Yeşeriyorum

Ekonomi Dediğin Tek Dişi Kalmış Canavar(!)

0

Bu günlerde ilginç pek çok proje “kılıf”ına uydurulmaya çalışılıyor… Sizi bilmem ama ben hayretler içerisinde izliyorum olan biteni. Hele ki, iktidarın “gavur” dediği İzmir’ e inat mıdır nedir, malumunuz en garip işler Ege Bölgesi’ nde adını duyuruyor şimdilerde.

Bir baraj yapma sevdası ile içimize soğuk sular serpen (!?) iktidarımızın, Allianoi Antik Kenti ‘ ni gözden çıkarmasından bu yana çok zaman geçti. Ne söylenirse söylensin, içleri bile cız etmeden bildiklerini okumakta ısrar ettiler. Öte yandan İzmir’ de, Expo 2015 heyecanı aldı başını gitti ki tanıtımlarında Allianoi kentinin kullanılacağı ve tanıtım için kentte bulunan ünlü nympha (peri ) heykelinin kopyasını

n yapılacağı haberleri yer aldı gazetelerde. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demek içinse henüz çok erkendi. Expo’ yu hali hazırda elimizden kaçırmışken, sanırım antik kentimizi koruyalım mı korumayalım mı derdimiz de ortadan kalktı. Expo sonucunu konserler eşliğinde kutlayarak bekleyen İzmirlileri antik kentimizi koruma adına yapılan çalışmalarda göremezsek, zaten çelişki falan kalmamıştır ortada demektir. Üçüncü girişim ise dudak ısırtacak düzeyde: Bu sefer ise “bize baraj yapın” diyen köylülere inat, “yok size baraj”,”siyanür var” denilerek , Efemçukuru’ nda maden arayışları başlamak üzere.

Efemçukuru, İzmir iline bağlı bir köyümüz. Kendisi su havzalarının içerisinde yer alması nedeniyle maden çıkarma çalışmaları başladığı takdirde bire bir su kaynaklarını tehdit edecek bir konuma sahip. Burada gerçekleştirilmek istenen çalışmaya alternatif teklif ise Çamlı Barajı’ nın inşa edilmesi. Ama öyle ahval ve vahim bir durumdayız ki, Allianoi’u “su”ya ihtiyaç var diye inatla yerle bir etmek isterken, Çamlı Barajı için, İzmir’ in böyle bir su kaynağına ihtiyacı yok denilebiliyor.

Asıl kandırmaca ise yapılan bu gafların “ekonomik kalkınma” başlığına sığdırılmak istenmesi. Ülkemizde ekonomi öyle bir şey haline geldi ki: Siyasi bir tartışma olsa, aman yapmayın, yanımda tartışmayın, darılırım diyor; milyonlarca kişinin hayatı pahasına nükleer santralleri onaylıyor, beni nükleerle beslemezseniz büyüyemem diyor; Antik kent zaten olmuş antika büyük baraj istiyorum ben, daha büyük barajlarla sulandırın beni diyor; küresel ısınma hiç etkilemiyor onu, western filmleri özentisinde haydi dere kenarlarında altın arayalım diyecek kadar da maceraperest takılıyor. Biraz dikleşirseniz de üşütüp, grip oluyor. Bizlerde kendisini borsayı indirip çıkarması ile anlayıp, huyuna suyuna gitmeye çalışıyoruz. İşte bu “ekonomi” terimi, sansasyonel durum içeren projelerimizin çarpık bakış açısını temellendiriyor.

Aslen ben ne ekonomiden, ne borsa rakamlarının fıldır fıldır inip çıkmasını anlarım; benim anladığım yıllardır beni var eden yaşamsal kaynakların, geçmişten bize kalan miraslarımızın her ne pahasına olursa olsun korunması gerektiğidir. Öte yandan neyse ki; küçük esnafı yok edip, tekstil, tarım gibi büyük ticari sektörlerimize ket vurup, çalışma sahalarını üretimden çok tüketime yönlendirip, bolca pazarlama şirketi açarak ekonomik büyümenin gerçekleşmeyeceğini bilecek kadar da mantık sahibiyim…

Şimdi, AKP’ nin seçim sürecinde de “ekonomik istikrar” diye çığırtkanlık yapanların korkutmalarından, ekonominin bizlerin dışında fantastik bir varlıkmış gibi dayatılmasından herkes kurtulsa iyi olur. O çığırtkanlar ki bugün Türkiye’ nin en büyük zenginleri haline geldiler. O çığırtkanlar ki milyonlarca insanın işsiz kalmasına, devlet ve ülke kaynaklarının fütursuzca özelleştirilmesine imza attılar.

Daha iyi bir gelecek mi istiyoruz? Yaşamsal kaynaklarımıza sahip çıkalım, tüm özendirmelere inat, daha az tüketelim, şimdilerde biraz sıkıntı çekebiliriz ama en azından elli – otuz yıl sonra gelecek kuşaklara biraz daha iyi bir hayat sunabiliriz. Unutmayalım ki bizim öncelikli görevimiz bugünün hırsına yenilmeden doğayla uyumlu – doğal bir yaşamı sürdürerek, geçmişten aldığımız mirası gelecek nesile taşıyabilmektir..

Hayatın bize çizdiği yol, özgürlük ve güzelliklerle dolu olabilir, ama biz bu yolu yitirdik. Hırs insanların ruhunu zehirledi, dünyayı bir nefret çemberi aldı. Hepimizi kaz adımlarıyla sefaletin ve savaşların içine sürükledi. Hırsımızı arttırdık ama bunun tutsağı olduk. Bolluk getiren makineleşme bizi yoksul kıldı. Edindiğimiz bilgiler bizi çıkarcı yaptı, zekamızı da katı ve acımasız. Çok düşünüyoruz ama az hissediyoruz. Makineleşmeden çok insanlığa, zekadan çok iyilik ve anlayışa gereksinmemiz var. İnsancıl değerlerimizi koruyamazsak hayat korkunç olur, her şeyimizi yitiririz. Siz insanlar güçlüsünüz. Makineleri yapacak güç sizdedir. Bu hayatı olağanüstü bir mutluluk serüvenine çevirecek olan yine sizlersiniz. Öyleyse, insanlık ve demokrasi adına bu gücü kullanalım (…) *


*Charlie Chaplin

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.