Hafta SonuKöşe YazılarıManşet

Maçka Parkı: İstanbul’un altı üstüne getirilen yeşil alanları

0

Yoğun trafik yüzünden karşıdan karşıya geçmenin cesaret istediği yolların arasında sıkışıp kalmış bir kaç yeşil alandan biri Maçka Demokrasi Parkı. 1940’lı yıllarda kurulduğu Maçka Vadisi 19. yüzyılda at sürme, piknik ve mesire alanı olarak kullanılan yemyeşil ve sulak bir alanmış. Öyle ki vadiden geçen akarsuda kayık gezileri bile düzenlenirmiş.

O günlerden bu yana sular yerini vızır vızır akan araçlara bırakırken, o güzelim yeşil alan parçalana bölüne beton denizinin ortasında bir adacığa dönüşmüş. Bu yetmezmiş gibi şimdi de bir kısmı paravanlarla bölünmüş durumda. Parkın güney bölümünün altından geçen bir tünel inşaatı için kolları sıvayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, geçtiğimiz günlerde bir kez daha sahnede. İnsanlar nefes alabilecekleri bir avuç alana bile göz dikilmiş olmasından rahatsız. “Parkımızı kimseye vermeyiz” diyorlar.

Maçka Parkı’nda neler yapılabilir?

Yeşil alanlar bakımından dünyanın en fakir kentlerinden biri olan İstanbul’un sakinleri koşu, yürüyüş, çocuk ve köpek gezdirme gibi pek çok faaliyeti Maçka Parkı’nda yapıyor. 102 bin m2’lik bu park sadece civardaki mahallelerin değil, İstanbul’un pek çok yerinden gelen insanın hafta sonlarını çimlerin üzerinde kimi zaman slacklining ve yoga, kimi zaman da piknik yaparak geçirdiği bir yer.

Bu park, flora zenginliği bakımından da önemli bir yeşil alan. Burada Ihlamur, Kavak, Gürgen, Kestane, Meşe, Akasya, Çınar, Şimşir, Kızılağaç, Ceviz ve Dişbudak ağaçlarının dışında yüzlerce çeşit bitki var. Doğayla hemen hiç bağı kalmamış pek çok İstanbullu ve onların doğayla iletişimi hemen hiç olmamış çocukları için bu kent parkları paha biçilmez öneme sahip. Maçka Parkı’nda kargalarla göz göze gelebilir, minik bir serçeye elinizdeki poğaçadan bir kırıntı verip yanınızda yiyişini izleyebilir, yoldan geçen kediler ve köpeklerle oynayabilirsiniz.

Maçka Parkı’ndaki kaydıraktan kayan çocuğunuzun diğer çocuklarla nasıl da güzel iletişim kurduğunu izleyip keyiflenebilirsiniz. Maçka Parkı’nda insanların AVM’lere tıkılıp tüketmeden, para harcamadan ve çevrelerine zarar vermeden bir araya gelip pek ala da mutlu olabildiğine şahit olabilirsiniz. Burası, insanın doğaya ve kendisine yaklaştığı müşterek bir yaşam alanı.

Müştereğimize göz dikenler ne yapmak istiyor?

Peki, bu kadar önemli bir parka çakılmış bu paravanlar da nerden çıktı? Geçtiğimiz yılın Mayıs ayında Belediye Meclisi’nde kabul edilen Dolmabahçe-Levazım-Baltalimanı-Ayazağa Tünelleri Projesi’nin inşaatı başlıyor. 7,42 km uzunluğunda olması planlanan tünel Maçka Parkı’nın giriş kapısından başlayıp Sarıyer’e kadar uzanacak. Beşiktaş’tan Sarıyer’e kadar aralıklı olarak yer üstünden de ilerleyecek olan yol Zekeriyaköy’ün altından geçip 3. Köprü’yle birleşerek yer üstüne çıkacak. Karadeniz sahilindeki Kumköy koyuna da çıkış veriliyor. Levazım’dan başlayacak bir diğer tünel ise Cendere yolu Ayazağa’dan Baltalimanı’na oradan da Çayırbaşı’na kadar uzanacak.

Parkın bir kısmı paravanlarla çevrilirken, Vodafone Arena girişi tamamıyla kapatıldı. 50’ye yakın ağaç kesilirken bazıları işaretlenmiş bir şekilde bekliyor. Parkta anıt ağaç olacak yaşta ağaçlar da var. Halkın tepkileri üzerine İBB, ağaçların kesilmeyip söküleceğini, tünel çalışması bittikten sonra nakledilen ağaç sayısı kadar ağaç dikileceğini ve inşaatın parkın toplam alanının sadece %3,4’ünü oluşturması dolayısıyla parka zarar vermeyeceğini iddia etti.”

Ancak bu proje sadece ağaçların kesilmesi ve parkın bütünlüğünün bozulması ile sınırlı kalmayacak. Maçka Parkı, İstanbul’da gelecekte olabilecek bir depreme karşı çadır kent alanı ve afet toplanma alanı olarak belirlenmiş durumda. Parkın bütünlüğüne verilen zarar, olası bir depremde halkın can güvenliğini de tehlikeye atacak. Üstelik bu proje “Tarihi ve Kentsel Sit Alanı” sınırından da geçtiği için sadece Maçka Parkı’na değil, Maçka Caddesi güzergâhında yer alan Tarihi Maçka Maden Fakültesi, Maçka Teknik Lisesi gibi önemli kültür miraslarına da zarar verecek.

Tek hedef Maçka Parkı değil

Tünelin bir başka çıkış yeri de Ortaköy Vadisi’ne çıkacak. 2010 yılında vadiden geçtiği için iptal edilen proje mahkeme kararına rağmen aylar öncesinden başlamıştı. İstanbul en yoğun yerleşme alanlarının altını bir ağ gibi saracak olan tüneller depremle birlikte büyük tehlikeleri tetikleyecek gibi görünüyor.  İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın “ustalık eserim olacak” dediği Haliç-Unkapanı Su Altı Karayolu Tüneli Geçiş Projesi, 3. Köprü ve benzeri ulaşım projelerini de bu tabloya eklediğimizde oluşacak kümülatif etkiyi şimdiden kestirmek zor olsa da karanlık bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz kesin.

Halk parkına sahip çıkıyor

Maçka Parkı ağaçları kesilip, paravanlarla bölündüğünden bu yana Gezi Direnişi döneminde kurulan Maçka Forumu’nun 26 Ocak’ta düzenlediği bir toplantıda bir araya geldi. 28 Ocak’ta 10.30’da parkın içinde koşuyla başlayan etkinliklerle devam eden tepkiler, İBB’ye verilen ıslak imzalı bir imza kampanyasına dönüştü. 6 Şubat Pazartesi gününe kadar sürecek olan kampanyaya imza atmayı unutmayın. Dilekçeyi indireceğiniz web adresi için bu linki tıklayabilir ya da Osmanbey’de bulunan Tatavla Dayanışma Pazarı’na uğrayıp dilekçenin basılı haline imza da atabilirsiniz.

İhtiyacımız olan tüneller değil, yeşil alan!

Halktan gelen tepkilere karşı tünel bittiğinde 1,5 saatlik yol 10 dakikada geçilebileceğini söyleyen İBB’ye bir cevabımız var. Bizim kentin altını üstüne getirecek yeni tünellere değil, nefes alıp insan olduğumuzu hatırlayacağımızı parklara ihtiyacımız var. Üstelik deprem kuşağında olan bir kent olarak İstanbul’un çadır kent ve afet toplanma alanlarına ihtiyacı var. Bomonti-Dolmabahçe Tüneli ve Vodafone Arena gibi mevcut mega yapılar, metro ve Martı Projesi gibi mega projeler toprağın altını üstüne getirip, denizi doldurup ekosistemi yok etmekle kalmıyor, tarihi dokusuyla Dolmabahçe ve Kabataş hattı üzerindeki bütün tarih ve kültür miraslarımızı deprem tehlikesine karşı savunmasız hale getiriyor. Tüm bu projeler araç trafiğini bu zaten hassas olan bölgeye çekiyor. Bu bölgeye yapılacak ek bir tünel ateşle oynamakla eştir. Eğer amaç halka hizmetse, parklarımızın bir metrekaresine bile dokunmayın, artan nüfusa yeni yeşil alanlar yaratın ve “kestiğimiz kadarını dikiyoruz” diyerek yeşile boyadığınız yalanlarınızı bir zahmet kendinize saklayın!

 

Akgün İlhan

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.