Yeşeriyorum

İnsanlık Rapsodisi – 3. Kısım

0

Kaan Benli – Ayten Aydın

İyileşme Süreci

Şüphesiz yerelliğin olduğu bir dünyada kaybedilen şeyler büyük acılar ve çabalar karşılığında yeniden elde edilebilir. Hitit uygarlığının çöküşü ile kaybedilenler bir bakıma başka uygarlıklarda yeniden canlanmış, ve büyük kayıplara karşın bir ölçüde de olsa başka uygarlıklar için kullanılma imkanı bulmuştur. En azından bilgi ve birikim topluluklar arasında hareket ederek bütünüyle yok olmamış ve bir uygarlığın menzilinden çıksa bile başka bir uygarlık tarafından değerlendirilebilmiştir. İşte tam burada yazının başında değindiğimiz olmak ya da olmamak noktasını tekrar hatırlatmak ihtiyacı duyuyoruz. Zira artık tek bir uygarlığın parçaları olmaya ve birbirimize görünmez ağlarla bağlanmaya başladığımız bir dönemdeyiz. Tek bir uygarlığa dönüşmenin, ya da tek bir uygarlığın yerkürenin bütününe hakim olmasının tehdidi altındayız. Bu kez içinde yaşadığımız mekanistik, materyalistik düşünce ve maksimizasyon kültürü, bizleri küresel olarak elit ile halk arasındaki kopma ve birikimin bütünüyle kaybolması ihtimali ile karşı karşıya bırakıyor. Geçmiş uygarlıklardan edindiğimiz bilgi halen bizi bu noktada uyarıyor: Hitit Uygarlığının ayrışmasını andıran ancak ondan çok daha şiddetli bir çözülmeyi yaşamamalı ve birikimi bir eksen üzerinde döndürerek süreğenleştirmeliyiz, aksi takdirde her şey bir anda çökecek ve en iyi ihtimalle yeni bir uygarlık kurmayı hayli kan kaybederek yeniden deneyeceğiz.

İyileşmenin oluşumu bir süreç ister. Yaşayan sistemler canlı karma sistemler oldukları ve giderek değiştikleri için sadece içinde bulundukları süreç için uygundurlar. Sağlıklı ilişkilere ve iletişime açık oldukları sürece, zamanın akışıyla birbirleriyle bütünleşmeleri ve karmalaşmaları mümkün olur. Bu yolla öncekini aşan daha iyi ve yeni sistemler doğurmaları beklenir. Tarihin akışını algılamamızda, gelmiş-geçmiş medeniyetlerin ruhunu taşıyan sanatsal kalıntılar çok şey söyleyecek ve algılama gücümüze göre pek çok şey öğretecektir. Hakim kültürün değişimine, iyileştirilmesine ihtiyaç var. Bunun için sanattan, bilimden ve tarihten dersler çıkarmak ve ince ince, parça parça bir iyileştirme çabasını başlatmak gerekiyor. Bu çabanın nasıl olması gerektiği ile ilgili yine bu topraklardan bir örnek verip yazıya burada nokta koymak istiyoruz. 13. yüzyıl İslam sanatına iyi bir örnek teşkil eden Sivas Divriği Ulu Cami’ye birleşik olarak yapılan hastane binasının restorasyonu ülkemizde bu alanda ender başarılı çalışmalardan biri kabul edilir. Bu çalışmanın öncesinde bir grup minyatürcünün, dekoratörün ve sanatçının binanın duvarlarındaki sembolleri ve motifleri 2 sene boyunca elden geçirdiğini, bir bir kırıntılardan ekstrapolarasyon yaparak bunların tümünü yeniden tespit ettiğini biliyoruz. Bu motiflerin canlanması ile bina benzerlerinden farklılaşıp ruhunu geri kazanmış olmalı. İşte şimdi de aynı yöntemle insanlığın uygarlık birikimi sürecinde kaybolan parçaları yeniden bulup çıkarmamız gereken bir dönemin içindeyiz. Belki böylelikle toplumsal hafızayı geri getirebilir ve bu çöküşün önüne geçebiliriz.

Yazının 1. Kısmı İçin Tıklayınız…

Yazının 2. Kısmı İçin Tıklayınız…

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.