Ekolojik YaşamHafta SonuManşet

[Kuşlar, Orman ve Ben] “Bir bardak suda bir milyon sinek” !

0
Arazide kurduğumuz deney havuzları

Türkiye’de Doğa ve İnsan Konularının Yakın Tarihi’nde Tanıklıklar

Güneşin Aydemir

6

BİR BARDAK SUDA Bİ’ MİLYON SİNEK

İki hafta olmuş yazmamışım. Önden yazmıştım iki haftalık, araya da darbe kalkışması girdi derken kaldığım yerden devam ediyorum.

Sivrisineklerin peşinde koşturuyorduk işte. O köy sizin, bu bataklık bizim, sabahın köründen akşamın karanlığına kadar elde kepçeler, cam aspiratörler (ergin sivrisinekleri nefesle içine çektiğimiz cam tüp) sivrisinek örnekleri topluyor, su kalitesi ölçümleri yapıyor, kayıtlar tutuyorduk.

Araziyi iyice tanımamız bir ayı buldu sanırım. Bu sürenin sonunda düzenli olarak ziyaret edip, ölçümler yaparak veri toplayacağımız pilot alanları seçtik. Buralara örnekleme noktaları inşa ettik. İnşa ettik diyorum çünkü bildiğiniz elle, kürekle çukurlar kazdık, suların biriktiği yerlerde doğal su döngüsünün akışına, arazide tutuluş süresine göre aralarına ağlar koyarak ayırdığımız 1’er metrekarelik örnekleme havuzları oluşturduk. Sivrilerin uçuş yoğunluğu ve yönlerini tesbit etmek için bu noktalarda düzenli gözlemlere başladık.

Arazide kurduğumuz deney havuzları

Arazide kurduğumuz deney havuzları

Yaptığımız iş, bu noktaları iki günde bir ziyaret edip, suya rastgele kepçe sallayıp, içinde sivrisinek larvalarının hangi evresinde kaçar tane olduğunu saymak, başka su canlıları olup olmadıklarına bakmak, çıkan sonuçları da kaydetmekti. Arazi çalışması günlük rutinde birkaç parça halinde ilerliyordu. Sabah erken öğle yemeğine kadar bataklık, orman içlerinde. Öğle yemeğinden sonra yeni alanlarda ve köylerde. Akşamüstü kaldığımız otele dönüp tutulan kayıtların dijital ortama aktarılması ve dinlenme, gece de pilot alan olarak seçilen Kapıkargın Köyü’ne ergin sivrisinek toplamaya. Bazı geceler de makale okuyup tartışmaya devam ediyorduk.

Şimdi bütün bu araştırmanın çerçevesini anlamak için sivrisinek denilen yaratığın biyolojisinden, ekolojisinden bahsetmek gerekir. Bu, kimilerine göre insanı canından bezdiren melun, kimilerine göre (mesela bana göre) dünyanın en ilginç canlısının bütün yaşamı hayret edilesi gerçeklerle doludur, hoş gören bir gözle bakıldığında doğanın her bir parçası da böyledir ya.

Sivrisinekler yaşamlarına suda başlarlar. Bir sivrisinek dişisi ortalama 200 yumurtayı suya bırakır. Bu yumurtalar uygun ısı ortamında açılır ve ortaya iğne ucundan daha ufak larvalar saçılır. Larvalar sudaki planktonlarla beslenerek yaşar ve tam 4 kere gömlek değiştirerek beslenmeyen pupa evresine geçerler. Bu evreden sonra da hızla başkalaşarak ergin sivrisinek olup uçarlar. Yani mücadele programında sadece uçanlara ilaç sıkmakla olacak iş değil. Suda da bir katliama girişmek gerekiyor. Dişi sivrisinekler erkeklerle çiftleştikten sonra meşreplerine (biyolojik olarak türüne göre diyelim) göre en yakın omurgalı canlıyı –ki bu kimisine göre bir kanatlı, kimisine göre bir sürüngen, kimisine göre bir memeli canlı olur- bulup kan emmek için çıldırırlar. Erkekler zararsızdır. Zira biraz nektar suyu falan içip hakkın rahmetine kavuşurlar.

Yeni çiftleşmiş dişi bir sivrisinekten daha korkunç hiçbir şey yoktur dünyada! Kan emmek için çıldırır. Kan, içerdiği yüksek protein sayesinde yumurtaları olgunlaştırır ve işte bu döngü böyle devam eder. Hava yeterince sıcaksa ki bulunduğumuz bölgede böyle idi, yumurtaların açılıp ergin sivrisinek haline gelmesi 3-5 günün işidir. Yumurtaların açılma oranı da oldukça başarılıdır, yani %100ü açılır çoğu kez. Eğer kaba bir hesap yapacak olursak bir tek sivrisinekten iki hafta içinde yüzbinlerce (korkutmamak için milyonlarca demiyorum) yeni sinek katılır vızıltılı gecelerimize! Bu nedenle proje lansmanı için yapılan basın toplantısında böyle bir başlık kullanılmıştı ve gazete de basmıştı: “Bir bardak suda bir milyon sinek” !

Sivrisineklerin yaşamına sonra tekrar tekrar döneceğiz, zira sizleri bu doğa harikalarına dair bilgilerden mahrum etmek istemiyorum ;o))

Kendimi bayağı kutsanmış hissediyordum. Bütün gün doğanın içinde, fiziksel olarak zorlanarak, börtü böcekle uğraşıyor, benim gibi insanlardan oluşan bir ekiple çalışıyor, derya deniz bir konunun içinde yaşamı ve doğayı, bilimsel metodolojiyi, işbirliğini, paylaşmayı öğreniyordum. Daha ne isterdim? Ama galiba en önemlisi sorumluluk almayı ve gereklerini kayıtsız şartsız yerine getirmek kısmıydı. Araştırma ekibinin başındaki hocamız, sonraları yakın arkadaşım olacak Bülten Alten’e burada teşekkür etmek isterim. Bendeki zorluğa teşne karakteri görmüş olacak ki kaldığımız otelde kurduğumuz laboratuvarın ve bilgi-belge arşivinin sorumluluğunu bana verip, ekibe duyurdu. Gelen verilerin dijital ortama aktarılmasının koordinasyonu, laboratuvar deneyleri, arşivin tutulması işlerini yapmaya başladım bir süre sonra. En eski apple bilgisayarları hatırlar mısınız? 20lik tuğla gibiydiler. Verileri o bilgisayarlarda excelin atası olan bir programda tutuyorduk, floppy disklerde saklıyorduk.

Arşiv ve laboratuar sorumluluğu bildirisi (!)

Arşiv ve laboratuar sorumluluğu bildirisi (!)

Şu elektronik devrim ne aşamalardan geçti diye düşünüyorum ara sıra. Çocukken Milliyet Çocuk dergisi okurdum. Orada “gün gelecek insanlar sokakta telefonlarla konuşacaklar, Japonlar bunun üzerinde çalışıyor” gibisinden bir haber okumuştum zamanında. O sırada ne kadar da uzak gelmişti bu fikir. Şimdi kaçıncı cep telefonumu kullanıyorum sayısını unuttum. Nereden nereye geldik şu kısa sürede…

Yeni sorumluluklarımla beraber arazi mesaim biraz azaldı, otelin arkasındaki arsaya kurduğumuz deney havuzlarındaki gece sayımları ile ikame ettim arazi çalışmalarını. Bu havuzlarda araziden getirdiğimiz çeşitli boylardaki sivrisinek larvalarını çeşitli boydaki Gambusia affinis denilen Avustralya kökenli balıklara yediriyorduk. Bu balık özellikle sivrisinek larvalarını mideye indirmesiyle nam salmıştı. Akvaryumdan bildiğiniz lepistesin yabani akrabası aslında. Sudaki mücadelede yaygın olarak kullanılan bir tür. Hangi boy balık, hangi evredeki larvayı, günün hangi saatinde, ne kadar yiyor sorusunun cevabını bulmaya çalıştığımız deney çadırında sayım nöbetlerini koordine ediyordum.

Ve bir de geceleri Kapıkargın Köyü’nde kurulan cibinlikler ve ışık tuzaklarını ziyaretlerine katıldığım oluyordu arkadaşlarımla birlikte.

Cibinlikler ve ışık tuzakları, tıpkı sudan alınan örnekler gibi ergin sivrisineklerin tesbiti için kullanılıyor. Hem türleri hem de yoğun oldukları saatleri belirlemek için. Bunun için seçilen evlere bir ışık tuzağı asılıyor. Işık tuzağı, üzerinde ışık olan ve sinek geldiğinde içine alıp çıkarmayan bir kavanoz aslında. Buraya gelen sinekleri ve başka birçok böceği de çekiyor. Biz de saat başı alıp bakıyor, tür tesbiti yapıp bırakıyoruz. Ne böcekler geldi o tuzaklara tahmin edemezsiniz.

Cibinlik ise zavallım bir dananın üzerine kuruluyor. Saatte bir içeri giren sinekler yakalanıp sayılıyor. Deli işi anlayacağınız.

İşte böyle gelip geçiyordu günler….

Devam edecek…

61-Güneşin Aydemir

 

Güneşin Aydemir

You may also like

Comments

Comments are closed.