Hafta SonuKitapManşet

Mo Yan hakkında konuşmamız gerek

0

Gerçek adı Guân Móye olan Nobel ödüllü yazara daha çocukluk yıllarında ailesinin tavsiye ettiği isimmiş, Mo Yan. Pek çok çeviriye göre Sakın Konuşma anlamına geliyor.

Çin’de sürekli sansürlenen ve eserleri korsan yollarla çoğaltılan yazarlar arasında en meşhuru olarak biliniyor. Buna rağmen, Mo Yan’ın adını sansür üzerine yayınlanan imza kampanyalarında aramayın. 2012 yılında kazandığı Nobel Edebiyat ödülü konuşmasında da belirttiği gibi sansüre tam anlamıyla karşı değil. Onu havaalanlarındaki geçiş kontrollerine benzetiyor ve gerekliliğine inanıyor.

90

Her yazar gibi, Nobel ödülünü aldıktan sonra Mo Yan da ödülü alış nedenleriyle, kitapları ve hayatıyla konuşuldu. İsveç Akademisi açıklamasında yazarın, “sanrısal gerçeklikle halk hikayelerini, tarihi ve şimdiyi kaynaştırmadaki ustalığını” belirtilerek ödülü takdim etmişti. Sonrasında yazarın ustalığı kadar, belki de daha fazla, 2010 yılında Nobel Barış Ödülü sahibi Çinli İnsan Hakları savunucu hapisteki Liu Xiaobo için yayınlanan düşünce özgürlüğü metnine imza atmayışı konuşuldu. Metni imzalayanlar arasında Paul Auster, Coetzee, Elif Şafak, Neil Gaiman, Will Self, Salman Rushdie gibi isimler vardı. Hatta öyle ki, bu olaydan sonra  PEN yazarlar derneği başkanlığını yapan Salman Rushdie, Mo Yan için “alay konusu” ya da “kurban” anlamına gelen Patsy deyimini kullandı. Rushdie’nin bu sözü sonrasında The Guardian, New York Times gibi gazetelerde Mo Yan örneği üzerinden edebiyatçıların iktidar yanlısı ya da karşıtı söylemleriyle gündeme gelmeleri, var olmaları tartışması (belki de 100. Kez) gündeme geldi. Mo Yan, The Guardian gazetesine verdiği bir röportajda Liu Xiaobo’nun en kısa zamanda serbest kalmasını dilediğini, eserlerinin sadece edebiyat üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini ve kendisine yöneltilen devletin yazarı eleştirileriyle de haksızlık yapıldığını belirtti.

Daha önce Mo Yan’dan başka 8 Çinli Doğal Bilimlerde Nobel ödülünü kazandı ve bu 8 kişiden 6’sı Batı ülkelerinden birinin vatandaşı. Geriye kalanlardan biri yukarıda bahsettiğimiz, insan hakları aktivisti Liu Xiaobo 2010 yılında Nobel Barış ödülünü aldığı sırada düşüncelerinden dolayı hapis yatıyordu. Sekizinci Nobel sahibiyse Çin Devletinin “kuzu postu giymiş kurt” diyerek çağırdığı, Tibet’in bağımsızlığını savunduğu için sınır dışı edilen Dalai Lama‘ya verilmişti. Çin’in Nobel ödülleriyle bu sorunlu ilişkisinden sonra hüküm giymemiş ve sınırdışı edilmemiş Mo Yan’ın kazanması, Çin’in rahatlıkla kutlayabileceği bir başarıydı. Yazarın doğup büyüdüğü köyün yeniden inşası projesi için 110 milyon yuan bütçe ayrılıp köyün yeniden inşasına “Mo Yan Deneyimi” adı verilmiş.

Mo Yan kitapları Türkçe’ye de yazar dünyanın en prestijli edebiyat ödülünü kazandıktan sonra çevrilmeye başlandı.

Böylece biz de, para ve ödülleri bir kenara bırakarak edebiyatın asıl konusuna, yaşam ve ölüme geçebiliriz. Mo Yan, konu olarak daha çok Kültür Devrimini ele alıyor. Kısa zamanda uzun kitaplar yazıyor. Benim bahsetmek istediğim de o uzun romanlarından biri, Yaşam ve Ölüm Yorgunu.

89

Bu kadar ağır – yarım kilodan fazla, 930 sayfa – romanlar hakkında artık nasıl düşünülüyor, bilmiyorum. Mo Yan’ın 40 günde yazdım dediği kitabı benim okumam üç ayımı aldı. Hatta onu okurken başka kitaplar bitirdim. Ama onu, Yaşam ve Ölüm Yorgunu’nu olabildiğince yanımda taşıdım. Hatta 2 günlüğüne Ankara’ya gittiğimde Yeşil Gazete’nin editörlerinden Ali Serdar gülmüş, “Filminin çıkmasını bekleyemedin mi?” demişti. Haklıydı aslında. Hollywood, yazarın “Kızıl Darı Tarlaları” eserini film yapmıştı mesela zaten. Ben yine de, neden illa ki okuyordum ki? Zaten okumaya her oturduğumda, bu sefer 20 – 30 sayfa atlayacağım, diyordum. N’olcak ki?

Kitabı açtığım andaysa her satırın üzerinden geçmeye başlayıp bırakamadım hiç.

88

 

İşte böyle, her bölümünün başlığını çıkararak romandaki olayları anlayabilirsiniz. Satır satır okuyaraksa Çin’deki kültür devrimi ve sonrasına özel, farklı, komik ve gerçek bir tanıklık etmiş olursunuz.

Tibet’teki halinin Ölüm Kitabı (The book of dead) belgeseli ve kitabında anlatıldığı haliyle bir reankarnasyon inancı vardır. Bu inanca göre insan öldüğünde, yaşamında ne kadar iyi biri olabildiğine bağlı, farklı canlılar olarak geri gelir. Ve Zaman’la ruhunun gelişimine göre tekrar insan olarak da geri gelebilir. Fakat tabii, insan bilinci – hele ki bu analitik akılla – bunu algılayamaz.

Yaşam ve Ölüm Yorgunu Ximen Nao, Çin’de devrim olduğu sırada büyük bir toprak sahibidir ve kızıllar tarafından öldürülür. Diğer tarafta Cehennemin Efendisi Yama ile karşılaştığında onunla konuşur, aslında iyi bir insan olduğuna, ölümü, en azından cehennemi hak etmediğine ikna eder. Ancak geri döndüğünde Yama’nın bir süprizi olduğunu fark eder, bir eşek olarak geri dönmüştür. Yama içleri kinle dolmuş bir şekilde geri dönmesini istemez. Önce sahibine bağlı ama biraz heyecanlı bir eşekten dinleriz geride bıraktığı ailesinin nasıl değiştiğini. Kendi topraklarına geri döner çünkü her seferinde. Sonra güçlü bir boğa olur. Ama yine de mutsuz öldüğünde Yama onu ayrıcalıklı ve lider bir domuz olarak geri gönderir. Domuzların devrimdeki yükselişine ve çöküşlerine tanık oluruz. Ximen Nao’nun çilesi, bir sonraki hayatında köpek, sonra maymun olduğunda da bitmez.

Bütün bunları 11 yaşında okulu bırakan Mo Yan’ın hikayesini bilmeden okumak bir şey eksiltmiyor ama bilerek okumanın okumayı daha aktif hale getirebileceğini söyleyebilirim. Özellikle havaalanı güvenliği benzetmesine Rushdie’nın sert çıkışı ve ardından akan tartışma bize Batı’nın sanatta da tıkandığı alanlara işaret ediyor. Mo Yan’ın benzetmesi üzerine Rushdie, bu güvenlik önleminin teröre karşı alındığını belirtip o halde Mo Yan’ın da edebiyatı terör tehditi de olabileceğini mi söylemek istiyor? diye sormuştu. Bundan sonraki tartışmalarsa Mo Yan’ın dışarıda kaldığı bir şekilde ilerlemiş, Amerika’nın Afganistan işgalini haklı bulmuş birinin bunları söylemesinin meşruiyeti sorgulanmıştı. Zaman geçti ve Rushdie, herhangi birinin Mo Yan’a Patsy demeye Hakkı olduğunu savundu. Çinceden başka dil konuşmayan Mo Yan’ın dahil olmadığı tartışma böyle kaldı.

Peki Çin, ya da Mo Yan kendisi, nasıl bir sona bağlanamayan tartışmanın konusu, meselesi haline geldiler?

Sanırım edebiyatın bize gösterebileceğim bir şey bu. Merak edenler için,

Kitap: Yaşam ve Ölüm Yorgunu
Yazar: Mo Yan
Çincede Çeviren: Erdem Kurtuldu
Yayın Evi: Can Yayınları

91-Bahar-Topçu

 

 

Bahar Topçu

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.