Yeşeriyorum

Çok Mu Saf Görünüyorum?

0

Deficient…Yani; eksik, noksan, yetersiz…

Vatandaşın hesap açığı, Türkiye’nin demokrasi açığı var. Öyle böyle değil…

Koca bir yarık… Ne kadar koysan, o kadar yetmez cinsinden…

Koy allahım koy…

Bir tarafından tutsan öteki tarafı elinde kalır…

Anayasamız da öyle… İçinde ne kadar eksik de olsa, bodyguardlığını kaybetmiyor bir türlü… Kimi neyi koruyor, aşikar… Kimi neyi koruyacak, o da aşikar…

AKP (Adalet ve Kalkınma Partisi) yeni anayasa taslağını bizlerle paylaştı paylaşalı, sular durulmuyor… Her köşeden farklı bir ses yükseliyor… Klişelerle süsleme niyetinde değilim. Pek durmak istemiyorum o kısımlarda…Birileri yazıyor zaten… Hem de seriler halinde. Ama takıldığım nokta, AKP’nin Türkiye’ye vahiy yoluyla demokrasi getiriyor görünmesi.. Hafta içi Taraf gazetesini elime aldığımda, yine birilerine demokrasi dersi veren bir gazete gördüm elimde… Bana da… Resmen bana hakaret ediyordu…. “Öyle düşünmeyeceksin, böyle düşüneceksin” diyordu… Türkiye’nin demokrasi teknesi olduğuna çoktan inanmışlardı. Anayasa değişiyormuş, yıllar yılı rahatsızlık duyduğum askeri vesayet sistemi ortadan kalkıyormuş, neden “ama ama” lı cümleler kuruyormuşum ki ben… Reformmuş işte bu, şimdilik bu kadar olurmuş, ileride dahası da gelirmiş, canımı sıkmamalıymışım, alkışlamalıymışım..

Taslak açıklandığı gün, bu malum gazeteyi, yani Türkiye’nin demokrasi postası olan bu gazeteyi, Çemberlitaş tramvay durağında, çöpün üzerinde dururken okudum, yani elime almadan öylece uzaktan süzdüm… Sürmanşeti okudum, yan tarafta da R.Tayyip Erdoğan’ın Hollywood filmlerinden çakma bir pozu duruyordu… Görsel destek birimi belli ki iyi çalışmıştı… Bu gazeteyle derdim yok… Hoş, ne derdim olacak,  Türkiye’yi 3-5 gün önceden takip ettiriyor bana, oradan bir haber okuyorum: şu paşa, bu komutan, şu albay, bu yarbay diye… Ertesindeki 3-5 gün diğer hakim medyada aynı yazılar dönüp duruyor…Yani faydası olmuyor değil hani. Yani kim nasıl servis ediyor tartışmasına girecek değilim. Kim servis ediyorsa ellerine sağlık, keşke başka bir şeyler de servis etse de gözümüz gönlümüz açılsa hani…

Tarafın hakim rengi yeşildir. Her gün Ahmet Altan , akşam yemeğinden sonra  az buçuk edebi sanat yapayım mantalitesiyle biraz da “sitem” içeren bir şeyler karalar… Okuruz… Gün olmaz ki, yeşil bütünlüğüne bir asker şapkası ilişmesin. İstisnasız her gün bir asker şapkası görürüsünüz, en antipatiğinden. İyi de yapar; hoştur, derdim de hiç yoktur…

Ama nedense Ahmet Altan ve saz arkadaşları,  YÖK’ün olduğu gibi durduğunu, seçim barajının ortadan kalkmadığını, yasakları korunduğunu, Cumhurbaşkanı’nın yetkisini artırıldığını hesaba katmıyorlar. AKP’nin kendine dokunan uçları törpülediğini, halkın egemenliğinde çok kendi egemenliği için bir anayasa oluşturduğunu nedense göremiyorlar.

Bu liberal tayfanın AKP’nin sözde “iyileştirme” manevralarını göremeyecek kadar saf olmaktan ziyade başka bir şey aramamak elde değil. Yoksa ben mi çok safım? Askeri vesayet sistemiyle dertleri benimkinden de mi fazla? Yoksa liberal de mi değiller? Bilemedim.

Türkiye’de güç dengeleri değişiyor, farklı bir politik ağız, farklı bir mücadele ihtiyacı gün be gün artıyor. Pseudo-liberallerin dahi türeyeceği aklıma gelmezdi. Türedi. Hayırlı olsun.

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.