Yeşeriyorum

Ahmet Türk’ün yeri doldurulabilir mi? – Veysi Berda

0

Anayasa Mahkemesi ve mevcut sistem DTP’yi kapattı. Kapatmakla da kalmadı, Kürt siyasetinin en ılımlı isimlerinden Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un milletvekilliklerini de düşürdü. İzlediği ılımlı ve yapıcı politikalarla Kürtlerin haklı sevgisini kazanan Ahmet Türk, karar sonrası yaptığı açıklamada barıştan ve demokrasiden vazgeçmeyecekleri mesajını veriyordu. Yasaklanırken bile asaletinden ve hoşgörüsünden hiç taviz vermedi.

Bilindiği gibi Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk hakkında hazırlanmış birçok dava dosyası var. Bence asıl büyük tehlike buradadır. Kürtlerin iradelerine getirilen yasak, eğer cezaevi ile sonlandırılırsa asıl büyük tehlike o zaman başlayacaktır. Şu bilinmelidir ki Kürtler bunu asla kabul etmeyeceklerdir. Alınabilecek böyle bir karar beraberinde derin yaralar ve felaketler getirecektir.

Biz Kürtler barıştan taviz vermeyen sürekli birlikteliği ve kardeşliği vurgulayan Ahmet Türk’ün yerine kimin geçeceğini düşünüyoruz. Bölge de şu aşama da isimleri en çok geçen Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Fırat Anlı’dır. Bunun yanı sıra bölgede çok sevilen ve sayılan isimler de var. Bunlar da Akın Birdal ve Ufuk Uras’tır. Partinin başına geçecek olan kişi kim olursa olsun halkın görüşlerini dikkate almak zorundadır.

Hepimiz biliyoruz ki DTP’de adaylar belirlenirken genelde halkın istediği, benimsediği adaylar seçilmemiştir. Halkın görüşlerine önem vermeyen bir partinin siyasi arenada sağlıklı yol alması çok zordur. Partinin başına geçecek olanlar bu hassasiyetleri de göz önünde bulundurmak zorundadırlar.

Aslında Kürt hareketi ya da Kürt solu Kürtlere yakın duran Türk solu ile ciddi bir işbirliğine gitmeleri gerektiğini düşünüyorum. Ancak Kürtler ihtilalcı bir zihniyeti benimseyen ve sözde kendilerine solcuyuz diyenlerle asla bir arada siyaset yapmayacaktır. Bölge de birçok kişi “Türk solu ile ittifak bir masaldan öteye gitmez” dese de ben bu konuda ümitliyim. Aslında bölge insanının bunu söylemesine gerekçe olabilecek geçmişte birçok deneyim yaşanmıştır. Eskiden sol için mücadele eden birçok şahsiyetin bu gün Ergenekon yapılanması içerisin de yargılandıklarını görüyoruz.

Bu kadar hoşgörülü bu kadar yapıcı bu insanlara siyaset yasağı getirmek ve milletvekilliklerini düşürmek, barıştan yana olan Kürtler arasında derin bir umutsuzluğa sebep olmuştur. Anayasanın bu kararını Kürtler kabullenemiyorlar. Anayasa Mahkemesi çok titiz bir süreç sonucundan böyle bir karar aldıklarını belirttiler.

Ben Anayasa Mahkemesi’nin ülkenin içinde bulunduğu durumu ve süreci iyi değerlendiremediğini düşünüyorum. Anayasa Mahkemesi, parti üyesi olmayan Leyla Zana’yı parti üyesi gösterecek kadar dersine iyi çalışmış. Bu nasıl bir titizlikse artık! Şırnak Belediyesi çalışanı Abdullah İsnaçı DTP Şırnak il yöneticisi olarak gösterebilecek kadar gerçekten de derslerine iyi çalışmışlar…

Eğer gerçekten Anayasa Mahkemesi ve üyeleri ülkenin içinde bulunduğu durumu ve koşulları idrak etmiş olsalardı böyle bir karar almazlardı. Bu kararlarıyla Kürtleri yok saymışlardır. Bu karar bir bakıma Kürtlerin, Cumhuriyet’e olan bağlılıklarını ve aidiyet duygularını da ayaklar altına almıştır. Bu karar, Ahmet Türk’ün belirttiği gibi siyasi bir karardır. Bu karar, barış yanlısı Kürtlerin barış özlemlerine  ve beklentilerine ipotek koymadır. Bu karar sonrasında gelişen olaylar da bunun bir kanıtıdır.

Ahmet Türk’ün sağduyu çağrısı Kürtlerin demokrasi ve insan haklarına olan bağlılıklarının da bir göstergesidir. Barış yanlısı olan biz çoğunluk Kürtler, HPG’nin Tokat’ta gerçekleştirdiği saldırıyı anlamakta zorlanıyoruz. Demokratik açılım süreci yaşanırken bu saldırının mantığını başta Ahmet Türk ve milyonlarca Kürt sorguluyor..

Kandil’den bile demokratik açılıma destek gelirken bu saldırının yerel inisiyatiflerce gerçekleştirilmesi ve üstlenilmesini sorgulamak ve hesabını sormak her Kürt gibi ben de sorguluyorum. Uğruna bedeller verdiğimiz özgürlüğümüz için, anadilimiz için, şerefimiz için, artık bu uğurda kandırılmak ve aldatılmak istemiyoruz.

Şu bilinmelidir ki; hiç bir güç Kürtlerin inandıkları, güvendikleri ve oylarıyla meclise gönderdikleri iradelerine ipotek koyamaz. Bu kapatma kararı demokrasiye ve barışa inanmış Kürtleri daha da birleştirecektir. Kürtler, barışa olan özlemlerinin mahkeme kararlarıyla yok edildiğini düşünüyorlar. Bu kararla Kürtler artık nerelere ve kimlere güvenecekler? Kürtlerin temsilcilerini parlamento dışına iterek mi barışı getireceksiniz bu ülkeye?

Kürtler, arzularını, beklentilerini bundan böyle kime anlatacaklar? Kürt’tün iradesini hiçe sayacaksın, parlamento da ağzına gem vuracaksın, onu varlığını inkâr edeceksin, duygularına, hayallerine surlar öreceksin, yok yok bunu Kürtler asla kabul etmeyeceklerdir. Bu böyle biline… Kürtler bu güne kadar ne çektiyse hep aldatılmaktan ve ikiyüzlü siyasetçilerden çektiler. Ama artık bu iki yüzlü ve popülist siyasetçilere inanmayacaklardır.

Bu sürece bizleri getiren, bize bu süreçleri yaşatanlar ileride olabilecek kötü sonuçların vebalini de üstlenmek zorundalar. Bu süreci baltalayan her iki kesimin savaş yanlıları bu takındıkları tavrın hesabını çok  ağır ödeyeceklerdir..Kürt halkının savaş istemediğini, savaştan yılgın ve bitkin düştüğünü artık görülmesi gerektiğini düşünüyorum..Kürt halkına savaşmayı ve çözümsüzlüğü dayatanlar şunu iyi bilmelidirler ki Kürt halkı peşlerinden asla gitmeyecektir.

DTP’de yeni ve taze kana ihtiyaç vardır. Kürt halkının da barış eğilimli yeni anlayışları daha çok kucaklayacağına inanıyorum. Ahmet Türk, her ne kadar yasaklı olsa bile birçok Kürt için vazgeçilmez bir değerdir. Kürtler sevgili Ahmet Türk’ü perde arakasın da bile olsa barışa ve kardeşliğe hizmet etmesini beklemektedir.

Ben başta AKP içerisinde yer alan Kürt siyasetçilere seslenmek istiyorum. Eğer biraz vicdanınız varsa bu kapatılma olayına şiddetle karşı çıkarsınız. Gerekirse gider Ahmet Türk ile kol kola girersiniz. İradenizi ve vicdanlarınızı AKP’de birileri kızacak diye ayaklar altına almayın. Gün dayanışma günüdür. DTP’nin kapatılmasını kınamak yetmiyor. Bu halk sadece biz kapatılmasını doğru bulmuyoruz gibi sözleri inandırıcı bulmamaktadır.

Evet, bugün bütün DTP’liler Diyarbakır’da olacaklar. Kürt halkı kapatılan DTP’lileri ve 5.yıl boyunca siyasi yasak getirilen eş başkanlarını bağrına basacaklar. Kürtler Ahmet Türk’ün ağzından çıkacak her kelimeye, her cümleye dikkat edeceklerdir. Gün Ahmet Türk’ün barışa olan inancını tekrar tekrar dile getirme günüdür. Bu yapılmak zorundadır. Zaten Ahmet Türk de hep barıştan ve kardeşlikten yana olmuştur. Umarım bugün Diyarbakır da sağduyu galip gelir. Umarım Diyarbakır da şiddetin değil, barışın dili yükselir…

Biliyorum bu ülkede barış istemeyen birçok Kürt ve Türk var. Ama ne olursa olsa barıştan umudumuzu kesmeyeceğiz.Çünkü yaşamak ve yaşatmak için barıştan başka bir seçeneğimiz yok!

-Veysi Berda-

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.