Yeşeriyorum

Aydın Erdem ve Serap Eser Kimin Kurbanı?

0

Ölüm kanatlanınca bir Perşembe ikindisine, vurulur kanatlarından güvercinler. Kim bilir insanın altın bakışında neleri gizlediğini akşamüstlerinde? Kelimelendiremeyeceğimiz bir acı göğsünü vurur durur. Son anlarında nefesleri titrerken kim sorar hesabını bir güne kavuşmadan?

Serap Eser, İstanbul Küçükçekmece’de 8 Kasım günü evine giderken, otobüse atılan Molotof ile yaralanıp, hayattan koptu. Yaşamın tutkulu kollarında direnmeye çalıştı ölüme. Gençti ölüm geçerken üzerinden. Gençti kefenlenirken, tabuta konulurken…

Aydın Erdem, 6 Aralık günü Diyarbakır’daki protesto gösterilerinin gerçekleştiği yerde sırtından kurşunlandı. Omur aralarında parçalanan bir ümidin son nefesini kanlı verdi. Hayattan biriktiremediği anları geride bırakarak Mardin’in Ömerli ilçesinde gömüldü. Tabuttan kanlı bir lanet yükselirken, yağmura teslim olmuş acı bir not olarak düşüyordu içre…

Serap Eser’i ayıran nedir ki Aydın Erdem’den. İkisi de gençti oysa. İkisi de infaz edilmişti. Birinin katilleri yakalanırken neden ötekinin katili bulunmaz? Onları yaşarken ayıran şey midir ölürken de ayıran? Nedir iki cansız beden arasındaki o büyük fark? Nedir bu umursamazlık? Lime lime doğranan, kurban edilen bu hayatların arkasında kim var? Kimin kurbanı Aydın Erdem ve Serap Eser?

Bu iki vahşi infaz karşısında neden ayrılır insanlar? Neden ikisine birden yanmaz yürekler? Kim kimin intikamını kimden aldı da böyle uğrak yerlere uğramıyor insanlar?

Acılar yarıştırılamaz!

Yarıştırılamayan acı nasıl ayrıştırır peki?

Kurbanları çizerken katillerini de bilmek zorundayız.

Serap Eser’in katili içeride…

Aydın Erdem’in katili nerede?

Serap Eser ile Aydın Erdem’i birbirine bağlayan o gümüş ip koptu. Katili bulunamayanla katili bulunan kurbanların arasındaki insani bağ koptu. Sahip oldukları etnik kimlikleri onları ölümde de ayırdı. Sorgu damarları kesildi. Birinin kanı durduruldu diğerinin hâlâ akmakta. Ve kimse bunu anlamamakta…

Vuruldukları anın ikliminde soğurken bedenler, sıcak yataklarında düşünemeyen insanlar vicdanlarını yitirdikleri yerde vurulacaklar oysa düşlerinden. İnsani taraflarının kara deliğinden kan akacak tuzlu tuzlu boğazlarına. Bilmeyecekler kendilerini nasıl ele geçirdiğini o iğrenç nefretlerinin!

Ölüm, kanlı bir artıktır… Sadece acıdır o kadar…

Aydın Erdem ve Serap Eser için kaynıyor kemiklerim!

Özgür ruhlara ağlıyor kelimeler!

-Roda Uyanık-

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.