Gündem

Kursk Kazası ve Rus Nükleer Endüstrisinin Tanımadığı Sınırlar: Gerçekten de Bu Çatlaklarla mı Çalışacaksınız?

0

Enerji alanında çalışmalarıyla tanınan uluslarası STK Bellona’nın ifşa ettiği haberlere göre,  geçtiğimiz aylarda Rusya’nın batısındaki Kursk nükleer santralinde ciddi boyutlarda bir kaza yaşanmış olması çok muhtemel. Detaylar son derece seyrek, olayın üstü hâlâ örtpas edilmeye çalışılıyor. Ancak, Kursk Santrali’nde Çernobil kazasının yaşandığı RBKM-1000 tipinde olan 1 numaralı reaktör raporlara göre 22 Temmuz -31 Ağustos arası, bir kazayı takiben beş hafta kadar devredışı kaldı. Detaylı bilgi resmi kanallarla açıklanmadı, çalışanlar tarafından sızdırıldı. Türkiye’de de nükleer reaktör inşa edip işletmesi için anlaşma imzalanmış olan devlet nükleer şirketi Rosatom konu üzerine detay vermemeye devam ediyor.

Santralin işletimini üstlenmiş olan Rosenergoatom ise bir ‘terslik’ üzerine (sadece) bir hafta sürecek bir tadilata geçildiğini, uluslararası nükleer olay skalasında (INES) sıfır sayılacak bir risk olduğunu açıklamıştı; Greenpeace Rusya’nın duyumları ve savcılığa yaptığı suç duyurusuna göre ise radyasyon seviyelerinde yükselme gözlemlenmişti. Şimdiye kadar bu şirketten muğlak ve standart açıklamalar devam etti. Rosatom’un kriz ve müdahale birimi ise biraz daha detaylı bir açıklamayla reaktörün ani bir artış yapması sonucu tip 5 otomatik acil durum koruyucusunun devreye girdiğini açıklamıştı.

Detaylar sonradan sızmaya başladı. Sankt Petersburg merkezli Rus nükleer haber ajansı PRoAtom.Ru’da yayınlanan bir mektuba göre reaktör arızasına, kontrol ve koruma sistemi kanallarından birindeki patlama sonucu reaktör çekirdeğinde yaşanan basınç artışı sebep oldu. Bellona tarafından, bu tip bir kazanın yaşandığı reaktörde tamiratın yüksek oranda radyasyon serbest bırakılma tehlikesine karşın çekirdekte olacağı, ve eğer grafit bloklar zarar gördüyse, hasarın kolay kolay tamirinin mümkün olamayacağı belirtiliyor. Korkutucu bir hipotez, Çernobil sonrası “iyileştirmelerin” bu kazaya yol açmış olabileceği. Bellona’nın analizine göre, şayet 22 Temmuz’daki kazada kanallardan biri daha ciddi hasar görmüş olsaydı, o zaman Çernobil benzeri bir kazayla karşı karşıya kalmış olabilirdik. Resmi açıklamalarda kazanın bu vehamet derecesine dair hiç bir şey söylenmiyor.

Hikayenin dehşet verici tarafı ise, reaktördeki olay, soğutma suyu akışının azalmasına rağmen duruma (belki de enerji üretimini sekteye uğratmamak için kasten) müdahale edilmemesi gibi yüksek mühendislik becerileriyle alakalı birkaç günlük bir hasar sürecinin sonucu. Bu derece büyük bir olay sonucu reaktörün neden anında kapatılmadığı ise henüz anlaşılamıyor. Kaza üzerine ProAtom’un forumlarındaki tartışmalarda, Rus nükleer endüstrisine dair dahili bilgi sahibi olduğu aşikar katılımcılar isyan halinde ihmalkarlık ve göze alınan tehlikelerden bahsetmekte, hatta reaktördeki tamiratın ne derece alelacele, kâr kaygısıyla itinasızca, profesyonellikten uzak ve düzensiz olduğunu raporlamaktalar.

Kaygı verici bir gerçek, Kursk Nükleer Santrali’nin henüz 2010 içinde Rusya’da ekoloji ve sınayi güvenlik alanında ödül almış bir kuruluş olması. Rosatom ise gerçekten de Rusya’daki algısıyla serbest pazar ekonomisinin herşeyden önce kâr kaygısı ve eski Nükleer Enerji Bakanlığı’nın tüm atıl, gizlilik yanlısı ve risk-perver geleneklerinin varisi bir şirkete benziyor. Bu olayın üstüne, RBKM ya da VVER tipi reaktörler gibi teknik detaylar, nükleer santrallerin çözüm getirilemeyen atıklarını, ve getirdikleri prensipte karşı çıkacağımız başka bir yığın derdi bir yana bırakırsak, bizlere Türkiye hükümetinin niçin bu derece şeffaflıktan uzak ve bu derece tehlikeli riskleri almayı durmaksızın tekrarlayan bir şirket (Rosatom) ve bir gelenekle (Rus nükleer endüstrisi) çalışmakta bu kadar ısrarcı olduğunu sormaktan başka birşey düşmüyor.

Bu yazıdaki detaylar http://www.bellona.org/articles/articles_2010/kurskNPP_safety adresindeki haberden, son 10 Eylül 2010’da görüldüğü şekliyle alınmıştır.

Çev: Alidost Numan

More in Gündem

You may also like

Comments

Comments are closed.