İklim KriziManşet

İklim müzakerecilerinden Bonn oturumunda hızlanmaları istendi

0
Müzakere odası, Bonn (Res.: UNFCCC/Flickr)

Megan Darby tarafından Responding to Climate Change’de (RTCC) yayınlanan makaleyi Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni İrfan Özdabak‘ın çevirisiyle sunuyoruz.

***

Politikacılar, iklim değişikliği konusunda kayda değer meselelerde ortak bir noktaya yaklaşırken, önümüzdeki hafta gerçekleşecek olan ara görüşmeler küresel bir anlaşmanın yasal yapısına hitap etmelidir.

Müzakere odası, Bonn (Res.: UNFCCC/Flickr)

Müzakere odası, Bonn (Res.: UNFCCC/Flickr)

İklim değişikliği anlaşmasına taraf olan müzakerecilerin önümüzdeki hafta Bonn’da gerçekleşecek ara görüşmelerde kayda değer gelişmeler elde etmek için ellerini çabuk tutmaları gerekiyor.

Paris’te yeni bir iklim değişikliği anlaşmasına son noktanın konulması için yapılacak görüşmelerden önce müzakereler için 83-sayfalık metni oldukça küçültmeleri gerekiyor.

Haziran ayındaki son oturumdan sonra politikacılar,  gerçekleşen G7, İklim ve Enerji Önde Gelen Ekonomiler Forumu (MEF/ÖGEF) ve bakanlar zirvesi gibi diğer forumlarda bazı temel hususlarda ortak bir zeminde buluştular. Yine de BM başkanı Ban Ki-moon resmi sürecin “kaplumbağa hızında” hareket ettiği yönünde dert yandı. Fransa’nın önde gelen diplomatı Laurence Tubiana da benzer endişeleri dile getirdi.

AB iklim sorumlusu Miguel Arias Canete yakın zamanlarda durumu şöyle özetledi: “Teknik görüşmeler ciddi anlamda siyasal tartışmaların gerisinde kalmaktadır. Bu değişmeli.”

E3G isimli düşünce kuruluşu iklim diplomasisi uzmanı Liz Gallagher “Biraz bağlantısızlık” olduğunda mutabık. “Bu oturum bakanların müzakerecilerle ilişkilerini ne kadar sıkılaştırdıklarını ortaya çıkaracaktır.”

Yasal yapı

Nihai amaç bu Aralık ayında ülkelerin kendi ekonomilerini karbondan-arındırmak için nasıl bir işbirliği yapacaklarını, iklim değişikliğinin etkilerine karşı nasıl hazırlanacaklarını ve her iki çabada gelişen dünyayı nasıl destekleyeceklerini belirleyecek bir anlaşmadır. Bunu başarmak için, 196 ülkenin temsilcileri sadece kendi çatışan çıkarlarına çözüm bulmakla kalmamalı fakat aynı zamanda onun yasal yapısı hakkındaki çetrefilli sorunlarla da mücadele etmelidir.

Uzun-erimli bir çerçeve yaratmak üzere anlaşmanın bazı bölümleri yasal olarak bağlayıcı bir anlaşma ya da protokol halinde olacaktır. Zaman içerisinde yavaş yavaş gelişmesi beklenilen unsurlar ayrı bir karar dökümanına dahil edilecektir. Sürecin iki başkanı Ahmed Djoghluf ve Dan Reifsnyder geçen ay konuları bu iki kategoride organize etmeye başlayan bir metin yayınladılar. Fakat üçüncü bir oturum – karar verilmeyen hususlar – en uzun olanı. Bunlar iklim finansmanı ve zengin ve fakir ülkeler arasındaki sorumluluk farklılaşmasına dair tartışmalı soruları içermektedir.

Seul-temelli Global Green Growth Institute (Global Yeşil Büyüme Enstitüsü) başkanı Yvo de Boer, RTCC’ye “Eğer o temel hususlarda yüksek seviyede bir siyasal netliğiniz yoksa, metnin kendisini geliştirmek çok zor olacaktır” dedi ve bir anlaşma oluşturulurken ana güç odakları arasında çok fazla saklanmış bilgiye doğru yakınlaşmanın olmasına karşı dikkatli olma uyarısı yaptı.

2010 yılına kadar BM iklim birimine öncelik eden Boer de “İklim ve Enerji Önde Gelen Ekonomiler Forumu’nda (MEF’te) ilerleme sağlanması harika bir şeydir, fakat bu temsil edici bir grup değildir” diye belirtti.

“Finans gibi sürecin en çok sıkışıp kalmış gibi göründüğü alanlar aslında küçük ada devletleri gibi MEF içinde olmayan ülkelerin ana endişe kaynaklarıdır.”

Üzerinde uzlaşılacak bir iklim anlaşmanın yapısı –neyin nereye gideceği- açık değildir. Geliştirme hayır kurumu Oxfam, örneğin, yasal metinde, iklim finansmanına –iklim hedeflerine ulaşmaları için dünyanın ekonomik olarak dezavantajlı kesimine yardımcı olacak paraya- bağlılık çağrısı yapıyor-.

Sanayileşmiş ülkeler 2020 yılına kadar her yıl 100 milyar ABD doları mobilize etmeyi taahhüt ettiler, fakat detayların hala tartışılarak çözümlenmesi  bekleniyor. Bu arada, ekonomik olarak dezavantajlı ülkelerin iklim planları yabancı yatırımlara bağlı durumda. Diğer önemli bir unsursa eylemliliği periyodik olarak yoğunlaştıracak bir çerçevenin çizilmesidir.

Her ülkenin iklimi değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarını ortadan kaldırmak için var olan küresel çabalara yönelik olarak ulusal bir katkıyı ileri sürmesi bekleniyor. Bunu bugüne kadar 56 ülke yaptı. Bu, küresel emisyonların %62’sini kapsıyor. Önümüzdeki ay Hindistan, Brezilya ve Endonezya da dahil olmak üzere devletlerden daha fazla katılım olması bekleniyor.

BM’nin en üst  düzey iklim görevlisi olan Christiana Figueres, “Şimdiye kadar verilen tepkiler ulusların etkin bir Paris anlaşmasına ulaşmak için güçlü bir istek ve niyetleri olduğunun altını çizdi” dedi. Ancak kolektif hedeflerin ısınmayı uluslararası hedef olan 2C’yle sınırlandırmaya yetecek şekilde belirlenmediğini kabul etti.

“Fakat her zamanki gibi yine işlerin olması gerekenden keskin ve pozitif bir uzaklaşmayı ifade ettiğinin ve eğer hükümetler zaman içerisinde istekliliklerini arttırmaya mutabık kalırlarsa bunun o nihai hedefe ulaşmak için gerekli olan temeli oluşturacağının altını çizdiler.

46 ülkeden bakanlar geçen ay karbonu-azaltan planların her beş yılda bir gözden geçirilmesinde mutabık kaldılar – ki bu da Tubiana’ya gore “bir atılımdı”.

Her gözden geçirmede hükümetlerin taahhütlerini arttırmalarını talep etmeyi başaramadılar.

Spesifik hususların dışında, Washington-temelli WRI’dan David Waskow konuşmalarda/görüşmelerde güvenin tesis edilmesine olan ihtiyaca vurgu yaptı.

“Bu gereklidir öyle ki ülkeler Paris’te başarılı bir şekilde nihai kararlarını verebilsinler” demektedir.

Yazının İngilizce Orjinali

Yazar: Megan Darby

Yeşil Gazete için çeviren: İrfan Özdabak

(Yeşil Gazete, Responding to Climate Change)

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.