Köşe Yazıları

Dostlar Kopenhag’da Görsün

0

4b0c4f628711f_webMemleketin, hem mecaz hem de gerçek anlamda ‘kara’ atmosferinden, Kopenhag’a kısa bir yolculuk yapalım.

Geçen hafta Taraf’ın ilk sayfasında panoramik bir fotoğraf vardı. 50 bisikletçi Ortaköy Meydanı’nda Ali Ayyıldız’ın kamerasına poz veriyordu. Gazetenin yazıişleri, bu görüntüye, “Kopenhag’a bisikletle gidiyoruz” diye güzel bir başlık atmıştı. Haberde, Türkiye resmî heyetinin Kopenhag’da sunacağı proje ayrıntılarla anlatılıyordu.

Bu projelerden bir tanesi, Türkiye’nin şehirlerinde bisiklet kullanımının arttırılacağına dairdi.

Böyle bir cümleye kim inanır bilmiyoruz, ama biz inanmıyoruz. Yıllardır bisiklet konusunda ne yapılmış ki, şimdi yapılacağına inanalım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi kaç yıldır 600 km’lik bir bisiklet yolundan söz eder durur. Siz etrafınızda böyle bir şey görüyor musunuz?

Amaç belli: Dostlar Kopenhag’da görsün.

Bisiklet imaj parlatmak için en “temiz” araç ya, cilala gitsin.

Sormazlar mı adama, 85 kişilik delegasyon içinde otomobil üreticileri var da, niye bir bisiklet temsilcisi yok? Ya da otomobillere bir sürü vergi indirimi sağlarken, bisiklete öyle bir indirim yapmak neden aklınız gelmedi?

Sormazlar… Hal böyle olunca işkembeyi kübradan sallamak kolay tabii.

Acaba diyorum, akşam serinliği için bir plan yaptınız da bizim mi haberimiz olmadı.

Hani anlatılır ya, vakti zamanında bir uzay konferansı yapılmış. Amerikalılar Mars’a, Ruslar Satürn’e, Çinliler Neptün’e, uzayın daha derinliklerine gideceklerini filan anlatmış. Sırası gelen Türk temsilci: “Biz Güneş’e gideceğiz” deyince ortalık bir anda karışmış. Herkes heyecanla: “Nasıl olur? Güneş çok sıcaktır, oraya gidemezsiniz” diye atılınca, bizimki kendinden gayet emin yanıtlamış: “Biz akşam serinliğinde gideceğiz.”

Bisiklet yaygınlaştırılacakmış! Kaskıma anlatın siz onu…

Karbon salınımında rekor kırmış, nükleeri, kömürü, barajları çözüm olarak savunan, otomobile tapan bir ülke, bisiklete dayalı ulaşımı arttıracakmış. Bu bir şaka galiba. Hadi hep beraber kameraya el sallayalım.

Kopenhag’da Türkiye böyle de, gelişmiş ülkeler farklı mı sanki? Değil elbette. Onlar da bin bir çeşit entrikayla, bu işin faturasını yoksul ülkelere kesmeye çalışıyor.

Kopenhag’ı izleyen ekipten, Ümit Şahin’in Hamlet’ten ilhamla söylediği gibi: “Çürümüş bir şey var Danimarka Krallığı’nda”

Elbette dünyanın yoksulları, aktivistleri, aydınları, sanatçıları bu adaletsizliğe boyun eğmiyor. Herkes kendi bildiği yol yordamla sesini çıkarıyor.

Bana en etkili görünen eylemlerden biri, Jens Galschiot’nun yaptığı heykel oldu. ‘Survival of the fattest” (En şişmanın hayatta kalması) adını taşıyan heykel, sıska Afrikalının omuzlarına çöreklenmiş bir obez figürü gösteriyor. (Bkz. www.sevenmeters.net)

Sanat bütün eskimişliğine rağmen, halen bizi ayakta tutan şeylerden biri.

You may also like

Comments

Comments are closed.