Dış Köşe

Bergama ve diğer ekoloji hareketlerini itibarsızlaştırma operasyonu – Arif Ali Cangı

0

Bu yazı haberekspres.com.tr/ den alınmıştır

Son günlerde yine Bergama Hareketi’ni ve Bergama’dan yola çıkarak Cerattepe hareketlerini itibarsızlaştırma operasyonu başlatıldı, konuya ilişkin ‘derin analiz’ler yapılıyor. Neymiş efendim; “… Bergama Ovacık Altın Madeni’ne karşı ayağa kalkan köylüler kandırılmışlar, Almanya’nın çok altını varmış, o yüzden vakıfları aracılığı ile Türkiye’de altın madeni çıkartılması ve işletilmesine karşı seferberlik ilan etmiş, Alman Vakıfları da Bergama’ya gelmişler, köylüleri, çevrecileri kandırmışlar. Sonra ne olmuş; 2005 yılında madeni FETÖ’cü Koza Şirketi alınca madene karşı eylemler şıp diye kesilmiş, Alman Vakıfları da çevreciler de madene karşı çıkmaz olmuşlar. Aslında Ege Ordu’nun dahi karşı çıkmasına rağmen Alman Vakıfları ve FETÖ (çevrecilerin de desteği ile) kumpas kurmuşlar, Ovacık Madeni ABD’li Normandy-Newmont şirketinden Koza’ya geçmiş, hatta Alman Vakıfları iddiasını ortaya atan Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesinde de bu kumpasın parmağı varmış. O Alman vakıfları şimdi de Cerattepe’de madenin çıkartılmasına karşı direnen Artvinlileri kandırmakla meşgulmüş, ABD Büyükelçisi de geçtiğimiz günlerde Artvin’e gitmişmiş…”

Bu ‘analiz’leri yapanların amaçları çok derin olabilir ama yazılar bilgi yoksunu, okuyucunun hafızası ve zekası ile alay eden sığ yazılar.

Bergama hareketi ile Alman vakıflarının ilişkilerinin külliyen yalan olduğunu, iddiaların hayali raporlara ve kişilere dayandığını geçen hafta yazmıştım. [1] Onları tekrar etmeyeceğim, yalnız ‘casusluk’ davasından beraat eden sanıklardan Bergama hareketinin ‘aktivist belediye başkanı’ Sefa Taşkın’ın adını atlamışım, kendisinden özür diliyorum. Sefa Taşkın ekoloji hareketine katkılarının yanı sıra beldesinin sağlığı için nasıl belediye başkanı olunacağını herkese gösteren değerli bir insandır, duruşu ve yaptıkları için buradan kendisine bir kez daha teşekkürlerimi iletiyorum.

Taze bir yazıyı daha okumanızı önereceğim; Bergama hareketini başından beri takip eden, haberlerini yapan, arşivini tutan, Necip Hablemitoğlu’nun kitabındaki iddiaları didik didik edip, belgeleri ile hayali olduğunu ortaya çıkartan ekoloji gazetecisi Özer Akdemir’in hafta sonu “Hablemitoğlu ve Bergama köylü direnişi” başlıklı yazısı yayınlandı. [2] Daha ayrıntılı bilgi edinmek istiyorsanız, hepsi belgelere dayanan “Kuyudaki Taş / Alman Vakıfları ve Bergama Gerçeği” kitabını okumalısınız.

Ben kendi yaşadıklarım ve tanıklıklarımla devam edeyim. Ankara 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde görülen davada Bergama hareketi sanıklarının savunmanlığını yapan avukatlardan birisiydim. Davada iddianamenin dayandığı kitabı yazan Necip Hablemitoğlu’nu savunma tanığı olarak dinleterek, yazdıklarını delilleriyle somutlamasını isteyecektik ama ne yazık ki ilk duruşmadan önce evinin önünde katledildi. Hablemitoğlu bugün yaşıyor olsaydı gerçekleri anlatır mıydı bilmiyorum ama kitabının yarattığı algı sonucunda Ovacık Altın Madeni’nin Koza şirketine devredilmiş olması nedeniyle sanırım kahrından ölürdü.

Sonuçta ‘Alman vakıfları’ üzerinden yaratılan algı operasyonu, suçlamalar, davalar sonucunda Ovacık Altın Madeni, 2005 yılı başında, bugün FETÖ soruşturmasına dahil edildiği için İngiltere’ye kaçan Hamdi Akın İpek’in el konulan Koza Şirketi’ne devredildi.

Ege Ordu Komutanlarının da dahil olması, Bergama hareketinin ‘ulusal güvenlik’ sorunu olarak Milli Güvenlik Kurulu toplantılarının gündemine alınması, bunu tırmıklayan gazetecilerin tehdit edilmesi, mahkeme kararlarının uygulanmaması için Bakanlar Kurulu kararının çıkartılması şeklinde devam eden psikolojik savaş ortamında Bergama köylü hareketi geriledi. Ancak madenin Koza’ya geçmesinin ardından çevre eylemlerinin bıçak gibi kesildiği iddiası gerçeğin ters düz edilişinin bir başka örneğidir. Ovacık Altın Madeni’ne karşı yürütülen çevre mücadelesi yukarıda sıraladığım etkenlerden dolayı kitlesi azalsa da bitmedi, Bergama ve yöresi için yaşamsal tehdit oluşturan maden kapatılmadan, çevreye ve hukuka karşı suç işleyenler yargılanmadan bu hareket bitmez.

Madeni devralan Koza şirketi, Bergama hareketine yönelik psikolojik savaşın uygulamasını da devraldı, artık Alman vakıfları dezenformasyonunu en çok kullanan Koza şirketi ve onun patronu Akın İpek’ti.

Madenin Koza’ya geçmesinden sonra çevre hareketine karşı sadece psikolojik savaş yöntemleri uygulanmadı, doğrudan fiili saldırılar da gerçekleştirildi. Bergama hareketinin Türkiye’nin ekoloji hareketi haline gelmesinden sonra 5 Haziran Dünya Çevre Günü toplantıları madenin dibinde yer alan Çamköy’deki Bergama hareketi kitabesinin başında yapılmaktaydı ta ki Koza’nın madeni devraldığı 2005’e kadar. 5 Haziran 2005’te Çamköy’e gitmek isteyen çevreciler, Koza şirketinin organize ettiği taşlı yumurtalı saldırıya uğradılar, Hamdi Akın İpek de olay yerindeydi. Ertesi yıl da Dikili Belediyesi’nin Barış Demokrasi ve Emek şenlikleri kapsamında 19 Ağustos 2006 tarihinde düzenlenen “Siyanür Altın Çevre” paneli yine Koza şirketinin organizasyonunda basıldı. Bu iki olayın yargılaması yıllardır sürüyor. Dikili panel baskını davası geçtiğimiz Temmuz ayında karara çıktı, temyiz aşamasında, bu arada kararı veren hakim FETÖ/PDY soruşturmasından tutuklandı, hakimlikten ihraç edildi. 5 Haziran 2005 saldırısı davasında da ilginç olaylar yaşandı, daha yaşanacağa benziyor. Davanın açılması sırasında iki ayrı iddianame ortaya çıktı, birisinde sanıklar arasında Akın İpek de yer alırken, diğerinden Akın İpek’in adı çıkartılmıştı. Davada Akın İpek’siz iddianamenin esas alınması üzerine çevrecilerin itirazları ardından Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi kararı ile Akın İpek sanık olabildi. Bunun üzerine davada hem şikayetçi hem de avukat olan şahsım hakkında verilen takipsizlik kararı madenciler tarafından kaldırılmaya kalkışıldı, olağan yollarla kaldıramayınca olağanüstü yollarla kanun yararına bozma yoluyla ben de davaya sanık olarak eklendim. Bergama gerçeğini öğrenmek istiyorsanız bu davayı da takip etmenizi öneririm. 27 Ekim saat 14’te Bergama 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya gelirseniz gerçeklere bizzat tanık olursunuz.

ABD Büyükelçileri

Yaklaşık 25 yıla ulaşan Ovacık Altın Madeni-Bergama hareketi sürecinde yazacak, anlatacak çok şey var. Şimdilik şunu belirterek yazıyı daha fazla uzatmayalım; Bergama hareketi, Türkiye’nin ekoloji hareketleri tarihinin abc’sidir, çevre ve ekoloji hareketine ve hukukuna çok şey kattı. [3] Buna karşılık, nerede etkili bir çevre hareketi olsa Bergama’dan başlayan itibarsızlaştırma girişimleri yaşanıyor, yaşamı savunan çevre/ekoloji hareketlerinden çıkarı zedelenenler çamur atmaya başlıyorlar. Bugünlerde Bergama hareketinden yola çıkarak Cerattepe’nin ekolojisini mahvedecek Artvin’i yaşanmaz hale getirecek madene karşı çıkan Artvinlilere saldırılıyor. Artık kabak tadı veren Alman vakıfları dezenformasyonu Artvin için de yapılıyor, bir de ABD büyükelçisi John R. Bass’in çevrecilere destek vermek için Artvin’i ziyaret ettiği iddiası ortaya atıldı.

Bu yazıyı yazmama yol açan “analiz” yazarlarından Yeni Asır Gezete’sinden Zafer Şahin son yazısında bana doğrudan şu soruları yöneltmiş: “ABD Büyükelçisi’nin Cerattepe Projesi’nin ÇED davası öncesinde Artvin’e yaptığı geziyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir solcu olarak ABD Büyükelçisi’nin ülkenizin içişlerine karışma cüreti göstermesi sizi hiç öfkelendirmiyor mu?” Soruyu ciddiye aldım ve araştırdım, Cerattepe davasının avukatı sevgili dostum Av. Bedrettin Kalın’a ‘ABD büyükelçisinin ziyaretini bana anlatır mısın’ dedim, acıklı acıklı güldü, “Sorma Alman vakıfları yalanından sonra bir de ABD büyükelçisinin ziyareti dedikodusu çıktı, araştırdım Artvin’de büyükelçiyi kimse görmemiş, kimsenin görmediği ABD büyükelçisini bize niye soruyorlar ki bu ilin Valisi var, Emniyet Müdürü var, Jandarma Komutanı var onlara niye sormuyorlar’ diye dertlendi.

Zafer Şahin’in sorusuna vereceğim yanıt; Artvin’de Alman vakıfları ve ABD büyükelçisi ziyareti yalanları dolaşıyor, ne Alman vakıflarını ve ne de ABD büyükelçisini gören olmamış. Bu yalanlar yüzünden Yeşil Artvin Derneği yöneticileri tehdit telefonları alıyorlar, bence siz de artık aslı astarı olmayan dedikoduları analiz diye yazmayı bırakın.

ABD büyükelçilerinin bu işlere burunlarını sokmaları beni öfkelendirmiyor mu? Öfkelendiriyor, ama Ovacık Altın madeni sürecinde olduğu gibi buna izin veren bizim yöneticiler daha çok öfkelendiriyor.

Yazı uzadı farkındayım, ABD büyükelçilerinin müdahalesi deyince hatırlatmadan geçemeyeceğim: 2004 yılı Ovacık Altın Madeni’ne ilişkin yine mahkemelerce birden çok iptal kararı verilmiş, ÇED’e ilişkin iptal kararı Çevre Bakanlığı’nın yeni izni ile aşılmış, ancak Bayındırlık İl Müdürlüğü’nde işini yasalara göre dürüstçe yapan görevliler onay vermediği için imar planı iptaline ilişkin mahkeme kararı aşılamıyordu. Tam bu aşamada Ankara’daki dönemin ABD Büyükelçisi Eric S. Edelman devreye giriyor. Dönemin Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen’e mektup yazarak madenin ihtiyacı olan imar planının bir an önce yapılmasını istiyor. [4] Ardından görülmemiş bir hızla imar planı yapılıyor, planın 30 gün kaymakamlıkta askıda kaldığına dair tutanak tutuluyor ancak askıdaki imar planını hiçbir Bergamalı görmüyor. Onaylanan imar planı üzerine mahkeme kararları ile kapanan maden faaliyete geçiyor ve Koza’ya devrediliyor. ABD Büyükelçisi’nin müdahalesi ile verilen bu imar planı da daha sonra mahkeme kararıyla iptal ediliyor ama yapılan yasa ver yönetmelik değişiklikleri ile imar planı, yapı ruhsatı olmadan madenin çalışması sağlanıyor. İşte bu olaylar beni çok öfkelendirmişti ama öfkelenmek bir işe yaramıyor; ekolojiyi, yaşamı, hukuk güvenliğini korumak için yurttaş olarak meşru yollarla mücadele etmekten başka yol yok, yaşam savunucuları ile çevre hareketleri de bunu yapıyor, bilmem anlatabildim mi?

[1] http://www.haberekspres.com.tr/bugun-cerattepenin-davasi-var-makale,4938.html
[2] http://izgazete.net/yazi/250/hablemitoglu-ve-bergama-koylu-direnisi
[3] http://bianet.org/bianet/ekoloji/160776-bergama-direnisi-cevre-hukukunu-nasil-degistirdi
[4] https://www.evrensel.net/haber/158385/emir-buyuk-yerden

 

Bu yazı haberekspres.com.tr/ den alınmıştır

24-arif-ali-cangi

 

Arif Ali Cangı

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.