Yeşeriyorum

'Kibar Çevrecilik'le İlerlemek İmkânsız / Bill McKibben

0

Aşağıdaki olguları bir araya getirip bir yere oturtmayı deneyin:

* ABD’deki Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi’ne göre gezegen kaydedilmiş en sıcak 10 yılını,

en sıcak 12 ayını, en sıcak altı ayını ve en sıcak nisan, mayıs ve haziran aylarını yaşıyor.

* Kanadalı araştırmacıların ‘şok edici’ bir yeni çalışması, daha sıcak deniz suyunun filoplanktonu, yani denizdeki gıda zincirinin temelini, 1950’den bu yana yüzde 40 azalttığını ortaya koydu.

* Dokuz ülke bu yıl tarihlerinin sıcaklık rekorunu kırdı. Bunlardan bazıları şöyle: Rusya (43 derece), Nijer (47 derece), Sudan (49 derece), Suudi Arabistan ve Irak (52 derece). Pakistan’da mayıs ayında kaydedilen 54 derecenin biraz altındaki sıcaklık Asya’daki yeni bir rekor kırmış oldu.

* Ve temmuz ayının sonunda ABD Senatosu iklim değişikliğiyle ilgili kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey yapmamaya karar verdi. Yapabile-ceğinden daha azını bile yapmadı; tam 20 yıldır devam eden partilerarası harekesizlik rekorunu korudu. Senato çoğunluk lideri Harry Reid, karbon salınımlarını dizginlemeyi öngören yasayla ilgili bir oylama takvimi belirlemeye bile gerek görmedi.

Delirme vakti

Ben yumuşak mizaçlı bir insanım, Metodist bir pazar okulunda öğretmenlik yapıyorum. Çabuk öfkelenmem. Fakat delirmenin ve ardından işe koyulmanın vakti geldi.

Uzun yıllardır ABD Kongresi’ndeki iklim yasası için mücadele eden lobilerin başını ılımlı çevre grupları çekiyor, Çevreyi Savunma Fonu (Environmental Defense Fund) gibi kuruluşlar bunlar. Onlara çok şey borçluyuz ve bunun sebebi sadece büyük emek vermiş olmaları değil. Onlara borçluyuz, çünkü aklınıza gelebilecek her yolu denediler: Şık kıyafetler giydiler, yorulmak bilmeden lobi yaptılar ve her defasında uzlaştılar.

İşlerini bitirdiklerindeyse ellerinde, karbon emisyonlarını arabalar veya fabrikalar için değil, sadece elektrik tesisleri için azaltacak bir yasa vardı. Ve bu yasa sanayi için o kadar çok armağanla doluydu ki, dikkatli dinleseniz bu sektörde çalışanların mutluluktan çıkardığı sesleri duyabilirdiniz.

Nem-yağmur döngüsü kırılmalı

En yakın çalıştıkları vekil olan Senatör John Kerry, nihai müzakerelerin başlarken bas bas bağırıyordu: “Ciddi ölçüde uzlaştığımıza inanıyorum ve daha da uzlaşmaya hazırız.”

Ve bu bile yeterli değildi. Herkesten kazık yediler; – sadece Senatör Harry Reid veya sadece Cumhuriyetçilerden değil. Başkan Barack Obama da meseleye el atmıyordu. Sonuç: Tam

bir yenilgi, sıfır ahlaki zafer.

Nihayetinde, artık daha önce bilmediğimiz şeyi biliyoruz: Yumuşak davranmak işe yaramıyor. Denemeye değerdi, fakat işe yaramadı. Bu yüzden başka bir şeyler denememizde hayır var. Birinci adım küresel ısınma hakkında gerçekten konuşmak. Yıllardır kabul edilen düstur şuydu: Başka her şeyden konuşalım; enerji bağımsızlığı, petrol güvenliği veya Çinlileri yenilenebilir teknoloji konusunda alt etmekten konuşalım.

Fakat önümüzdeki görev gezegeni yok olmaktan kurtarmak. Her yerde bu temel gerçeği anlatmaya başlamak için herkese, en başta da başkana ihtiyacımız var. Mesele sıcaklık ve ayrıca nem. Sıcak hava soğuk havadan daha fazla su tutabildiği için atmosfer 40 yıl öncesine göre yaklaşık yüzde 5 oranında daha nemli. Bu da kıtadaki bazı yerlerde her birkaç günde bir yaşanan acayip sağanakları açıklıyor.

Mesele karbon. Denizler bu yüzden asitleniyor, Obama da Meksika Körfezi’nin kıyılarında durduğu sırada bunu kolayca görebilirdi. Enerji bağımsızlığı kulağa hoş geliyor, fakat enerjiye bağımlı olmamak için için önce bir gezegene ihtiyacınız var.

İkinci adım şu: Gerçekten neye ihtiyacımız varsa onu istemeliyiz, yaptığımız hesaplara dayanarak alabileceğimizi mıza şeyi değil. Sahip olduğumuz kadar kısa bir zaman içinde küresel ısınmayı yavaşlatacaksak, her ilgili endüstriye mavi boncuk dağıtan müthiş karmaşık yasalara aslında hiç ihtiyacımız yok. Karbonu bedeli yüksek bir şey haline getirmeli, bu kara taşları yakmaya 15-20 yıl daha devam etme-mizin mümkün olmadığını söyleyen bilim insanlarına kulak vermeliyiz.

Siyasetçilerin diliyle konuşalım

İhtiyaç duyduğunuz şeyi talep etmek, hepsini alacağınız anlamına gelmez. Bu durumda taviz verilecektir. Fakat 20. asrın son dönemindeki en büyük çevreci olan David Brower’ın, [ABD’deki] Büyük Kanyon’u kurtarma mücadelesinin ortasında söylediği gibi: “Doğru olduğuna inandığımız şeye derhal sahip çıkmalı, onun için mücadele etmeli, müttefikler bulmalı ve davamız için bütün olası argümanları ortaya koymalıyız. Kendimizde veya başkalarında kazanmak için yeterli gücü bulamazsak, o zaman bırakın taviz verilmesini başkaları önersin.”

Buradan söz konusu süreçteki üçüncü adıma geliyoruz. Bunların herhangi birini gerçekleştireceksek, bir harekete ihtiyacımız olacak. Çevreciler olarak 20 yıldır, siyasetçilere ve yöneticilere mevcut gidişatın çıkmaz yol olduğunu izah eden bilim insanlarına sahip olmanın yeterli olduğu düşüncesiyle hareket ediyoruz. Bunun da işe yaramadığı açık seçik ortada. Siyasetçilere böyle devam etmeleri halinde, gerçekten dert ettikleri bir şeyi, yani kariyerlerini kaybedeceklerini anlatabilmeliyiz.

Ve petrol şirketi Exxon’la rekabet edecek paramız asla olmayacağı için, bir araya getirebileceğimiz değerler üzerinden çalışmalıyız: Yani gövdelerimiz, ruhumuz, tutkumuz.

Otobüs boykotunu hatırlayın

Senato’nun gelecek hafta, hatta belki gelecek yıl harekete geçmesini sağlayacak değiliz. Montgomery otobüs boykotunun Oy Hakkı Yasası’nın çıkarılmasını sağlaması için 10 yıl geçmesi gerekti. Fakat ortada bir hareket olmasaydı, o yasa hiçbir zaman kabul edilmeyebilirdi. Tutuklanmamız gerekebilir. Kesinlikle disipline, şiddet içermeyen, ama son derece hakiki bir öfkeye ihtiyacımız olacak.

En çok da, hakikati sağlam bir şekilde, sürekli olarak anlatmalıyız. Fosil yakıtlar sahip olduğumuz tek dünyayı yok ediyor. Buna bir dur diyen olmuyor, çünkü kibar kibar konuşuyoruz. Dünyanın bize kulak vermesi için sesimizi yükseltmek zorundayız. (350.org adlı uluslararası çevre kuruluşunun kurucusu, 4 Ağustos 2010)

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.