Yeşeriyorum

Sokaktaki Mücadeleden Çıkacak Yeni bir Anayasa

0

23 Temmuz 2008 tarihinde Goethe Institute salonunda Lambda LGBTT Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen basın toplantısında Yeşiller Partisi Eşsözcüsü Ümit Şahin’de katıldı. Basın toplantısı İstanbul MV Sebahat Tuncel’in verdiği bir soru önergesine Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in “Türkiye’de ayrımcılık yok, o yüzden hiçbir çalışma yapmıyoruz” yanıtı vermesi üzerine düzenlenmişti ve Yeşiller Partisi Eşsözcüsü Ümit Şahin dışında Alman Yeşilleri Eşbaşkanı Claudia Roth, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ve Lambda üyesi bir travesti aktivist olan Gül Doğan da konuştu. Gülseren Yoleri ve Gül Doğan yapılan ayrımcılıklardan örnekler verirken Claudia Roth da LGBTT hareketiyle dayanışma içeren bir konuşma yaptı ve Türkiye Yeşiller Partisi’nin konu hakkındaki duyarlığını ve insan haklarına bakışını net olarak ortaya koymasını önemli bulduğunu söyledi ve Anayasa konusunda Türkiye Yeşillerinin söylemlerine destek verdiğini belirtti.
Yeşiller Partisi Eşsözcüsü Ümit Şahin’in Söz konusu toplantıda yaptığı konuşmayı yayınlıyoruz

Değerli basın emekçileri,

Cinsel yönelimlerinden dolayı ayrımcılığa, yok sayılmaya ve şiddete uğrayan insanlarla ilgili yaptığımız bu toplantıya, Türkiye’de “ayrımcılık” diye bir sorun olduğunu söyleyerek başladığımız için yine de kendimizi şanslı saymalıyız. Çünkü Sayın Adalet Bakanı, İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in konuyla ilgili soru önergesine, Türkiye’de lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transseksüellere karşı ayrımcılık yapılmadığını söyleyerek yanıt vermiş. Türkiye’de sözünü ettiğiniz kimseler yaşamıyor diye de yanıt verebilirdi. Bu da bir aşamadır.

Evet, Türkiye’de insanlar çeşitli nedenlerle ayrımcılığa uğruyorlar. İnsanların etnik kökenleri, konuştukları dil, dinleri, mezhepleri, kadın oluşları, cinsel yönelimlerinin farklı bulunması, hatta düşünceleri bile toplum tarafından dışlanmalarına ve devlet tarafından sakıncalı bulunmalarına neden olabiliyor. Dışlanan ve sakıncalı bulunan bu insanlar önce yok sayılıyorlar, kendilerini ifade etmeleri, kimlikleri ve hakları için mücadele etmeleri hoş karşılanmıyor ve ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan yararlanmakta büyük güçlük çekiyorlar. Dahası tam da ayrımcılığa uğradıkları için toplumda şiddete daha fazla maruz kalıyorlar ve bu şiddet devlet tarafından çeşitli mekanizmalarla normalleştirilmeye ya da düzeyi olduğundan hafif gösterilmeye çalışılıyor. Toplumdaki ötekileştirici zihniyet sosyolojik bir olgu olabilir. Ama devletin bu ayrımcılığı görmezden gelerek yok sayması bütünüyle siyasi bir olgudur. Toplumsal dinamikler bu siyasi tercihi mazur gösteremez.

Cinsel yönelimleri farklı bulunan bireylerin maruz kaldığı açık ve örtük şiddet neden görmezden geliniyor? Bunun bir nedeni de toplumumuzda yaygın olan muhafazakar eğilimlerin, daha doğrusu kaba ahlakçılığın, yine siyasi nedenlerle sürekli olarak daha da fazla beslenmesi ve şişirilmesi değil midir? Buna karşı özgürlükçü ve değişimden yana tavrımızdan ödün vermememiz gerekiyor.

Öte yandan sadece AKP hükümeti değil, önceki hükümetler de kendi besledikleri ve büyüttükleri bu şiddetin varlığını yok saymak yoluyla garanti altına almadılar mı? Yıllardır insan hakları mücadelesine elinden geldiği kadar katkıda bulunmaya çalışan bir birey olarak, gözümün önünden binlerce işkence mağduru geçerken, hükümetlerin ısrarla işkencenin olmadığını söylemelerine o kadar alıştım ki, şimdi Adalet Bakanı’nın insanlar cinsel yönelimleri nedeniyle işkence görür ve öldürülürken, üstelik bizzat devlet tarafından dernekleri kapatılırken “ayrımcılık yok” demesi bana son derece sıradan geliyor. Israrla mücadele etmemiz gereken bir başka olgu da, işte bu “devlet geleneğidir”.

Yeşiller’in temel ilkelerinden biri, insanların kültürel, dinsel, etnik, dilsel, cinsel ve düşünsel farklılıklarının ve çeşitliliğin tanınması ve bu çeşitliliğin bütünlük içinde korunması ve geliştirilmesidir. Tek ölçüsü daha fazla üretmek ve ölçüsüzce tüketmek olan ve üzerinde yaşadığımız dünyayı da ortadan kaldırmaya programlanmış bir düzende yaşıyoruz. Tüketim toplumu tek tipleştirmeyi besliyor. Farklılıklar ise sadece tüketime sunulacak mal çeşitliliğini arttırdığı ölçüde hoş görülüyor. Biz ise toplumu oluşturan tüm bireylerin, kendilerine özgü farklılıklarıyla, toplumu oluşturan çeşitliliğin ve zenginliğin ayrılmaz bir parçası olduğu bir dünya için mücadele etmeliyiz. Çünkü toplumun gerçek zenginliği maddi zenginlik ya da mal bolluğu değil, insani değerlerin korunması ve geliştirilmesiyle sağlanan zenginliktir.

İyimser olmamızı gerektiren asıl nokta toplumsal mücadelenin varlığı ve zenginliği. Bugün LGBTT hareketi, toplumsal muhafazakarlığa ve devletin yok saymasına karşın gelişiyor. Evet, bir yandan insanlar kimliklerine sahip çıktıkları için şiddete maruz kalıyorlar, örgütlenme hakları ellerinden alınıyor, ama öte yandan onur yürüyüşünde binlerce insan sokağa çıkıyor, aile grupları kuruluyor, eşcinseller haklarını yüksek sesle savunmaya devam ediyorlar. Bizim önemsememiz ve sesini her yere duyurmamız gereken, bu toplumsal mücadeledir.

Devletin tüm kademelerine sinmiş olan ve hükümetin bu tür gülünç yaklaşımlarla gizlemeye çalıştığı ayrımcı ve yok sayıcı zihniyet, ancak işte bu toplumsal hareketin siyasi bir mücadeleyi beslemesiyle ortadan kaldırılabilir. Bunun yolu da yeni bir Anayasa’dır ve yeni Anayasa’nın sokaktaki bu mücadeleden çıkmasıdır.

Yeşiller Partisi, Türkiye’nin, yaşadığı siyasi krizden ancak özgürlükçü, ekolojik, sosyal haklar temelinde ve tüm toplumsal kesimlerin katılımıyla oluşturulan yeni bir Anayasa ile çıkabileceğini savunuyor. Oluşturulacak olan yeni Anayasa’da tüm cinsel yönelimler garanti altına alınmalı ve ayrımcılık ismi konularak yasaklanmalıdır. Genel ahlak kavramı bütün yasalardan çıkarılmalıdır. Çağdışı ceza indirimleri ceza yasasından bütünüyle temizlenmelidir. İşte, okulda, ailede ve toplumsal yaşamın her alanındaki ayrımcılıkların siyasi irade tarafından desteklenmesinin önü kesilmelidir.

Bunu başarırsak, toplumsal düzeyde kazanan hayatın dinamizmi, yaşamın enerjisi ve çeşitlilik olacaktır.

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.