Yeşeriyorum

Tekel Direnişinin Anlamı ve Olası Sonuçları

0

Türkiye’nin su anda en sıcak gündemi olan tekel isçilerinin Ankara’daki direnişi 52. gününe girdi. Gecen hafta Yeşiller Partisi olarak Ankara’da tekel isçilerine destek ziyareti gerçekleştirirken fark ettim ki tekel isçilerinin ortaya koyduğu direnisin mahiyetini anlamak, hissetmek, algılamak ve bundan dersler çıkarmak  için onlarla birlikte aynı havayı solumak, oradaki dayanışmayı  yerinde yasayarak görmek  gerek. Tekel direnişi adaletsizliklerin dayatıldığı Türkiye’de;  toplumsal, siyasal, hukuksal, ekonomik ve aynı zamanda psikolojik acılardan önemli kırılmaların yaşanabileceğinin ipuçlarını barındırıyor.

Mersin, Adana, Diyarbakır, Tokat, Muğla, Hatay, İstanbul ve ülkenin daha pek çok değişik yerlerinden yaklaşık 4-5 bin dolayında tekel isçisi aileleriyle beraber Türk-is binasının önündeki cadde ve sokaklar  basta olmak üzere geniş bir alanda derme çatma naylon çadırlarla direnişlerine devam ediyorlar. Pek çok Ankaralı ironik bicimde burayı  ‘’Tekel Mahallesi ve Cadırkent’’ olarak adlandırmaya başlamış. Hak ve emek mücadelesi doğrudan bunun muhatapları yani isçiler  tarafından yürütülüyor ve Türkiye’deki demokratik güçler onlara destek olarak geçmiş dönemde % 80 oranında sağ muhafazakâr, milliyetçi eğilimde olan tekel isçileriyle gerçek bir bağ kurmuşlar. Görüştüğümüz isçilerden bazıları gece gündüz yanlarında olan Yeşillere, sol-sosyalist siyasi partilere, emek örgütlerine, demokratik kitle örgütleri ve meslek örgütlerine muazzam bir güven ve saygıyla beraber geçmişteki siyasal düşüncelerini de sorgular olmuşlar. Öyle ki bunlardan bazıları aktif şekilde bu milliyetçi, muhafazakâr sağ siyasetlerin içinde yer aldıklarından ötürü pişmanlıklarını aktarıyorlardı. Siyasal ve toplumsal alanda hak, emek, demokrasi mücadelesi veren güçlerle isçi arasında organik ilişkiye dayalı gerçek bir köprü kurulmuş durumda.

Yine Türk-Kürt, Alevi-Sünni, sol-sağ fark etmeden yan yana omuz omuza direnirlerken birbirlerine karsı olan önyargılar da yıkılmaya yüz tutmuş. Devletin baskıcı, soğuk yüzünü karsı karsıya gelince görmüşler fakat bedel ne olursa olsun haklarını alma konusunda son derece kararlılar. AKP hükümetinin iktidarı suresince  gördüğü en esaslı muhalefet olan tekel isçilerinin direnişi, hükümeti sarsacak sonuçlar doğuracak ipuçları barındırıyor kanımca. Bu nedenle üzerlerine gelecek her yönelim, müdahale hükümet acısında içinden çıkılamayacak sonuçlar doğurabilir.

Kasımpasa’lı sanırım bu defa bıçkın tavrıyla baltayı tasa vurmuş gibi gözüküyor. Görüştüğümüz isçiler başbakanın suçlamalarının ve verdiği bilgilerin doğru olmadığını, kar eden bir isletmeyi neden sattıklarını, satarlarken istihdamı düşünmediklerini, adeta bedelin kendilerine ödettirildiğini soyluyorlar. Birazda isi inada bindirmişler.4-C statüsünü asla kabul etmeyeceklerini üzerine basa basa vurguluyorlar.

Tekel isçilerinin direnişi siyasi iktidarın toplumdan kaçırılan gerçek yüzünü deşifre etmesi bakımından da önemli. Geçmiş hükümetlerden farklı olarak AKP hükümeti Türkiye’deki yerleşik devlet geleneğinin muhalifi olan İslami bir gelenekten doğdu. Milli görüş kimliğini bıraktığını iddia etse de muhafazakâr, liberal ve milliyetçi kimliklerle beraber milli görüş çizgisinin kalıntılarını bünyesinde taşıyan AKP’nin, yerel ve genel seçimlerde ezici çoğunlukla iktidara gelmiş olmasına rağmen, sürekli devletin asıl gücünü temsil eden askeri ve sivil bürokrasinin kıskacı ve dayatmalarına maruz kalması, bir nevi ‘’sınırları çizilmiş iktidar’’  olarak toplumda kendisine donuk ‘’mazlum’’  algısına neden oldu. İste toplumdaki bu algı nedeniyle iktidar suresince neoliberal politikaların etkisiyle özellikle çalışma yaşamında ki hak gaspları, çevrenin yıkımında ki uygulamaları ve muhaliflerine yönelik dinlemeler, yolsuzluklar vs sürekli perdelenerek ikinci planda kalmasını sağladı.

Ankara’daki direniş, hak arama boyutunun  ötesinde başka acılardan da ele alınmayı gerektiriyor. Bunlar neoliberal iktisada dayalı üretim ve tüketim biçiminin yarattığı tahribatla sekilenen   bireysel ve toplumsal zihniyet ve buna  alternatif olabilecek ortaklaşma, dayanışma, empati gibi değerlerle yüklü yeni bir insana ve toplumsal yasama olan umudun yeşeriyor olması. Zira Bülent Arınc’ın geçenlerde medyaya düsen demecinde iktidar olarak asıl bundan çekindiklerini meclisteki muhalefet partilerineyse güldüklerini söylemesi boşuna değil. Gerçektende Ankara’da Sakarya caddesindeki esnaf, yerleşik halk, taksiciler görüştüğümüz her kes hak vermenin ötesinde isçilere yardım ediyor. Her gün Türkiye’nin değişik yerlerinden binlerce insan onları ziyarete gelerek desteklerini belirtiyorlar.

Tekel sicillerinin direnişi ve sergilenen dayanışma örneği hak aramada örgütlülüğün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bu süreçte ister bireysel ister siyasal bizlere düsen görev, düzenin ruhumuza islediği bencillik ve siniklikten kurtularak tekel isçileri nezdinde bu gerçek dayanışma fırsatına ortak olmak, daha fazla güç vermek. Lütfen tekel isçilerinin direnişine  kulak verelim çünkü bu direniş aynı zamanda bizlerin bireysel, sosyal haklarımızla ilgili alınan tutumların iktidarlar nezdinde sorgulanmasını da beraberinde getirebilir.

Hüseyin Güngör-Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.