları ve yağma olayları yaşanıyor.

Fransa’da emeklilik reformu yeni bir tartışma konusu değil. Tartışma, 1981 yılında sosyalist Cumhurbaşkanı François Mitterrand döneminde oylanan ve emeklilik yaşını 60, emekli olabilmek için prim ödeme süresini de 37 buçuk yıl olarak kararlaştıran tarihi yasanın yürürlüğe girşinden bu yana devam ediyor.

O günden bu yana, özellikle de 1993 yılından itibaren, sağcı hükümetler yeni bir emeklilik reformu gerçekleştirmeye çalışsalar da başarılı olamadılar. Emeklilik reformuna gerekçe olarak, yaşlanan nüfus, prim ödeyen aktif sayısındaki düşüş ve mevcut sistemdeki bütçe açığı gösteriliyor.

32 milyar Euro’luk açık

Fransa’da bugün iktidarda olan ve yeni bir emeklilik reformu deneyen sağcı hükümet de yine bu çerçevede, 1945-1950 döneminde doğan “baby-boom” kuşağının 2010 yılında emekliye ayrılmasının, Sosyal Sigorta Kurumu’ndaki bütçe açığını 32 milyar Euro’ya çıkaracak olmasını gerekçe gösteriyor. Hükümetin hazırladığı yeni reform paketi, emekli olabilmek için yaş sınırının 60’dan 62’ye, prim ödeme süresinin ise 43,5 yıla çıkarılmasını öngörüyor.

Sendikalar ve sol partiler ise nüfusla ilgili tespitlere karşı çıkmamakla birlikte, sorunun ülkede yaratılan zenginliğin paylaşımındaki eşitsizlikten kaynaklandığını savunuyorlar. Bu kesimler, zenginlere yüz milyonlarca euro tutarında vergi aidesi yapıldığı bir dönemde, bazı emeklilik haklarından vazgeçme talebinin kabul edilemeyeceğini söylüyorlar.

Soğuk Savaş’ın bitişinden bu yana yeni soluk arayışında olan sendikalar, reforma karşı tüm iş sektörlerinde eyleme başlamış durumdalar. Sendikaların eylemlerine son günlerde lise ve üniversite öğrencileri de destek olmakta. Lise öğrencilerinin gösterilerinde yaşanan sokak çatışmaları ve yağma olayları ise eylemleri gölgeleyici nitelikte.

Eylemler felç etti

Eylemler nedeniyle rafinerilerden akaryakıt istasyonlarında düzenli akaryakıt nakliyatı yapılamıyor. Ülkedeki 12 bin 500 benzin istasyonundan yaklaşık 4 bininde benzin yok. Enerji sektöründeki grevler nedeniyle, nükleer santralleriyle ünlü Fransa elektrik ithal edecek konuma geldi. Belediye temizlik işçilerinin grevi nedeniyle ülkenin üçüncü büyük kenti olan Marsilya açıkhava çöplüğüne dönüşmüş durumda. Çöpler dünden itibaren sivil koruma ekiplerine toplatılıyor. Toplu ulaşım ektöründeki grevler nedeniyle metro, banliyö ve şehirler arası tren seferlerinin hangi gün ve saatte düzenli gerçekleşeceği önceden bilinemez hale geldi. Marsilya havalimanı bu sabah habersiz bir grev nedeniyle üç saat ulaşıma kapatıldı.

Fransa’da sosyal ve ekonomik yaşamı özellikle son iki haftadır olumsuz etkilenmeye başlayan eylemler karşısında en çok merak edilen konu cumhurbaşkanı Sarkozy ve hükümetinin bundan sonra nasıl davranacakları. Reform paketi Senato’da onaylanma aşamasına gelmiş durumda. Sendikalar hükümetin paketi yeniden müzakere etmesini istiyor. Ancak gerek Sarkozy gerekse hükümeti, reformu geçireceklerini söyleyerek daha şimdiden bu seçeneği saf dışı bırkamış durumdalar.

Son aylarda kamuoyu anketlerinde adeta dibe vuran Sarkozy’nin, grevin Fransızlarda bıkkınlık yaratması ve böylelikle sokağın desteğini kaybedecek sendikaların eylemlerinin sona ermesi  hesapları yaptığı söyleniyor. Böyle bir senaryo Sarkozy’nin, son 15 yıldır dokunulamayan emeklilik reformu gerçekleştirip 2012 yılı cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasına reformcu imajıyla girmesini sağlayabilir.

Fransa kime ait?

Sarkozy’nin kabinedeki sadık dostu İçişleri bakanı Brice Hortefeux’nün, Çarşamba günü Lyon kentine düzenlediği ziyaret sırasında “Fransa, yağmacılara değil, çalışmak isteyen dürüst insanlara aittir” sözleri de bu stratejiyi doğrular nitelikte.

Her akşam televizyonda grev haberleri seyretmekten bıkan, benzin olmadığı için haftasonu tatilini kaçırmaktan korkan veya sabah işine gitmek için tren bulamayan Fransızlar ve bu Fransızların, okulu yarın sonbahar tatiline gireceği için sokak eylemlerini iki haftalığına unutacak çocukları, emeklilik reformu konusunda hükümetin güvencesini oluşturuyor. Ancak, sokak grevlerden bıktığı gibi Sarkozy ve hükümetinin vaat ve ekonomik politikalarından da usanmış durumda. Bu da sendikalar ve sol partilerin en önemli silahını oluşturuyor.

Sonuç olarak, sosyal ve ideolojik bir mücadele olan emeklilik reformunu aynı zamanda, hem Sarkozy ve hükümeti hem de sol muhalefet partileri ve sendikalar için 2012 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine hazırlık provası perspektifiyle düşünmekte fayda var.

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.