Köşe Yazıları

Ünsal Hoca’nın Dunelt’i

0

“…Hayattan ne öğrendiysem, çocukluğumun 28×1,5 jantlı, Dunelt marka İngiliz bisikletinden öğrendim.

(…) Yaşadığınız ortam size dar geliyorsa, bir bisiklet alın. O, sizi; Victor Hugo’nun ‘Sefiller’ine, Michel Zevako’nun ‘Pardayanlar’ına, Swift’in ‘Güliver’in Seyahatleri’ne, Urfa’lı Mateos’un ‘Vekayınamesi’ne, Aristofanes’in ‘Barış’ına, Dostoyevski’ye, Kafka’ya, Borges’e götürecektir.

(…) Hayatım, bisikletli serüvenlere sessiz ve inatçı bağlılığımla sürdü. Süren acılarımı ise, bunların tikel varlığımı aşan, kişisel ve nedenlerinin toplumsal tarihimle; hatta hâlâ düzeltemediğimiz eksik ve yanlış bir insanlık tarihiyle ilintili şeyler olduğunu unutmamaya çalışarak dengelemeye çalıştım…”

Bu cümleler, geçen yıl öbür aleme yolcu ettiğimiz, rengahenk hoca, özel insan, “yıkanmak istemeyen çocuk” Ünsal Oskay’a ait.

Geç haberdar olmakla beraber, bisiklet hakkında duyduğum en yakışıklı metinlerden biridir bu.

Esquire dergisi, “Hayattan Ne Öğrendim?” başlıklı söyleşileri bir kitapçık haline getirmiş, orada okudum.

***

80’lerin başında, lisede okurken Mimarlar Odası’nın Konur Sokak’taki yerinde “Kant ve Mekân” konulu bir panelde karşılaşmıştım hocayla. İlk cümlesi şu olmuştu: “Kant bilmem ama rahatım. Çünkü Türkiye’de kimse Kant bilmez. Şimdi ben atıp tutacağım siz de kuzu kuzu dinleyeceksiniz.”

O gün aklımda kalan iki detaydan biri bu ironi, diğeri ise toplantının sonuna doğru beş altı yaşlarında bir oğlan çocuğunun “Yeter artık, ben sıkıldım” diye bağırıp salonu kahkahaya boğmasıdır. Ünsal Hoca dinleyenlere dönüp oğlu Çınar’ı takdim etmişti.

(Çok yıllar sonra aydım; o gün sıkılan çocuk Çınar Oskay, yanındaki güzel kadın da Feryal Pere’ydi.)

Ünsal Hoca göçüp gittikten sonra, Çınar Oskay, Radikal Cumartesi’de “Babamdan Ne Öğrendim” diye bir yazı yazdı ki, şiddetle tavsiye olunur.

Bir Paris seyahatinde Walter Benjamin’in şimdi müze olan evinde zinciri aşıp, çalışma masasına oturup, hüngür hüngür ağladığını anlatan bölüm unutulmazdır.

(Hazır Benjamin demişken, bir tavsiye daha. Fikret Doğan’ın bu gazetenin spor sayfasında geçen hafta çıkan Benjamin’den ilham alan nefis denemesi: Futbolcular ve Fahişeler… Bu gazetenin spor sayfasına bakmadan geçenler, çok şey kaçırıyorsunuz.)

***

Bir bayram yazısını daha eda ettik muhterem okur.

Bu hafta yine kalemimiz kafasına göre takıldı, bize ise onun peşinden sürüklenmek düştü.

İspanya Turu ilgili yine kelâm edemedik. Aslında bir sürü konu birikti. Hele dün Andy Schleck’ten gelen haber atlanacak gibi değil. Takım direktörü Riis, Schleck’i akşam yemeğinde alkol aldığı için Vuelta’dan kovdu.

Andy ise: “sen kovmadın ulen, ben istifa ettim” demiş olmalı. Zira, biliyorsunuz Andy ve ağabeyi Frank 2011’de Riis’in takımında yarışmayacak.

Neyse ki İspanya’da daha koşulacak ve konuşulacak çok etap var. Bilahare muhabbet ederiz.

***

Duyuru1: 10 eylül’de Büyükada’da Adalar Müzesi açılıyor. Gözbebeğimiz “İstanbul” bisikletimiz de orada, Aya Nikola Hangar’da olacak. www.adalarmuzesi.org

Duyuru 2: Karşı Bisiklet topluluğu “Hes’e Karşı Ses” sloganıyla bir bisiklet eylemi yapıyor. 14 eylül saat 09:30’da Çevre Bakanlığı’nın önünde yapılacak basın açıklamasından sonra bisikletçiler yola koyulacak ve Kastamonu/Loç Vadisi’ne kadar pedal çevirecek. Bilgi için: www.dogaicindayanisma.org

You may also like

Comments

Comments are closed.