By Merhaba
Öncelikle bu hafta sonu son PM sini yapacak Yeşiller Partisine 5-6 haziranda yapacakları Kongrede şimdiden başarılar dilerim. Bir yeşil kadın olarak, Yeşillerin yaşaması, çoğlması büyümesinin bu ülke için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Aileden gelen politikacılığı saymazsak siyasi yaşamımdaki 14. yılım ve Yeşillerin önümüzdeki süreçlerde heryerde daha etkin olacağına inananlardanım. Ben de kendi payıma dışardan (şimdilik öyle gerekiyor) her türlü desteğe hazırım. Yüreğiniz bazen götürdüğü yere gitmez, gidemez işte.Öylesi bir durum.
Bir ara not da , son dönem çok tartışılan Enver Aysever konusuna, açıkcası BirGün gazetesi benim kızlarım kadar emek verdiğim bir çabadır ama şunu unutmamak lazım: Kendi bloğumda istediğim gibi yazıyorum. Çünkü o blog benim. Tüzüğü kuralı yasası benim. Ama burada bu sutunları işgal ederken, çok katmanlı ne yazacağımdan, buraya yakışırmıyı düşünüyorum. Her zaman içinizden geldiği gibi davranamazsınız, sorumlu olduklarınız vardır. Aksini yapmak haksızlık olur. Bir de kişi kendi duruş noktasına uygun hareket etmelidir. Eğer yapamazsa haklıyken haksız duruma düşebilir. Bence, Enver sanırım burada hata yapmıştır. Ben onun yazılarını bi yerlerde görmek isterim. Ama BirGün’ün Yılmaz ÖZDİl yakıştırması son derece çirkindir. Yılmaz ÖZDİL Aksaraylıdır. Üstelik yakın bir arkadaşımın ağbisidir. Açıkçası ben bir yazısı dışında(SU yazısı Aksaray için) okumamışımdır ama bu tarzda etik değildir. Üstelik Yılmaz Starda Beğenseniz de beğenmeseiniz de Uğur Dündar ile iyi yayıncılık yürütmektedir. Duruşu Enverle aynı yerden değildir ve kendilerini özgürlükçü solcu olarak ifade edenlerin bu üslubu kullanmaları garip bir paradoksdur.
Gelelim başlık konumuz olan HES’lere. Hafta sonu Emo Ankara şubenin düzenlediği HES ve etkileri panelinde idim. DSİ den gelen yetkili ısrarla HES lerin çok temiz, ulusal, maliyeti düşük, carbon salınımı az, işgücü potansiyeli yüksek bir santral olduğunun altını ısrarla çizdi.
Diğer bir mühendis ise mühendislik bakışı ile bir başka açıdan mühendislik açısından etik olarak duruş noktamızın ne olması gerektiğni bilimsel bir bakışla anlattı. Ama derelerin kardeşliği platformundan gelen yetkili şiddetle karşı idi. Gelinen noktada neden HES lere karşı olduğunu çok iyi ayırt etmek ekolojistlerin elzem bir sorunudur. Zira evet akrbon salınımı düşüktür, evet ulusaldır, evet yapılan yatırım kısa sürede geri alınır, evet temizdir.
Ama bugün HES yapacağız diyerek yapılan santraller sonucunda gidin görünki yakınında karşısınıza bir Nestle Pure life gibi su şirketleri çıkar.Yani amaç santral yapmakmıdır yoksa suyu satmakmı bunu iyi irdelemek lazım. Bir başka boyutta Karadeniz de her km de bir santral lazımmıdır. Buna da çok emin değilim ben.
Bu tip santraller çok ciddi ekolojik tahribatlar yaratmaktadır. Bunun geri dönüşü yoktur. HES lerin yapılavağı yerler çok iyi belirlenmeli ve suyun satılması için barajlar alet edilmemelidir.
Türkiyenin enerji gereksinimleri doğru politikalarla iyi planlanmalı nerede ne gerekiyorsa örneğin Alaçatı da rüzgar, hatayda rüzgar, güneşin yoğun olduğu yerlerde güneş santralleri , yani doğru yerde doğru santraller planlamaldır. Kaldiki yapılan hiçbir santral öyle bahsediğildiği gibi insanlara iş olanağı sağlamamış ama insanlara iş di,yerek kolay yollara kaçılmıştır. Bu da kamusal alanın yeniden kullanıldığını göstermektedir ki kimsenin buna hakkı yoktur. Bu ülkede doğru enerji politikaları üretmenin zamamnı gelmiş ve geçmiştir. Aksi yapılmazsa bugün karadenizde her km ye bir santral düşerken yakında bu ülke sathına yayılacaktır. Onun için Yuvalakçayda ve Karadenizde kazanılan mahkemeler önemlidir. Birilerinin kafasına göre bunu yapmasına dur demektir biraz. Yeryüzü aşkın yüzü olana dek de devam etmelidir bu süreç. Ekolojistler bilimsel düşüncenin süzgecinde doğru bakışla , sapla samanı ayırarak mücadelesine dünden daha fazla ama yarından daha az devam etmelidir.Yazarak eylem yaparak nasıl uygunsa. Bu noktada herkesin HES lere neden dur demesi gerektiği iyi ayırt etmelidir.
Herkese dostlukla.
Comments