Köşe Yazıları

Bisiklet Filmleri Festivali’ne Doğru

0

Yeryüzündeki en ince üç kitabın, ‘İngiliz mutfağı’, ‘Alman mizahı’ ve ‘Latin Amerika demokrasi tarihi’ olduğunu söylerler. (Bazıları Latin Amerika’yı kaldırıp yerine Türkiye’yi koyar.)

Demokrasi kültürümüz, Alman mizahı ya da İngiliz mutfağı kadar fakir mi bilmiyorum; ama bisiklet kültürümüzün çok fukara olduğu kesin.

Ne gündelik hayatta, ne de sportif alanda bir bisiklet olgusundan söz etmemiz mümkün değil.

Haliyle bu alanlardan beslenen bir kültür-sanat dünyası da yok ortalıkta.

Durum böyle, ama eğilim o kadar da kötü değil.

Son yıllarda bisiklet ‘kültürümüz’ gözle görülür bir gelişme kaydediyor, Bahsi geçen şu ince kitaba, her gün yeni yeni sayfalar ekleniyor.

Mesela, bu yıl beşincisi düzenlenen Dağ Filmleri Festivali’nin içinde özel bir bisiklet filmleri bölümü oluşturuldu. Bu da o yeni sayfalardan bir tanesi oldu.

Dağ Filmleri Festivali’nde beş tane de bisiklet filmi gösterilecek.

Organizasyonu, bu köşede de adını sık sık andığımız Mtbr ekibi yaptı. Filmlerin telif hakları, altyazı çalışmaları, sponsor temini gibi meşakkatli konuların hepsini onlar halletti. Bisiklet üreticisi Salcano ise tema sponsoru olarak organizasyona katkıda bulundu.

Konuyla ilgili bilgileri ve programı www.mtbtr.com sitesinden bulabilirsiniz, ama ben yine de kısa bilgiler vermek istiyorum.

KLUKERZ: Bisikletin icadı kadar büyük bir devrim olan dağ bisikletinin doğuşunu anlatan kült film. Halen hayatta olan Gary Fisher, Tom Ritchey gibi ‘deli’ adamların hikâyelerini izleyeceğiz bu belgeselde.

ROUBAIX ‘YE GİDEN YOL: Benim en sevdiğim yarıştır Paris-Roubaix. İnanılmaz bir mücadele ve azim gösterisidir. Çamura bulanmış bir romantizm bulurum o görüntülerde. Filmini de dört gözle bekliyorum.

KUZEYE YOLCULUK: Amerika kıtasının en güneyinden, en kuzeyine pedal çevirerek ulaşan destansı bir hikâye anlatılıyor bu filmde. Basın duyurusunda Che’nin gençken yaptığı ‘Motosiklet Günlükleri’ne gönderme yapılmış olması, heyecanımızı arttırıyor. ASIEMUT: 8000 km.lik bir Asya seyahati. İnsanın dünyayı ve kendini keşfetme arzusunun bir örneği daha.

PEDALININ GÖTÜRDÜĞÜ YERE GİT: Festivaldeki tek ‘yerli’ film. Sevgili dostlarımız Gizem ve Bryan’ın İstanbul’dan Sidney’e gitme –daha doğrusu gidememe- hikâyeleri. Bilenler biliyor: Kazakistan’a kadar kazasız belasız giden çift, bu ülkede geçirdikleri bir kaza yüzünden yolculuklarına devam edememişlerdi. Gizem ve Bryan’ın –şimdilik- yarım kalmış arzularını görmek lazım.

VE BİR SÖYLEŞİ: Bisiklet filmlerinin tamamı, Fransız Kültür Merkezi’nde gösterilecek. Özellikle cumartesi günü saat 10.00’da başlayan ve saat 17.00’ye kadar süren dört filmlik bir maraton var.

Maraton saat 12.00’de bir söyleşi ile soluklanacak.

Eurosport ’un üç silahşörü Caner Eler, Dirk Vermeiren ve Aydan Çelik, ‘D’artagnan’ Sarper Günsal moderatörlüğünde “Profesyonel yol yarışlarında bahar klasikleri” üstüne muhabbet edecekler.

Herkesi bekleriz.

Ne demişler: Muhabbet gani, bisiklet baki… (Kim mi demiş? Ben… Az önce buldum.)

You may also like

Comments

Comments are closed.