Köşe Yazıları

Tarih:15 Ağustos 1984- 1 Yanlış + 1 Yanlış = 1 Doğru Eder mi??

0

Bu tarihi kimsenin üzerinden 25 yıl geçtikten sonra anımsadığını sanmıyorum. Ama tarihi  araştırsanız yada google’a girerseniz anlamı şudur: PKK tarihinin ilk kanlı baskınını yapmıştır, Eruh’ta. Ve ilk kayıp, kuzenim Memiş ARIBAŞ’tır. Ağır yaralandıktan 5 gün sonra kaybetmiştik onu. Astsubay olmuş, Kara Harp Okulu’nu bitirmiş ve görevli olarak bölgeye gitmiştir. Gençti. 21 yaşındı.  Tarihe PKK nın verdiği ilk ölümdür. Kuzenimdir.

Aynı tarihlerde Aksaray’da DEHAP’ın üst düzey yöneticilerinden biri, abimin eşinin yakın akrabalarıdır. Yengem Kürt’tür. Aksaraylı bir Kürt Aşiretinin ortanca kızıdır. Kürt kimliğini yadsımamamış, hatta yeğenlerime Kürtçe öğretmiş, biz yazları büyük bir keyifle Kürt köylerine gitmişizdir. Ailede yengemin kimliği asla problem olmamıştır. Aslolan aşkdır ve yengem abime delicesine sevdalıdır. Bu kadar.

İlk defa o gün, o naif ve tanıdığım en zarif, en centilmen, en stratejik adamın, babamın ne yapacağını merak etmiştim. Ölen kendi öz yeğeni idi. Bir biçimiyle de olsa, kontrolünü kaybedebilirdi ki bu çok normaldi, yengeme es kaza kaş eğebilirdi. Ama hayır yapmadı. Şehit-kurban kelimelerinden medet ummadan, büyük şovlara girilmeden toprağa verildi. Babamın yaşam düstüru edindiğim sözü ise, o gün daha 16 yaşındayken hafızama kazındı. 2 yanlış 1 doğru etmez kızım.

İç Anadolu nasıl ve ne hikmetse, Yavuz Donat’ın geçenlerde bir yazısında belirttiği üzere, açılımda bağımsızdı. Zira bizim böyle bir problemimiz olmadı. Biz bu sürecin bileşeni olmadık.

Kendi isteğimle, belki bilinçaltında Memiş’in gölgesini ararsan Irak savaşının en yoğun yıllarda, Diyarbakır’a ,Van’a çalıştığım Amerikan firmanın sorumlu üst düzey yöneticisi olarak gittim. Kapatılan kepenkleri gördüm, korkuyu, sinmeyi, yok sayılmamayı, güvenmemeyi gözlerde. Çok zor güveniyordu halk ama güvendimi, asla sahtelik yaşamıyordunuz. Çok etkilenmiştim Diyarbakır’dan hala bir şansım olsa, orada biryerlede bana yüreğini beklentisiz açan insanlarla, sanallıktan sahtelikten uzak sonsuza dek yaşayabileceğimi biliyorum. Kürtler genelleme yapmak ne derece doğru emin olamasamda, mertler, güvenirlerse sonuna kadar, güvenmezlerse de sonuna kadar gidiyorlar. Tıpkı Boolen cebri gibi, 1 ve0 mantığı ile.

Tarihe bakarsanız Mezopotamya, yıllarca medeniyetlere beşiklik yapmıştır. En ileri uygarlıklar orada kurulmuştur. Ama nedense bizim son yüzyıllık tarihimizde geri kalmıştır. Endüstri gitmemiş, fabrikalar kurulmamıştır. En istisnai durumu Antep’te, Antepli bir aile olan Konukoğulları SANKO’yu kurarak gerçekleştirmiş olmasına rağmen, bölgede fabrikalar yok denecek kadar azdır. Hala elektriksiz, yolsuz köyler vardır. Hala ulaşım derttir. Bunları nerden biliyorum derseniz, yeğenim Diyarbakır’da okurken, yeniden büyük keyifle gittiğim için gözlemleme şansım olmuştu. Eğer açsanız, tabiri caizse nefesiniz kokuyorsa, evinize ekmek götüremiyorsanız,çaresiz olduğunuzun farkındaysanız, kendinize olan özgüveniniz eksiliyorsa günden güne , yeni arayışlar kaçınılmazdır, insan an gelir kendi ile ters düşebilir ve bu çok canını acıtır. Ama siz nedenini ne olursa olsun, iş aş getiremezseniz insanların yanlış da olsa farklı yollar bulması kaçınılmazdır. İşte o noktada kardeş, kardeşi vurur.

DTP kapatıldı ama dün Ahmet TÜRK’ün deyimiyle siyaset devam ediyor. Tabelelar değişti o kadar, kanımca bu hep böyle gidecek. Peki neden parti kapatıldı, neden bu hızla, yüksek sesle düşünüyorum. Eğer Tokat’ta yaşananlar olmasa idi, bu kapatama bu hızla olurmuydu. Eğer DTP Açılımda muhatap olarak kendisini değil, Kandilliyi göstermeseydi bu kapatılma olurmuydu, Eğer DTP kendini PKK’dan sıyırıp, bölgesel sorunlarına ağırlık verse , bu kapatma olurmuydu. Eğer birileri Güneydoğu’yu da ele geçirmek adına alelacele bir açılımı küçük hesaplarla ortaya atmasaydı bunlar yaşanırmıydı. Eğer Güneydoğuya fabrikalar getirebilseydik, bu sorunlar olurmuydu? Böyle nice soru takılıyor kafama, canım acıyor, Biliyorum bu savaş Yengemle Benim savaşım değil, biliyorum arka fonda başka şeyler yok aramızda sevgiden başka. Ve biliyorum 2 yanlış bir doğru etmiyor Babacım. DTP’nin kapatılması kadari DTP’nin sine-i millet yapması da o derece yanlış. Acılar, acıtarak geçmiyor. Ve taraflar direndikçe birileri gerçekten mutlu mesut, halk ise gittikçe çaresiz kalıyor. Umarım çaresizlikler faciaları ve yeni tramvaları getirmez. Yeni Memişler yada Ceylan’lar olmaması umuduyla.

You may also like

Comments

Comments are closed.