DünyaManşet

Sürdürülebilir bir gelecekte yerli halkların ve ormanların rolü

0
Orang Rimba kabilesinden bir aile- Endonezya

Norveç Başbakanı ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, BM Binyıl Kalkınma Hedefleri Destek Grubu Üyesi Erna Solberg’in Huffington Post‘ta  yayınlanan yazısını Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Deniz Menteşeoğlu‘nun çevirisiyle sunuyoruz.

***

2015 Nisan ayında çeyrek milyondan fazla kişi Küresel Dünya Günü konseri için Washington Ulusal Meydanı’na akın etti. Bu etkinlik kapsamında dünya liderlerine gezegenimizi ve insanları iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinden korumak üzere harekete geçme çağrısı yapıldı.

Orang Rimba kabilesinden bir aile- Endonezya

Orang Rimba kabilesinden bir aile- Endonezya. Kaynak: The Jakarta Post

Bu çağrının zamanlaması da oldukça yerinde idi. Birleşmiş Milletler şu anda 15 yıl önce belirledikleri “Milenyum Kalkınma Hedefleri (MKH)” yerine geçmek üzere, önümüzdeki Eylül ayında BM Genel Meclisi’nde dünya liderlerince kabul edilecek yeni küresel sürdürülebilir kalkınma programını belirlemek için çalışmalara başladı. Yine Aralık ayında Paris’te gerçekleşecek BM İklim Değişikliği Konferansı için de hazırlıklar başladı.

Bu konular, Birleşmiş Milletler’in ev sahipliği yaptığı Yerli Halklar için Forum ve bunu takiben ‘BM Orman Forumu’nun çok yakın zamanda gerçekleştirilmiş olması açısından da önem arz etmekte. Yaklaşık 1,6 milyar insan – dünya nüfusunun %25’inden fazlası – geçimini orman kaynaklarından sağlamakta. Çifliklerdeki ağaçlar yaklaşık 1,2 milyar insana besin ve para kaynağı sağlamakta. Bu insanların tahminen 60 milyon kadarı ise yerli halklardan.

Yerliler, coğrafi ve politik uzaklıkları nedeniyle dışlanmış durumdalar. BM’ye göre dünya nüfusunun yüzde 5’i ve ekonomik olarak en dezavantajlı nüfusun yüzde 10 ila 30’u yerlilerden oluşmakta. Öte yandan yerli topluluklar nesillerdir doğayla dengeli ve uyum içinde yaşamanın bilgisine sahipler.

Bu küresel zirvelere hazırlanırken yarım bıraktığımız hedefimize, en savunmasız olanların gelişmesine yeniden odaklanmalıyız. Kimseyi geride bırakmamalı, bu anlamda ormanların sürdürülebilirliği için sağlam formüller oluşturmalı ve yerli toplulukları karar verme süreçlerine dahil etmeliyiz.

Yakın zamanda, BM Genel Sekreteri Ban- Ki Moon’un MKH Destek grubundan çalışma arkadaşlarım, Dho Yung-Shim ve Stine Bosse ile birlikte Endonezya ve Vietnam’da bir görevde bulundum. Bu ziyaretlerimin amacı, Endonezya ile Norveç arasında iklim ve orman konularındaki olası işbirliğini açığa çıkartmak ve incelemekti. Ayrıca, yerli halkların görüşlerinin Binyıl Kalkınma Hedeflerinin son yılındaki çalışmalara ve takriben küresel gelişme için oluşturulacak formüllere dahil edilmeleri gerektiğini ve onların deneyimlerini kendi ağızlarından dinlememiz gerektiğini vurgulamak istedim.

Gezimizde, Endonezya’nın en hassas durumdaki yerli halklarından biri olan Orang Rimba kabilesinin yaşadığı, Sumatra Adası’ndaki muhteşem Bujang Raba yağmur ormanını ziyaret ettik. Bu kabile diğer birçok yerli halkınkine benzer şekilde, gelecek nesillere yaşam kaynağı olacak sağlıklı ormanlar miras bırakmanın insanların kutsal görevi olduğu inanışına sahip.

Erna Sojberg Endonezya’da

Erna Sojberg Endonezya’da. Kaynak: scandasia.com

Bu topluluğun kültürü ve geçim kaynakları ormanın ekosistemiyle içiçe geçmiş. Bu insanlar günde ortalama 1,20 ila 1,80 ABD Dolar kazanıyor. Yine de biyolojik adaptasyonu ve inançları, ormandan ancak sürdürülebilir bir biçimde yararlanmalarını sağlıyor.

Ne var ki Orang Rimba kabilesinin geçim kaynakları ve yaşadıkları orman tomrukçuluk ve kauçuk plantasyonlarının tehdidi altında. Bu faaliyetler ormansızlaşma, toprak tahribatı ve erozyona, sonuç olarak da kimyasalların su kanallarına akmasına ve içme suyunu zehirlemesine yol açıyor.

Adadaki kömür madenciliği de büyük miktarda biyo-çeşitliliğin yok olmasına neden olurken, yerli halkın arazi kullanım hakkıyla kauçuk ve palmiye yağı şirketlerinin bölgedeki çıkarları da çatışmakta. Buna karşın, Endonezya’da ilk defa, anayasa mahkemesinin verdiği bir karar doğrultusunda yerli topluluklara orman arazisi üzerinde yasal haklar verilmiş.

Bu, küçük ancak önemli başarı öyküsünün gerçekleşmesinde, REDD+ projesinin*, geçtiğimiz beş yıl boyuca bölgede gerçekleştirdiği çalışmaların rolü büyük. Daha ötesi, Sumatra’daki palmiye yağı endüstrisinin liderleriyle yaptığımız görüşme, sürdürülebilir üretime doğru dönüşüm konusunda ümit vericiydi.

Sumatra’dan sonra, en önemli BKH başarı örneklerinden biri olan Vietnam’a hareket ettik. Lao Cai vilayetinde, BM-REDD+ programının da aralarında bulunduğu ormancılık projeleri yoluyla, ormancılık sektöründen kaynaklanan emisyonu azaltarak iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini önlemeyi başarmışlardı.

2

Erna Sojberg Vietnam, Lao Cai’de. Kaynak: cpv.org.vn

Akarsu havzalarını koruyan, toprak kayması için tedbir alan ve böylece yerli halklara geçim kaynağı sağlarken sürdürülebilir gelişmeye katkı sunan orman korucuları, yerel otoriteler ve yerli topluluk temsilcileriyle toplantılar yaptık. Yerli halktan bir kişi, ormanın korunmasının önemini kavradığını ve proje partnerlerinden gelebilecek alternatif inşaat materyeli desteğine açık olduklarını belirtti.

Vietnem, çabaları sonucunda, 1994’te yüzde 27,8 olan ormanlık alan oranını, 2010’da yüzde 40’a kadar yükseltmeyi başardı.

Bugün biliyoruz ki hızlı iklim değişikliği sebebiyle yeryüzündeki türlerin dörtte biri 2050 yılına kadar yok olma tehdidiyle karşı karşıya. İklim değişikliği yeryüzündeki yaşamı çoktan değiştirdi. Tüm dünyada mevsimler değişiyor, ısı artıyor ve deniz seviyesi tehlikeli boyutlarda yükseliyor.

Bizler durumu tersine çevirebilecek bilgiye sahibiz. Küresel ölçekte, geçen yıl Eylül ayında gerçekleştirilen BM İklim Zirvesi’nde oluşturulan New York Ormanlar Deklerasyonu, uluslararası olarak güçlerin birleştirilmesi ve hemen harekete geçilmesine odaklanarak önemli bir kilometre taşı oldu. Yerel düzeyde ise Endonezya ve Vietnam’da gördüğüklerimiz gibi umut verici örnekler, çevresel bozulmayı tersine döndürerek daha yeşil ve daha sürdürülebilir bir gelecek inşa edebileceğimizi kanıtlar nitelikte.

Küresel vatandaşlar olarak hepimiz üzerimize düşeni yapmalı, dünyadaki tüm halkları içeren politikaları savunmalı, yeni ve sürdürülebilir bir küresel kalkınma gündemi oluşturma fırsatını değerlendirmeliyiz. Köklerimize dönmeli ve sürdürülebilir gelişmeyi teşvik eden bir çevre anlayışını beslemeliyiz. Gezegenimizle uyum içinde yaşamış, onu bizim geleceğimiz için korumuş olan yerli halkları kollamalıyız.

En büyük düşünürlerimizden biri olan Herman Melville’in bize hatırlattı gibi, “Sadece kendimiz için yaşayamayız. Binlerce iplik bizi diğer insanlara bağlar. Bu ortak bağların düğüm noktalarında eylemlerimiz nedenler olarak yola çıkar ve sonuçlar olarak bize geri dönerler.”

***

Bu metin, Başbakan Erna Sojberg’in, her ikisi de MKH destek grubu üyeleri olan Dho Young-Shim ve Stine Bosse ile birlikte edindikleri izlenimlere dayanılarak hazırlanmıştır.

*REDD+ : Reducing Emmisions from Deforestation and forest Degradation (BM, Ormansızlaşmadan ve Orman Bozulmasından Kaynaklanan Emisyonların Azaltılması Projesi)

Yazının İngilizce Orjinali

Yazı: Erna Solberg

Yeşil Gazete için çeviren: Deniz Menteşeoğlu

(Yeşil  Gazete, Huffington Post)

More in Dünya

You may also like

Comments

Comments are closed.