Köşe Yazıları

Güneşe Akın

0

Şaka maka 2010 bisiklet sezonu bu hafta başlıyor:

“Ocakta başlamamış mıydı?” diyenlere cevabımız “İstanbul’a kar yağmadıkça Türkiye’ye kış gelmez” biçiminde olacak.

Bisiklette de durum farklı değildir, Avrupa’da yarış koşulmadıkça, sezon başlamış sayılmaz.

Avustralya’da, Arap çöllerinde, Katar’da, Umman’da, hatta Sardunya Adası’nda koşulan yarışlar bizim için ısınma turlarıdır.

Avustralya turuyla ilgili yazdık zaten. Bu köşeyi izleyenler biliyor.

Katar ve Umman turları ise “Çölde Çay” kıvamında yarışlardı.

Bu köşe açısından ilgi çekici olan şey, Katar Turu’nun son günü Başbakan Erdoğan’ın Katar ziyaretiydi.

Malumunuz iki hafta önce burada Başbakan’a bir mektup yazmıştık. Yazının ardından gelen bazı okur mektupları, bir bisiklet köşesinde öyle bir yazının gereksiz olduğunu söylüyordu.

Ne var ki bunu söyleyenlerin hiç biri Erdoğan’ın Katar gezisini hesaba katmamıştı. (Aziz okur, görüyor musun ne kadar vizyon sahibi bir yazarın var.)

***

Gelelim Sardunya’ya. Sardunya Turu, Avrupa’da koşulsa bile bizim sözünü etiğimiz klasmana girmiyor. Turun en ilgi çekici yanı, “ chicken/tavuk” lakaplı, muhteşem yokuşçu, doping gurusu Michael Rasmussen’in dönüşüydü. İki yıldır yasaklı olan Rasmussen, adada fena bir performans göstermedi. Ama onunla ilgili asıl haber: Meksika vatandaşlığına geçiyor oluşu. Adından da anlayacağınız gibi Rasmussen bir Danimarkalı. Şimdi kızıl, çipil çehresiyle Meksika mutfağının ilginç bir çeşidi olacak “tavuk” Rass.

Sardunya demişken küçük bir hatırlatma yapalım.2007 İtalya Bisiklet Turu’nun ilk etapları, Garibaldi’nin 200. doğum yılı şerefine Sardunya’da koşulmuştu. Biz de o vesileyle Eurosport’ta kardeşim Caner Eler’le muhabbetin dibine vurmuştuk.

Malumunuz, Garibaldi İtalyan Birliği’nin kurucusu ve “İtalyan Birliği’ni kurduk, şimdi sıra İtalyan ulusunu kurmakta” diye bir sözü var. Ulus-devletle ilgili tartışmalarda çok sık anılan bu sözün sahibi, eskilerin deyimiyle tam bir sergüzeşt. Sürgünlerle ve mücadelelerle dolu hayatının bir –hatta iki- bölümü İstanbul’da geçmiş.

Önce 1835-37 arasında, daha sonra 1864’te İstanbul’da yaşayan Garibaldi, bu coğrafyada da boş durmamış, İtalyan İşçi Birliği’ni kurmuş ve ilk başkanı olmuş. (Garibald’nin Türkiye günlerine dair, 2007’de yapılmış bir kaç girişim dışında ne yazık ki derli toplu bir çalışma yok. Bu eksikliğin bir an önce telafi edilmesini umuyor parantezi kapatıyoruz.)

***

Yazının başında da söylediğimiz gibi, asıl sezon bu hafta, pazar günü “Güneş Turu” denilen Paris-Nice ile başlıyor. Bir haftalık yarış, bu yıl müthiş bir rövanşa sahne olacak. Geçen yıl, mutlak favori Alberto Contador, turun sonlarına doğru yanlış beslenme nedeniyle çakılmış, şampiyonluğu memleketlisi L.Leon Sanchez’e kaptırmıştı. Bu durum üstüne takım arkadaşı ve hasmı Lance Armstrong twitter’ında: “Daha çok gençsin Albertom, bir fırın ekmek yemen lazım” diye kılçık atmıştı.

Alberto ise, Patron’a yanıtını dört ay sonra, Fransa Turu’nda vermişti: “Ona öyle demezler, peynir-ekmek yemezler”

Şimdi bütün bisikletseverler, Contador ile Sanchez’in, Güneşe Akın’ını izlemek için sabırsızlanıyor.

Lance, bu yıl da Paris-Nice’e katılmıyor. Onun yerine İspanya’da Murcia’da yarışacak.

Murcia 3 martta başlayacak ve 7 martta bitecek. Dolayısıyla Lance yarıştan sonra bilgisayarının başına oturup ahkâm kesme fırsatı bulacak.

Paris-Nice bitmeden bu kez ayın 10’unda İtalya’da Tirreno- Adriatico başlayacak.

Daha önce de söyledik müthiş bir bisiklet sezonuna giriyoruz.

İzlemeyen çok şey kaçırır.

You may also like

Comments

Comments are closed.