Köşe Yazıları

Vicdani Ret-1

0

Biraz bilgi vermek amaçlı olarak bu hafta , Vicdani Ret  kavramını aşağıda aktaracağım ve bir sonraki yazımda neden Vicdani ret  ve şu an bu konuda yapılan çalışmalardan bahsedeceğim.

Herkese iyi haftalar..

VİCDANİ RET HAKKININ YASAL DAYANAKLARI

Vicdani ret hakkı; temellerini din, düşünce ve vicdan hürriyeti hakkından almaktadır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Medeni ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesinin güvence altına aldığı düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, İnsan Hakları Komitesi’nin kararları doğrultusunda vicdani ret hakkını da bu hak güvencesi içine almaktadır.

Avrupa Birliği üyesi devletlerin büyük çoğunluğunda zorunlu askerlik hizmeti mevcut değildir. Bu ülkelerde ordu tamamen profesyoneldir ve hizmet gönüllülüğe dayanır. Zorunlu askerliğin olduğu diğer ülkelerde ise vicdani retçiler için alternatif kamu hizmeti düzenlenmiştir. Yani kişilere vicdani ret hakkı tanınmıştır.

Türkiye halen 47 Avrupa Konseyi ülkesi içerisinde vicdani ret hakkını yasal olarak tanımayan iki ülkeden biridir. AB’de de Türkiye’ye ilişkin 2006 düzenli raporunda bu hakkın yasal olarak tanınmasına ilişkin herhangi bir gelişmenin yapılmadığının altını çizmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 72. maddesi vicdani ret hakkının tanınmasına olanak verecek niteliktedir. Bu madde vatan hizmetinin silahlı kuvvetler dışında kamu kesiminde de ifa edilebileceğini düzenlemiştir.

Vatan hizmeti

MADDE 72.– “Vatan hizmeti, her Türkün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir.”

Ancak Anayasa’nın öngördüğü şekilde kanunların çıkarılması zorunluluğunun yerine getirilmediği ortadadır. Örneğin bu madde her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının vatan hizmeti yapma hak ve görevini düzenlemişken, kanunlar yalnız erkekler bakımından düzenleme yapmıştır. Kadınların vatan hizmeti hakkını/ödevini nasıl yerine getireceğine ilişkin yasal bir düzenleme yapılmamıştır.

Benzer şekilde vatan hizmetinin ordu içerisinde ifasına ilişkin Askerlik Kanunu çıkarılmış ancak, kamu kesiminde nasıl ifa edilebileceğine ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. Askerlik Kanunu ise Anayasanın açık hükmünü görmezden gelerek tüm erkek vatandaşların askerlik hizmetini yapmakla mükellef olduğunu düzenlemiş, bu şekilde vatan hizmetinin kamu kesiminde ifa edilmesini imkânsız hale getirmiştir.

AİHM’in 24 Ocak 2006 tarihinde vermiş olduğu Osman Murat Ülke kararının ardından 4 yılı aşkın süre geçmesine rağmen, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bu konuda her hangi bir yasal düzenleme yapmamıştır.

Türkiye’de zorunlu askerlik uygulaması mevcut olup, vicdani ret konusunda yasal hiçbir düzenleme yapılmış değildir. Vicdani ret bir ‘hak’ olarak düzenlenmediği gibi bir ‘suç’ olarak da düzenlenmemiştir. Bu sebeple vicdani retçiler asker sayılmakta ve vicdani kanaatlerine uygun eylemleri başkaca askeri suç tanımlarına sokulup, bu şekilde cezalandırılmaktadır.

Vicdani reddin kanunlarla düzenlenmemiş olmasının sonucu olarak, Türkiye’de vicdani retçilerin başına gelenler deyim yerindeyse pişmiş tavuğun bile başına gelmez. Şöyle ki;

1- Zorunlu askerliği reddettiğini deklare etmiş olsa dahi kişi asker sayılmakta, yoklama kaçağı yahut bakaya olarak yargılanabilmektedir.

2- Kişi yakalandığında birliğe götürüldüğü andan itibaren Askeri Ceza Kanunu’na tabi kılınmakta ve eğer askeri üniformayı giymeyi, verilen silahı almayı reddederse “emre itaatsizlikte ısrar” suçlamasıyla tutuklanmakta ve askeri mahkemelerde yargılanıp, 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılıp, askeri cezaevine gönderilmektedir.

3- Yahut kişi birliği terk ettiğinde “firar” suçlamasıyla yargılanıp, 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaktadır.

Bir vicdani retçi, vicdanının sesine uygun davranmaya devam ettiği sürece, sonsuz kere aynı suçtan cezalandırılabilir ve bu şekilde ömür boyu hapse mahkûm edilebilir. Çünkü cezalar askerlik süresinden sayılmadığı gibi, cezaların infazı askerlikten muaf bırakılmayı da sağlamamaktadır.

4- Dahası şu ana kadar askeri cezaevine giren vicdani retçilerin tamamı işkenceye maruz kalmıştır. Askeri cezaevlerindeki sistematik işkence en çok da “vatan haini” olarak gösterilen vicdani retçilere karşı uygulanmaktadır.

Osman Murat Ülke, Halil Savda, Mehmet Tarhan, Mehmet Bal, Enver Aydemir vicdani ret hakkını kullanmak istediği için yıllarca yargılamalara, işkencelere, cezalara ve sivil ölüme maruz kalan kişilerden ismi öne çıkan birkaç kişi. Ve biz askeri cezaevlerinde “vicdani ret” nedir bilmeden askerlik yapmayı reddeden ve bu yüzden aynı muameleye maruz bırakılan binlerce kişinin olduğunu biliyoruz.

You may also like

Comments

Comments are closed.