EğitimManşet

Mersin Üniversiteli akademisyen, ‘İsmimi o listede göremediğim için kendimden utandım’

0

Mersin Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ulaş Bayraktar, yüzlerce akademisyenin KHK ile işten atılmasına tepkisini “Hâlâ bir işim, ünvanım olduğu için, onlarla aynı ‘suçu’ işlediğim halde ismimi o listede göremediğim için kendimden utandım. Bu adaletsizliğe alet ve ortak olanlar adına utandım. İnadımı direniş bildim; ahdım olsun, siz beni atana kadar bir yere kımıldamayacağım” sözleriyle gösterdi.

Resmi Gazetede yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile köklü üniversitelerden 330 akademisyen işten atıldı. İşten atılan akademisyenlerden 115’i, Bu Suça Ortak Olmayacağız bildirisine imza atan akademisyenlerdi. O bildiride imzası olan Mersin Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ulaş Bayraktar, KHK ile akademisyen ihracına tepkisini sosyal medyada üzerinden yayınladığı bir yazı ile gösterdi. Kısa sürede çok sayıda kişi tarafından  paylaşılan yazısında Bayraktar,  “Akademiye hiçbir zaman büyük anlamlar yüklemedim. Ulvi bir mesleğe sahip olmak için doktora, ünvan almak için yayın yapmadım. Profesörlüğü kağıt üzerinde çoktan hak ettiğim halde kimseden kadro istemedim. Sevgilimin peşinden kendimi akademisyen buldum ve bu tabiri hiç sevmedim” ifadelerini kullandı.

Yaptığı işi, sabahın köründe ekmek yapan fırıncıdan, sokakları süpüren temizlikçiden, tüm gün ayakta duran güvenlik görevlisinden ya da gecenin üçünde yolcuya su servis eden muavinden daha önemli, kutsal görmediğini belirten Bayraktar, 8 Şubat Çasrşamba günü sosyal medya hesabından paylaştığı yazısında şu ifadeleri kullandı:

“Akademiye hiçbir zaman büyük anlamlar yüklemedim. Ulvi bir mesleğe sahip olmak için doktora, ünvan almak için yayın yapmadım. Profesörlüğü kağıt üzerinde çoktan hak ettiğim halde kimseden kadro istemedim. Sevgilimin peşinden kendimi akademisyen buldum ve bu tabiri hiç sevmedim.

Yaptığı işim, sabahın köründe ekmek yapan fırıncıdan, sokakları süpüren temizlikçiden, tüm gün ayakta duran güvenlik görevlisinden ya da gecenin üçünde yolcuya su servis eden muavinden daha önemli, kutsal görmedim. Ama bir şekilde yaptığım işe değer verdim, layıkıyla yapmaya çalıştım. Hiç kimseyle akademisyen diye arkadaş olmadım ama arkadaş bildiklerimle çok keyif aldığım bilimsel çalışmalar yaptım.

Bu sabah onlarca arkadaşımın, yüzlerce meslektaşımın daha önce işinden olmuş on binlerce kamu personelinin arasına katılmış olduğunu öğrendiğimde duyduğum en yoğun hissiyat utançtı.

Hâlâ bir işim, ünvanım olduğu için, onlarla aynı ‘suçu’ işlediğim halde ismimi o listede göremediğim için kendimden utandım. Bu adaletsizliğe alet ve ortak olanlar adına utandım.

Lanet olsun işine de mesleğine de demedim değil. ‘Allah belanızı versin, alın üniversitenizi başınıza çalın’ demek istemedim değil. Sonra 1999 depreminde yakınlarından haber alamadıkları halde trafiği açık tutmaya çalışan polisleri, hastaneden ayrılmayan doktorları, yakınlarına ulaşmaya çalışmak yerine hemen yanı başlarındaki enkazı kaldırmaya çalışan sıradan insanları hatırladım.

O yüzden bir süredir akademi bitti, artık burada bilim yapılmaz naralarının, istifaların, emekliliklerin inadına ben bu mesajı attıktan sonra bitirmek üzere olduğumuz makaleye döneceğim, bir doktora öğrencime referans mektubu yazacağım, yarın birinci sınıflarla yapacağım siyaset bilimi dersine yapacağım girişi düşüneceğim.

Ve bu sabah haksız bir şekilde işinden, mesleğinden olanların düşüncelerini aktarmaya, yarım kalan cümlelerini bitirmeye devam edeceğim. İnadımı direniş bildim; ahdım olsun, siz beni atana kadar bir yere kımıldamayacağım.”

 

(Mersin Yaşam.net)

More in Eğitim

You may also like

Comments

Comments are closed.