Köşe Yazıları

Sessiz Çoğunluk, Vahşi Azınlık

0

Bizi ne ilgilendiriyorsa onu, ama bu sefer en marjinalinden başlayarak talep edelim. Bir an önce talebimiz gerçekleşsin diye değil, sessiz çoğunluğun hoşgörü yarıçapı genişlesin diye.

Yakın zamana kadar Recep Tayyip Erdoğan, AB sürecini hızlandırdığı, Ermenistanla görüşmelere yeşil ışık yaktığı ve AKP hükümetleri sırasında ciddi miktarda devlete ait varlık yabancı yatırımcılara satıldığı halde yapılan pek çok anketten en milliyetçi lider olarak çıkıyordu. Demokratik Açılım sürecinin etrafında dolaşıp durduğumuz son aylarda bu algıda bir değişiklik olmuşm mudur bilmiyorum. Ancak yaşadığım şehir olan İzmirde bir şeyler  olduğu kesin.

“Sessiz çoğunluk” Richard Nixon’ın 1969’da yaptığı bir konuşma sayesinde populerleşen bir terim. Nixon’ın ekibi tarafından Amerika’da yükselen muhalif ve özgürlükçü değişim dalgasını tasvip etmeyen, Vietnam savaşı karşıtı gösterilerden uzak duran geniş bir kesime işaret etmek için kullanılmış. Böyle genel bir terime ihtiyaç duymuşlar çünkü detaylara girdiğinizde bu kitle pek az ortak özellik içeren bir kitle. “Sessiz çoğunluk” terimi ile ulaşmayı hedefledikleri kitleyi ne oldukları üzerinden değil, neyin zıttı oldukları  üzerinden tek bir etiket kullanarak başarıyla tanımlamışlardır.

Günümüz Türkiyesinde devasa bir tadilat sürmekte. Bu kadar çok değişikliğin olduğu yerde bu değişikliklerden sonuçlarından bağımsız olarak rahatsızlık hissedecek kesimlerin olması da gayet doğal. Değişikliklerin kendisi kadar değişikliklerin sürükleyicisi olan AKP’nin iki dönemdir devam eden tek parti iktidarının tepki doğurduğu bazı kesimler de var.  “Eski günler”in özlemini çeken ve bugün olanlardan rahatsızlık hisseden ancak buna karşı da bir alternatifi olmayan bu kesimleri Nixon-vari bir kategorizasyona açık kılıyor.

Daha önce herhangi bir küme altında ortaklaştırılamayan kitleler günümüzde AKP’ye ve politikalarına duydukları tepki üzerinden ortak bir tanımın içine sığar hale geliyorlar. Acaba Nixon yönetiminin iktidardayken tabanını genişletmek için kullandığı bu terim Türkiye’de birleşik bir muhalefet oluşturmak için kullanılabilir mi? Ben zannetmiyorum.

Bunu deneyen var mı diye baktığımda görebildiğim en benzeşen hareketler Osman Pamukoğlu’ndan geliyor. Ancak o da asker kişiliğinin verdiği alışkanlıkla olsa gerek halkın genelinin marjinal bulacağı fikirler ortaya atabiliyor. Politik meselelerin çözümünde açık açık şiddeti savunan bir kaç partiye kardeş gelen Hepar’ın MHP ya da BBP’den farkı (olmayan )kendi kitlesi yerine sessiz çoğunluğa oynamasında yatıyor.

Dün İzmir’in Hatay semtinde DTP konvoyu taşlandı. Ayarsız hemşerilerimin kim oldukları veya kimler tarafından ve nasıl provoke edildikleri belirsiz. Ancak kişisel deneyim ve gözlemlerimden bu eli taşlı İzmirlilere sempati besleyen ciddi bir kesimin olduğunu biliyorum.

Peki nasıl oluyor da gündelik hayatında demokratik ya da en azından aklı başında tavırlarıyla bildiğim insanlar konu Kürt meselesine gelince bir anda kanımı donduran sözler sarfedebiliyorlar?

Ben bunun nedenini CHP’ye bağlıyorum. CHP kendini “demokrat ve ilerici” diye tarif eden bu kitleleri on yıllar boyunca sadece negatif politik söylemlerle doldurdu. Hatta genel olarak SHP’nin bir ara estirdiği ılık bir rüzgar dışında “sosyal demokrat” cenahtan pek az pozitif söylem duyduk. Koray Doğan Urbarlı’nın bir yazısında da belirttiği gibi başta İzmir olmak üzere Türkiye’de CHP’nin galip geldiği tüm şehirlerde CHP’nin temsil ettiği değerler sayesinde değil AKP’ye duyulan tepki sayesinde sandıktan CHP çıkmıştır.

Kürt halkının giderek sesi daha duyulur oluyor. Doğruları yanlışlarıyla DTP genel anlamda yapıcı bir politika izliyor. Buna karşın CHP, politikalarını tepkisellikten kurtaramadığı için yavaş yavaş marjinalize oluyor. CHP’nin faşizme doğru savruluşunu bir an önce nihayete erdirip MHP ile birleşmesini ya da dağılıp gitmesini umuyorum. Çünkü sadece “Atatürk’ün partisi” etiketi ile sürüklediği kitle çok daha aklı selim bir politik kurumu hakediyor.

Ancak Dersim’deki istifalara bakarak “CHP bitmiştir” demek için de çok erken olduğunu düşünüyorum. Zira CHP bunu yıllardır yapıyordu ve bitip tükendiği de yok. Çünkü merkez solun renksiz, cansız ve negatif yapısı seçmenini de seçicilikten uzaklaştırmıştır. Önüne ne konduğuna değil hangi tabakta sunulduğuna bakmaktadır bu seçmen kitlesi.

Cemil Ertem CHP’nin durduğu yeri tarif ederken çok geniş bir Ergenekon çemberi çizmiş ve içine “farkında olmadan” da girilebileceğini söylemiş. Ben bu kadar geniş bir çember çizilecekse bunun adına Ergenekon denmesi konusunda çekinceliyim açıkcası. Ayrıca Ergenekon davası görülmeye başlandıktan kısa bir süre sonra Ergenekon devri kapanmış oldu zaten.

Bugün DTP’lilere taş atanların, bombalama yapıp suçu ASALA’ya atacakların, işsiz kalacak korucuları galeyana getirip kan dökeceklerin günü olmaya doğru gitmektedir. Sessiz çoğunluğun desteklediği vahşi azınlığın günü…

Şimdiye kadar Yeşil Gazete’de yazdığım en karamsar satırların ardından “neler yapılabilir?” konusunda da bir iki kelime yazmazsam olmaz.

Takkenin düşüp kelin göründüğü, Kürt halkının devlet tarafından tanındığı, Suriyelilerin rahatça girip çıktığı, bir kaç seneye Ermenilerin de dedelerinin doğduğu topraklara dönebileceği bir ülkedeyiz. Pandoranın kutusu artık açıldığı için görmezden gelmeyi, sakin olmayı, hoşgörüyü salık vermek fayda etmeyecektir. Çünkü insanlar çabalayarak hoşgörülü olmazlar. Toplumun değişimi onları da değiştirir, hoşgörü yarıçapları genişlemek durumunda kaldığı için daha fazla insan çeşidi ile yaşamayı başarırlar.

Değişimden korkmayan bizler bu süreç için talep edebildiğimiz kadar değişim talep etmeliyiz. Örneğin eşcinsel evliliklerin yasallaşmasını talep etmeliyiz. Zorunlu askerliğin kaldırılmasını, başörtüsü yasağının kaldırılmasını ve tüm sahillerde çıplak denize girebilmeyi, seçim barajının düşürülmesini ve nüfus cüzdanlarından din hanesinin kaldırılmasını ve…

Bizi ne ilgilendiriyorsa onu, ama bu sefer en marjinalinden başlayarak talep edelim. Bir an önce talebimiz gerçekleşsin diye değil, sessiz çoğunluğun hoşgörü yarıçapı genişlesin diye.

You may also like

Comments

Comments are closed.