Yeşeriyorum

Tekerrür Eden Tarih…

0

”EĞER DERS ALINSAYDI TARİH HİÇ TEKERRÜR EDER MİYDİ?”

Karl Marks


”TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR.”

Mehmet AKİF ERSOY


1942… Karadeniz… Struma Gemisi.


2010… İsrail… Mavi Marmara Gemisi.

İsrail, tüm insani, hukuki, vicdani sınırları ihlal ederek insanlık dışı bir katliama imza attı 31 Mayıs günü. İnsani yardım gemilerini en başından tehdit etmesi bile bu barbar tavrının aslında sinyali idi.Türkiye dahil olmak üzere hiçbir ülke, bu saldırı riskini hesaba katmadı. Olmasını engellemek adına yaptırım gücü yüksek olan hiçbir diplomatik adım atmadı. Göz göre göre bir facianın gerçekleşmesinde bu anlamda sorumluluk ortaktır.

Bu olay ülkemizde ciddi tepkiler yarattı. İsrail’in katlettiği insanlar, ‘Müslüman’ kimliğiyle mi değerlendirilmeli yoksa ‘Türk’ kimliğiyle mi? Bana sorarsanız ‘İnsan’ kimliğiyle değerlendirilmeli ama sonuç itibariyle o bölgeye yardım taşıyan gemiler dinî hassasiyetleri yüksek olan ve ümmet bilinciyle bu girişimi başlatan insanlar tarafından idare ve sevk edildi.

Ülkemizde, elinden gelse İslamcıları bir kaşık suda boğacak bir nefret ve kin taşıyan ulusalcı kesim açısından bu çelişki ve tanımlayamama durumu oldukça sıkıntı yaratacak gibi. Nerede duracaklarını gerçekten merak ediyorum bu kesimlerin ama burası sadece bir ayrıntı. Ben devam edeyim.

Olayın bir diğer boyutu ise, bölgede bir yeni süper güç olma iddiası taşıyan, İran ve Suriye ile ilişkilerini güçlendiren Türkiye egemenlerinin, bu saldırı sonrasında takınacakları tutum ve bölgedeki güç dengelerindeki değişmelerin Ortadoğu’daki istikrar açısından ifade edeceği anlam. Bir savaş sürecine girilebilir mi? Meydan okumalar, silahların konuşmasına dek uzanacak bir boyuta ulaşır mı bilinmez. Ama olasılık dahilinde olduğu da bir gerçek.

Ben yine tarihimize, gerçekliğimize ve geçmişimize dönmek istiyorum.

Olay sonrası internet ortamında binlerce insan Nazi faşizminin Yahudi soykırımına vurgu ve gönderme yaptı. Facebook gibi sosyal ağ paylaşım sitelerinde profil resmi olarak Nazi simgesi olan Gamalı Haç’ı ya da Hitler’in resimlerini kullananlar oldu., Adolf Hitler’in ‘Bir gün gelecek bütün yahudileri öldürmediğim için bana küfür edeceksiniz” sözü yorum olarak haberlerin altına eklendi. İnanılmaz bir Yahudi düşmanlığı parlayıverdi birden. En az Gazze saldırısı kadar barbar ve vahşi düşünceler ortalığa ağızlardan köpükler akıtılarak saçılıverdi.

Şimdi bakalım kendi tarihimize.

İki link paylaşmak istiyorum.

İlkin 1942 yılında, Nazi zulmünden kaçarak Kudüs’e gitmek üzere yola çıkan Yahudileri taşıyan Bulgar menşeli Struma gemisinin kaderini anımsatmak isterim. ‘Savaş sürecinde Yahudilere kucak açan tek ülke biziz’ yalanına bir yanıt niteliğinde anımsanması gereken bir olay. 700 den fazla Yahudi’nin katledildiği ve halkımızın belleğinden tamamen silinmiş olan tarihsel bir lekemiz:

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=183085

İkinci olarak da Cumhuriyet dönemi azınlık politikaları ve özellikle anti-semitizm uygulamalarına dönük güzel bir çalışmayı paylaşmak istiyorum. Ayşe Hür, gerçekten çok güzel özetlemiş ülkemizde azınlıkların karşı karşıya kaldıkları ayrımcılık ve zulmü:

http://www.taraf.com.tr/ayse-hur/makale-munferit-antisemitizm-vakalari.htm

Bu ülkenin siyasal rejimi ve iktidarları, Cumhuriyet tarihi boyunca ‘Türkleştirme’ amacıyla yapılan zorunlu göç, sürgün ve kıyım politikalarını meşru gösterdi ve sonrasında da sanki hiç olmamış gibi halkına unutturdu.

Yazıdan birkaç örneği, çarpıcılığı açısından buraya taşımak istiyorum:

4 Mayıs 1924 Mustafa Kemal New York Herald gazetesine şu beyanatı verdi: “Hilafetle beraber Türkiye’de mevcut olan Ortodoks ve Ermeni kiliseleri patrikhaneleri ile Musevi hahamhanelerinin ortadan kalkması lazımdır…” Ardından İsmet Paşa Türk Ocağı temsilcilerine yaptığı konuşmada “Vazifemiz türk vatanı içinde bulunanları behemahal Türk yapmaktır. Türklere ve Türklüğe muhalefet edecek anasırı kesip atacağız” dedi.

13 Ocak 1928 Darülfünun Hukuk Fakültesi Talebe Cemiyeti’nin yıllık kongresinde tarihe “Vatandaş Türkçe Konuş!” sloganıyla geçen azınlıkları Türkçe konuşmaya mecbur eden kampanya başlatıldı. Bütün ülke afişlerle donatıldı, gençler Türkçe konuşmayan azınlıkları uyarmaya başladılar, uyarılara uymayanlar tehdit edildi, dövüldü, yargılandı. Aynı yıl ülkedeki yabancı okullarla birlikte Yahudi okullarının da önemli bölümü kapandı.

Kasım 1932 İzmirli her Yahudi’ye Türk kültürünü benimsemeye ve Türk diliyle konuşmaya söz veren birer taahhütname imzalatıldı. İzmir Yahudilerini Bursa, Kırklareli, Edirne, Adana, Diyarbakır, Ankara Yahudileri izledi. Gazetelerde, gruplar halinde ihtida eden Yahudi (ve Ermeni) kızlarının haberleri çıkıyordu.

Ocak 1937 Avrupa’daki faşist ve nasyonal sosyalist dalganın Türkiye’ye varması zor olmadı. İstanbul’da Cağaloğlu’nda Alman Enformasyon Ofisi açıldı, Almanca yayın yapan Türkische PostCumhuriyet gazeteleri Nazi propagandası yapmaya başladı. ve Yunus Nadi’nin Cumhuriyet gazeteleri Nazi propagandası yapmaya başladı.

Yahudiler başta olmak üzere, azınlıkların, Kürtlerin, Alevilerin ve farklı etnik köken ve inançtan insanların maruz kaldığı baskı, asimilasyon ve zulümle hesaplaşmadan, kendi devletimizin ayıpları, günahları, suçları, barbarlıkları ve insanlık dışı uygulamaları ile hesaplaşmadan İsrail’in yaptığı barbarlığa söz söyleme hakkına sahip olamayız.

Buradan, İsrail’in Nazi zulmünden kalan tarihsel acılarını ve intikam duygusunu, aynı faşizan bir anlayışla başkalarına yansıtmasını savunuyor değilim. Bunu ifade edeyim. Samimiyetimizin ölçütü, her durumda, adil olmak ve hakkaniyet ölçülerine riayet ederek yanlışa yanlış deme onurunu ve cesaretini gösterebilmektir.

Bu ülkede, faşizmle gönül bağı kurmuş hükümetlerin ve liderlerin koltuklarını devralanlar, asla ve asla, geçmişleriyle yüzleşmek gibi bir ihtiyaç hissetmemişlerdir. Siyasal rejim bizatihi, ırkçılığı ve faşizmi kutsamış, inançlar ve kimlikler üzerinde sözünü ettiğimiz örneklemelerde olduğu gibi insanlık dışı yöntemler kullanarak büyük bir baskı kurmuştur. Dönem dönem, faşist kalabalıklar yaratmış ve farklılıkları kitleler halinde tasfiye etmeye dönük bir kıyım, yağma ve linç kültürünün temellerini atmıştır.

6-7 Eylül olayları için, ‘Başarılı bir operasyondu’ diyen generallerin ülkesinde yaşıyorken ve halen bu yara kabuk bağlamamışken, Yahudilerin Siyonist kanadının öfke, kin ve nefret dolu insanlıktan çıkmış tavır ve saldırılarının eleştirilmesi, ‘Benim faşistim yaparsa haklı, benim rejimim saldırırsa kutsal, ama başkası yaparsa yanlış, kötü, suçlu.’ demekle eş anlamlıdır.

Bir link daha paylaşmak istiyorum:

http://team-aow.discuforum.info/t534-52-Senedir-Kabuk-Baglamayan-Yara-6-7-Eylul-1955.htm

Varlık Vergisi’ne değinmeye gerek bile duymuyorum. O kadar çok örnek var ki lekeli tarihimizde sığdıramayız kitaplara.

Yazıdaki amacım, bugün yaşanan olaylarda her ne kadar orada ölen insanların bir suçu yoksa da, geçmişimizin getirdiği yaraların ve acıların mirasını ve bedelini ödediğimiz bir realitedir.

Sözünü ettiğim bedel yalnızca Türkiye için değil tüm Dünya için geçerlidir. Toplumlar, tarihin kanayan yaralarının diyetinden asla kurtulamazlar.

Yahudileri gözgöre göre ölüme gönderen tek parti rejimimizle, siyasal sistemimizle Faşist Nazilere yaranmak adına azınlıklara ve yahudilere yapılan katliam kıyım ve sürgün politikalarıyla yüzleşmeden, tarihimizdeki lekeleri açığa çıkarıp sistemimizin yanlışlarıyla hesaplaşmadan İSRAİL’de batırılan gemi için söz söyleme hakkına sahip olamayız.

1942.Karadeniz.Struma Gemisi.2010.

İsrail.Mavi Marmara Gemisi.

TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR.


Ben olayı böyle görüyorum. Acılar tazelenmesin istiyorsak, her toplum, kolektif bir bilinçle, kendi yaralarını sararken, başkalarının da yaraları olduğunu görmeyi, başkalarının acılarına bakmayı ve kendi payına düşen kadarını telafi etmeyi, sorunlara böylesi bir çözüm anlayışıyla yaklaşmayı başarmalıdır. Ve zulme uğrayanlar bir gün gücü ellerine aldıklarında zulmediyorlarsa, bu zulmün karşısında olmak lazımdır. Bu zulme karşı olmak ne kadar anlamlı ve doğru ise, zulmedenin geçmişte maruz kaldığı zulüm ve acılara karşı da aynı tutumu takınmak o derece anlamlı ve doğrudur. Sapla samanı ayırmayı başarırsak, tarihi de tekerrür etmek zorunda kalmaktan kurtarmış oluruz.

Çok tepki alacağımı biliyorum ama bir hatırlatma yapmak istedim.

Hrant’ımızı katleden, derin ve kirli ilişkileri her açığa çıktığında pislikleri ‘Devlet Sırrı’ olarak lanse edip aklamaya çalışan, işkencelerin ve faili meçhul cinayetlerin neredeyse kuruluşundan bu yana hiç eksik olmadığı bir rejim haline gelen,Sivas’ta, Maraş’ta, Çorum’da Alevileri katleden, katliamlara göz yuman, katledenleri ödüllendiren, 12 Eylül öncesi öğrencileri bombalayarak öldürenleri kollayan, faşistlerini her dönem ödüllendiren, devrimci insanları işkencelerden geçirirken, yaşlarını büyütüp asarken Ağcaları, Kırcıları, Çatlıları, Yeşilleri koruyan kollayan,, ırkçılığı resmi olarak devletin bölünmez bütünlüğünün teminatı sayan, Türk’ten başkasına mutlu olma hakkı tanımayan ama aslında Türkleri bile mutlu etmeyen, dindarları baskı altına alıp, başı örtülü diye genç kızlarımızın eğitim haklarını ellerinden alan, Dersim Katliamını yapan, Kürt çocuklarını katleden, taş attıkları için cezaevlerine dolduran, sokak çatışmalarında kollarını bacaklarını kıran, oyun alanlarında el bombaları patlatan, Ceylan Önkolları, Uğur Kaymazları katleden, 2005 Diyarbakır olaylarında onlarca çocuğu acımadan katleden bir siyasal iktidarın ve rejimin eleştirisini yapmadan, İsrail’e saldırmak, samimiyetsizlik ve ikiyüzlülüktür.

İsrail’in insanlık dışı saldırısını lanetliyorum. Tıpkı tüm burada ifade ettiğim olayları ve uygulamaları lanetlediğim gibi…

Ve her toplum, geçmişinde yaşanan ve hesaplaşılmayan acı olayların, tarih aktıkça zaman zaman kendini nüksettireceğini ve tıpkı bir hastalık gibi yeniden toplumsal hafıza  ve bünyeyi rahatsız edeceğini artık görmelidir.

Dünya halkları, faşizme, ırkçılığa, cinsel-ulusal-etnik ayrımcılığa karşı, ortak ve insani bir irade geliştirmediği sürece, kudurmuş ve gözü dönmüş iktidarlar, pervasızca ve korkusuzca insanların kanına canına ve yaşama hakkına kastetmeye devam edecektir.

Sevgiler.

Oktay Çaparoğlu

31.05.2010

İzmir

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.