Köşe Yazıları

İki milyon İstanbullu sokağa çıktı!

0

2 Ekim akşamı, saat 20.00′de, binlerce İstanbullu ellerinde mumlarla, kendilerine en yakın sahile inip 1 saat beklediler. Kimi şarkılar söyledi kimi sloganlar attı, kimi defile yaptı, kimi konser verdi, kimi sokak sanatçıları da bireysel performanslarını sergiledi. Hepsinin ortak dileği aynıydı. “Durdurabiliriz,” diyorlardı, “bu yıkımı bu katliamı durdurabiliriz!”

Milyonlarca ağaç vardı; hiç kimsenin istemediği, mimarların, mühendislerin, şehir planlamacılarının, ulaşım uzmanlarının ve diğer bilim insanlarının “hiçbir şey için çözüm değil” dediği, trafiği azaltmayacağı, bilakis artıracağı istatistiklerle kanıtlanan 3. köprü projesi için katledilmeyi bekleyen…  Kökleriyle Toprak Ana’ya bağlı olmasalar kaçıp gideceklerdi. Ağızları olsa çığlık atıp yardım isteyeceklerdi. Elleri olsa onları kesmeye gelenleri engelleyeceklerdi… ama bunların hiçbiri yoktu. Öylece sonlarını bekliyorlardı ki, 2 Ekim akşamı İstanbullular milyonlarca ağaca kol kanat gerdi, onların sesi oldu.

Hepimiz biliyorduk ki paradan başka hiçbir değer tanımayan politik anlayışları durdurmak öyle kolayca olacak iş değildi. Bireysel performanslar, şarkı söylemek dans etmek de gerekliydi ama şöyle kafa kafaya verilip forumlar da yapılmalıydı.

Ben, Emirgan İskelesinde yapılan etkinliğe tanıklık ettim, notlar aldım, sizinle de paylaşayım istedim. Forum başladığında, eski günleri mutlulukla anımsayan bir hanımefendi, “Eskiden vapurlarla geçerdik karşıdan karşıya, nesi vardı ki?” dedi. “Hem püfür püfür vapurda seyahat etmek varken kim ister köprüden geçerken otomobil içinde trafikte sıkıntıdan patlamayı?’’

Başka bir bey karayolları lobisinden söz etti. Hep yeni yollar yapıldığını, böylece de insanların özel araçlarıyla konfor içersinde gitme umutlarının canlı tutulduğunu anlattı. Oysa şehirde yaşıyorsanız sizin gibi milyonlarca otomobil sahibi vardır ve hepsi aynı umutla yola çıkarlar ve trafik sıkışıklığı dediğimiz şey de bu nedenle oluşur.  Yani şehirde yaşıyorsanız daha çok yol, daha çok trafik sıkışıklığı demektir. Daha çok yol, daha çok otomobil, daha çok trafik sıkışıklığından oluşan fasit daireden çıkışın tek yolu, toplu ulaşım ve ona ilave edilecek bisiklet yollarıdır.

Şehir plancıları odasından gelen arkadaşlar, hazırlanan şehir planlarına uyulmadığından yakındılar. İnsan merkezli anlayışlarla hazırlanan planların kentleri bu hale getirdiğinden söz edip, kentlerin diğer bileşenlerinin de en az insanlar kadar dikkate alınması gerektiğini, aksi taktirde bu olumsuz gidişin durdurulamayacağı görüşünü de dile getirdiler.

Başka bir katılımcı başta karayolları lobisi olmak üzere rant peşinde koşan kişi ve çıkar gruplarının kolaylıkla siyasal kimlik değiştirdiklerini, bugün iktidarda AKP olduğu için onun içinde yer alanların, yarın iktidar CHP’ye geçse CHP’nin içinde yer alacaklarını anlattılar. 3. köprü gibi konuların sadece siyasal partiler aracılığıyla çözümlenemeyeceğine ; asıl çözümde, konu ve hedef temelinde oluşup gelişecek toplumsal muhalefetin ve sivil toplum örgütlerinin önemli olduğuna dikkat çektiler.

Kuş gözlemcileri de forumun konukları arasındaydı. Gezegenimizdeki kuş göçlerinin en önemli yollarından birinin İstanbul boğazı olduğunu anımsatıp, her yıl görmeye alışık olduğumuz o olağanüstü kuş göçlerinin 3. köprü projesiyle nasıl bir tehdit altında olduğunuzdan söz ettiler.

Yeni yapılacak köprünün ya da köprülerin zaten çok kalabalık olan kent nüfusunu daha da artıracağından kaygı duyan katılımcılar, nüfus yoğunluğunun artışının yanı sıra yatırımların da İstanbul’da yoğunlaşmasından kaygı duyduklarını, deprem gerçeğinin hep ihmal edildiğini anlattılar. İstanbul’un daha fazla büyümesinin mümkün olmadığı, aksine küçültülmesi gerektiğini, beklenen İstanbul depremi sonrasında tüm ülkede yaşanacak ekonomik çöküntü ve kayıpların insanların aklını başına getireceğinden bahseden forum katılımcısının anlattıkları da ilgiyle dinlendi.

3. köprü projesinin, her ne için kullanılacaksa, ister İstanbul trafiğini azaltmak, ister transit taşımacılık için kullanılsın, alternatifleri içinde en kötü proje olduğundan söz eden katılımcılar, toplu taşımanın şehrin sorunlarının tek çözümü olduğu konusunda uzlaştılar. Transit taşımacılığın, illa yapılacaksa,  geceleri boş olan Marmaray aracılığı ile kolaylıkla sağlanabileceğini de ayrıntılı rakamlarla anlatıp, karayolları lobileri ve rantçılara karşı yapılacak mücadelenin hiç kolay olmayacağından kaygı duyduklarını, hatta bu konuda  umutsuz olduklarını bile dile getirdiler. Çünkü hemen o sırada yanımızdan geçen bir grup kendi aralarında başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Bunlar birinci köprüye de karşıydılar, ikici köprüye de karşıydılar üçüncü köprüye de karşılar.’’ retoriğini tekrar ediyorlardı. Oysa aynı başbakan, üçüncü köprünün bir ‘’cinayet’’ olduğunu da söylemişti.

İstanbul’un kuzey ormanlarının 3. köprü projesiyle yok edilmesinin şehre ait son ormanlık alanı yok edeceğini, üstelik de kuzey rüzgarlarının şehre taşıdığı tozları ve zararlı atıkları filtreleyen bu ormanın yok edilmesinin şehir halkının soluduğu hava kalitesini ne kadar olumsuz etkileyeceğini de bildiklerini anlatan forum katılımcıları, tüm bu bilgileri daha çok İstanbullu ile paylaşmak gerektiğinin de farkındaydılar.

Daha çok para kazanmak için katli vacip kılınan milyonlarca ağacın sesi olmak, eli kolu olmak ve 3. köprü projesini durdurmak artık daha bir mümkün gözüktü gözüme; çünkü binlerce İstanbullu sokağa çıktı. Bu defa rantçıların, lobilerin işi hiç kolay olmayacak…

Dr.Savaş Çömlek

Yeşiller Partisi / İstanbul

You may also like

Comments

Comments are closed.