Köşe Yazıları

Serap ve Ceylan

0

Bilimsel düşünce, her şeyi bilim ölçüsüne göre değerlendirmektir. Bilimsel düşünce sorgulamayı, eleştirmeyi, bilimin açıklamalarına göre düşüncelerine ve eylemlerine yön vermeye çalışmayı, eleştirilere açık olmayı, nesnel olmayı, gerçekçi olmayı ve insancıl olmayı içerir.

Bilimsel düşünceye sahip kişi bilimi, hayatın her alanında ve her konuda biricik doğru bilgi kaynağı olarak görür. Öyle olunca bilimsel düşünceye sahip kişi destanlar, dogmalar, hurafeler, fallarla yönetilip yönlendirilemez. Çünkü bu kaynakların doğruluğundan kuşku duyar. Böylece bilimsel düşünce özgürleştiricidir.

Uzmanlar bu konuda böyle düşünüyor. Şimdi nerden geldim bu konuya derseniz, açıklayım

Benim de baştan beri içinde olduğum, 7 kadın mühendisle başlattığımız, her türlü politik duruşun dışında olan bir sivil hareket KADIN MÜHENDİSLER hareketinde ki , duruşu muhalifdir. Hiçbir sol*sağ örgüt-sendika hatta TMMOB ile bir bağı yoktur. Hatta Soğancı’ya karşı muhalif duruşu ile sıkı bir eleştiri ve cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele eden sivil bir eylemliliktir. Yönetimi yoktu. Sözcüsü bile yoktur. İmece usulu giden bir sistem işlemektedir. Hiyerarşi reddedilerek. Bilimsel düşünceye inanarak doğal olarak. Kadın mühendis hareketi bir zorunluluk olarak yıllar önce karşımıza çıkmıştı şimdi misyonu genişleyerek devam ediyor.

En sondan bir önce Van’da bir kadın derneğininin Ceylan Önkul için açtığı imza kampanyasına destek vermiştik. Vermiştik çünkü, Ceylan bir güzel kız çocuğu idi. Evet Kürt kızıydı belki ama kimliğinin hiçbir önemi yoktu bizim için. Kimse etnik kimliğini seçemiyor. Ceylan bir çocuktu. Şekerden düşleri vardı. Kızlarım gibi siber bir dünyaya açmadı gözlerini. Şanslı doğmadı, birkaç 0 yenikti yaşama, çok yüz 0 ezik, kızımı mutlu edemeyecek bez bebek belki de tek düşüydü. Adı Ünzile de olabilirdi, Ceylan da farketmez. Ceylan kurşunun kimden çıkmadığı biçimde öldü-öldürüldü. Hepimiz öldürdük biraz, yaşamını elinden aldık. Hala bu savaşın içinde kimden geldiği belli değil ölümün. Azrail’in adı yok. Yanlışlıklamı, yoksa PKK mı, başka bir güçmü belli değil ve sanıyorum ki, asla belli olamayacak. Biz asla öğrenemeyeceğiz. Birileri bilse bile.

İşte bu nedenle Ceylan olayı bizim için çok önemliydi. Azrail’e inat, yaşamı savunmak adına destek verdik. Vermeye devam edeceğiz. Bizi Kürt-Ermeni falan olması bağlamazdı. Bu zaten düşünce sistematiğimize, bizi biraraya getiren etmenlere aykırı idi.

Son 2 gündür kendi içimizde, demek ki, çok büyümüşüz ciddi bir muhalif saldırı yaşıyoruz. Bu hem hoşuma gidiyor hem de yeni katılanlara kendimizi yeterince anlatamadığımızı gösteriyor. Olay nedir derseniz ? Serap’ın ölümü.

Ölüm, sözün bittiği yer bile değil. Evet Serap için ses vermedik. Ama ilk kampanyada bizim bizzat başladığımız bir eylem değildi, evet konuşuyorduk ama bizden önce yapanlar vardı, destek verdik. Bölmedik, çoğalmaya çalıştık. Üstelik kampanyanın VAN’dan yani Anadolu’dan başlaması harika idi. Buna destek vermemek duruş noktamıza uymazdı. Serap’ın cenazesini izledik, sadece izledik ve Svaşın tarihi vardır, Barışın yoktur lafının ne kadar doğru olduğunu gördük.

Biliyoruz ki, bu bir savaş. Bu savaşta ölen her insan bir kayıp. Biz Kürt kızı olduğuna falan bakmadık. Kendimizi feminist tanımlamadık. Sadece rengi olmayan bir ölüme çığlık olmaya çalıştık.

Serap bir Türk Kızı, açıkçası tartışma saçma gelse de bana , anımsamalı ki, o da kendi kimliğini seçme lüksüyle doğmadı. Ölen herhangi biri olabilirdi ama bu sefer Azrail’in adı belli. Yapılması gerekenler belli, Yıllardır kabul etsek de, etmesek de, süren iç savaş belli. Kanımca Türkiye en zorlu parkurunu yaşıyor süreçte. Birileri çıkıp, taş atan çocuklar yasasında frene basıyor ve hatta kimileri ceza alsın diyor.

Bilimsel düşünceye göre, olaya sağduyu ile yaklaşıp soğukkanlığı koruyarak, ırkçı-şoven-milliyetçi duyguları çoşturmadan adımlar atmak gerekiyor. Aksi her duruş çok daha kötü iç savaşları getirebilecek, yaşamı stratejiler belirler ama tüm ruhu ile, şimdi dolduruşa gelmeden, olayın realitesinden uzaklaşmadan ve evet empati yaparak , adımlar atmak gerekir. Uçhisarda Ekrem Bey’i Aksaray’ın %89 ı faşist dediğimde, işin kolayına kaçmayın, neden öyleler onu araştırın demişti.

Yanıt galiba burda, bu savaş kime neden hizmet ediyor ve bizim bunu durdurmak için önce nedenlerini bulmamız gerekiyor. Seraplari, Cemalleri, Baranları unutmadan. Savaşın ulusu yok. Şimdi atılacak her adım, mayın tarlasında yürümek gibi. Evet Serap için de mutlaka birşeyler yapılmalı ama iyi analiz edilerek , konunun kendi gerçekliğini yadsımadan, şov kaygısı gütmeden , kanımca bu imza kampanyası ile çözülecek durumda da değil.

Savaşsız bir dünya şiarı ile yine her renkten arkadaşla, yine sözcüsüz falan kurduğumuz Küresel BAK önümüzdeki günlerde bu konularda daha ciddi adımlar atacak gibi. Eğer Sizlerde bizimle burada adım atmak isterseniz

[email protected] a mail atmanız yeter.

Ümit’ler Kopenhag da harikalar ama burda da bizlerin acilen yapması gereken şeyler var ve bunu ancak beraber yapabilir. İnsana dair herşey ekolojikdir ve bu da sorumluluğumuzdur kanımca.

Sizce neden bu savaş bitmiyor. Yarın daha kaç kurban, kaç cellat yaratacağız ve dahası bunu çocuklarımıza nasıl anlatacağız. Nasıl. Aslında her kurban,her cellat biziz. Yeterki ruhumuzu şeytana satmayalım. Gerisi gelecektir.

You may also like

Comments

Comments are closed.