Köşe Yazıları

Dağ Fare Doğurdu!

0

DSC02021Kopenhag’da kızışan tartışmaların ortasında, Türkiye, “Ulusal İklim Stratejisi” adlı bir toplantı düzenleyerek açıklamalarda bulundu. Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı Hasan Zuhuri Sarıkaya’nın Moderatörlük yaptığı toplantıda, bakanlıktan Fulya Somunkıranoğlu, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’nden Engin Güvenç, Otomotiv Sanayi Derneği’nden Hülya Özbudun, Türkiye Karbon Platformu’ndan Gediz Kaya, İgdaş’dan Oğuz Can ve UNDP Türkiye’den Atila Uras sunum yaptı.

Türkiye’nin Kyoto’yu imzalamış olmasına rağmen özel bir durum olduğundan bahseden Bakanlık temsilcisi, bir stratejiden ziyade, Türkiye’yi tanıtan teknik bilgiler veriyor gibiydi. Türkiye’nin emisyon kalemlerini açıklandığı toplantıda (enerji  %77.4, sanayi %7, tarım %17.1 ve katı atıklar %8.5) Türkiye’nin gelecek için “iyi niyetinden” bahsedildi. Ayrıca, ülkenin büyük bir yenilenebilir enerji potansiyeli olduğu iletilirken, bu potansiyelin kullanılamadığı itirafı yapıldı.

Türkiye’nin Protokol’de EK-1 ülkesi olmasına rağmen emisyon azaltım taahhütlerinin olduğu EK-B’ye girmeyen tek ülke olduğunun da ortaya konduğu toplantıda aynı zamanda gelecekte de böyle bir taahhüdün olmasının pek mümkün olmadığı görüldü.  Ayrıca Türkiye COP 15’ten “Pragmatik bir sonuç” beklediği belirtildi.

“Sivil toplum ile yakın işbirliği yapıyoruz” diyen Türkiye delegasyonunun üç adet iş dünyası temsilcisi ile toplantıya katılması ve sivil toplum temsilcisi olarak tanıtması ve başka bir STK temsilcisinin olmaması,  biz dinleyiciler tarafından hayretle karşılandı.

Bu arada, strateji sunum, iklim değişikliği ile mücadele için hiçbir somut adım ve hedef içermediği için, katılımcı olarak  “dağın fare doğurduğunu” ifade edebilirim.

Burası yeri Değil!

1.5 saatlik etkinlikte, tam 85 dakika teknik bilgi veren delegasyonumuz sorulara pek zaman bırakmamasına rağmen ağır eleştiriler ile karşılaştı.

İlk olarak “Türkiye’nin COP15’teki pozisyonu nedir? Pragmatik bir sonuç, tüm gelişmekte olan ülkelerin dile getirdiği hukuki bağlayıcı bir anlaşma mıdır?” soruları soruldu ve bakanlık temsilcisi cevaplamadı. “Burası bu soruların yeri değil ama dışarıda konuşabiliriz” diyen Fulya Somunkıranoğlu, dinleyicileri hayrete düşürdü. Sorduğum “Türkiye’nin hedefi ne?” sorusu da cevapsız kaldı. “Türkiye Çözüme Ortak Oluyor” sloganı ile düzenlenen toplantının, hiçbir somut adım içermemesi garipti.

“Tabiki Kömürü Kullanacağız”

Tüm dünya, az yada çok, ne kadar emisyon azaltacağını tartışırken, biz herkes gider Mersine, Türkiye Gider tersine misali, yerli kaynağımız olan kömürü daha fazla kullanacağız dedik.  Kömür, iklim değişikliğine en çok zarar veren enerji kaynaklarının başında geliyor. 1 kg kömürün yakılması yaklaşık 3 kg CO2 emisyonuna sebep oluyor.

Yeşiller ve KEG “Türkiye Kömürü Durdur!” dedi.

Toplantının başlamadan önce COP15’in gerçekleştiği Bella Center’da Türkiye Yeşilleri’nin ve Küresel Eylem Grubu temsilcilerinin sessiz eylemi vardı. “Türkiye Kömürü Durdur! Diye afiş asan ve Türkiye’deki kömür santrallerinin yerini gösteren bir harita açan Yeşiller ve KEG, “Türkiye’nin bir iklim değişikliği stratejisi olmadığını ve kömüre devam demenin, UNFCCC ve tüm dünya ile dalga geçmek olduğunu” ifade ettiler.

Devam eden müzakerelerin ve çetin pazarlıkların arasında, Türkiye’nin herhangi bir pozisyonu olmadığını varsa bile bu duruşun sadece delegasyon tarafından bilindiğini söyleyen aktivistler, delegasyonun çözümün değil sorunun parçası olduğunu belirttiler.

1990’dan beri Türkiye’nin emisyonunun %120 arttığını da belirten katılımcılar, “Kömür Santralleri bir İklim Suçudur, Türkiye kömürden vazgeçmesi gerek!” dediler.

Ama hiç oralı olmayan sevgili devlet “büyüklerimiz”, anlaşılan utanmadan ve sıkılmadan hayatımız ile oynamaya devam etmek niyetinde.  Çevre’yi korumaktan sorumlu bakanlığımız da peşkeşe devam diyerek gözümüzün içine baka baka çevreci geçinmeye devam edecek!

You may also like

Comments

Comments are closed.