Köşe Yazıları

Sosyal Medyada siyasi etkileşim ve kolektif düşünme – Aysen Ataseven

0

Sosyal medya politik alana girerken…

Sosyal medya hayatımıza girdikten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Bundan sonra da olmayacak. Sosyal medya hakkında bu yazıda dikkat çekmek istediğim, sosyal medyanın, üzerinde süren paylaşımlar ve etkileşimler sebebiyle,  bir kolektif düşünme mecrası ve yöntemi haline gelmiş olduğudur. Bu konuda düşünmeye başlamadan önce Türkiye’de internet kullanım oranlarına ve kullanma şekillerine bakmakta fayda var.

Türkiye’de internet ve bilgisayar kullanımı yükseliyor.

TUİK 2014 Ağustos ayında yayınladığı “Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması, 2014”  verilerine göre, 2014 yılı Nisan ayında Türkiye genelinde internet kullanım oranları 16-74 yaş grubundaki bireylerde %54’e yükselirken, internet erişim imkânına sahip hanelerin oranı %60’a yükseldi. Bu oran 2013 yılının aynı ayında haneler için %49 idi.

 

İnterneti 2014 yılının ilk üç ayında kullanan bireylerin %58’i ev ve işyeri dışında internete kablosuz olarak bağlanmak için cep telefonu veya akıllı telefon kullanırken, %28,5’i taşınabilir bilgisayar (dizüstü, netbook, tablet vb.) kullandı. Bu oranlar 2013 yılının aynı döneminde sırasıyla %41,1 ve %17,1’di.

İnternet kullanım amaçları arasında sosyal medya ilk sırada yer aldı.

İnternet kullanım amaçlarına bakacak olursak, 2014 yılının ilk üç ayında internet kullanan bireylerin %78,8’i sosyal paylaşım sitelerine giriyor, %74,2’si online haber, gazete ya da dergi okumak için internet kullandığını söylüyor.

 121 aysen ataseven, yazı, yeşil gazete

 En çok kullanılan ağlar Facebook ve Twitter

We are Social” adındaki uluslararası bir sosyal medya ajansının tüm dünya ülkelerini kapsayacak şekilde gerçekleştirdiği “Global Digital Statistics” çalışmasının Türkiye verilerine göre, sosyal ağları kullanan kişilerin %93’ü Facebook, %72’si twitter kullanıcısı.

Türkiye bu sayılar ile internet kullanıcılarının sosyal medyayı en çok kullandığı ülkeler arasında yer alıyor.

Sosyal medya yoldaşlığı: Ağdaşlık.

Veriler bize sosyal medyanın Türkiye’de yaygın olarak ve artan oranlarla kullanıldığını gösteriyor. Pekiyi, sosyal medyada neler oluyor?

Ülkenin içinden geçtiği anormal politik süreç, sosyal medyaya da yansıyor. “Trend topic”ler çoğunlukla politik konular. (Aslına bakarsanız bu durum bir çeşit yorgunluk da yarattı.  Fakat yakıcı gündem bu olunca, içerikler de çoğunlukla bu yönde üretiliyor. Bu da başlı başına dikkate değer bir gösterge. Toplumun büyük kesimi politize olmuş durumda.)

Bir tarafta herkesin kendi ağında “takılması”, kendi kanaat önderlerini takip etmesi ve bunun getirdiği bir çeşit atışma, “laf sokmacılık” yani bir çeşit sağırlık ve kendini tekrar etme eğilimi var. Bunu görmezden gelmemek gerek. Ancak bu “taraftar” ağlar, aynı zamanda ağ içi bir tartışma, fikir geliştirme ve karşılaşma ortamı da yaratıyor. (Bir de siyaset trolleri var, dikkate değer bir konu olsa da, konuyu dağıtmamak için bu yazıda buna değinmeyeceğim.)

AKP karşıtlığı, özellikle İç Güvenlik Paketi sonrası, CHP, MHP ve HDP seçmenini neredeyse bir araya getirdi. Bu cephenin oluşmasında AKP’nin ve liderleri Erdoğan’ın zıvanadan çıkmasının elbette büyük rolü var. Dolayısıyla cephe aslında siyasi bir cepheden ziyade bir sağduyu cephesi olarak yükseliyor.

Bununla birlikte bu bir sağduyu çadırı gibi görünse de, içinde kıyamet potansiyeli de taşıyan bir çadır.

Türkiye toplumu AKP iktidarı sırasında başta Kürt meselesi olmak üzere, pek çok konuda kendisi ile yüzleşti. Öyle ki, bunca yıldır hasıraltı edilen pek çok sorunlu tarafımız suratımıza çarptı. Her gündem yeni bir yüzleşme getirdi. Bu yüzleşmenin, iç dökmenin, nedamet getirmenin başlıca mecrası da – belki biraz da sokaktaki polis şiddeti yüzünden- sosyal medya oldu. AKP bunu gördü, bu süreçte Twitter’dan gözünü ayırmadı. İnternet yasakları ve atılan Tweeet’ler yüzünden açtığı davalar ile bunu da baskılamaya çalıştı. Fakat engel olamadı.

Konuyu dağıtmadan sadede gelecek olursak, bu süreçte sosyal medya ağları içinde kolektif düşünme süreci başladığını gözlemek mümkün. Burada AKP karşıtı geniş ve son derece heterojen olan kesim, birbiri ile tanıştı. Yorumlarla paylaşılan siyasi haberler ve bu paylaşımlar üzerinden yapılan tartışmalar, kimi zaman destek niteliğinde olsa da, kimi zaman da düşünceye ek veri sunan ya da karşıtını iliştiren bir akışla gerçekleşiyor. Yani aslında gezi sonrası parklarda oluşturulan forumlar, örgütsüz bir şekilde sosyal ağlar içinde, kendiliğinden gelişen tartışma ortamlarında devam ediyor. Facebook duvarlarında küçük siyaset meydanları oluşuyor. Normal şartlarda karşılıklı politika konuşmayacak kişiler, pasif izleyiciler olarak da olsa birbirini duyuyor. Yani etkileşimler, beğeni ve paylaşımların yanı sıra, görünmeyen “viral” bir etkiye de sahip.

Yeni politikanın yeni mecrası: Sosyal Medya

Bunun sağlıklı bir karşılaşma olduğunu düşünüyorum. Çünkü eğer Türkiye toplumu Haziran seçimlerinden sonra AKP’yi en azından demokratik olarak kontrol edilebilir bir büyüklüğe getirme iradesi ortaya koyabilirse, bundan sonra konuşmamız gereken çok konu olacak. Bunun antrenmanını şimdiden sosyal medya hesaplarında yapmak, bu yüzden iyi.

Sosyal medya üstten konuşan didaktik söylemleri doğası gereği görünmez hale getirirken, samimi olanı, neşeli olanı, ilginç olanı, dayanışmayı ve mizahı ön plana çıkarıyor. Bu yüzden bu mecrada üretilen politikanın kendisini de renkli, barışçıl bir noktaya taşıma potansiyeline sahip.

Ezberci siyasetler de elbette sosyal medyada yerini almış durumda. Popülist söylemler yine çokça paylaşılıyor. Ancak burada önemli olan, alternatif söylemlerin, bu söylemlerin sahiplerinin de görünür, hatta sohbetine karışılabilir kadar yakında olması.

İşte bu yüzden yeni dönem en önemli araçlarımızdan birisi yine akıllı telefonlarımız ve sosyal medya olacak. Bu mecranın genç, dinamik, interaktif oluşu, kendiliğindenliğinin önüne geçilememesi, siyasi ezberciliğin doğal panzehri olduğundan, ümitli olabiliriz.

Son olarak, eğer demokrasi, özgürlük ve yaşamı savunan, şenlikli yeni bir politikadan söz edilecekse, bu yeni politikanın siyasi hareketlerinin de sosyal medyayı çok iyi dinlemesi gerekiyor. Yönetmesi değil, domine etmesi değil (zaten edemez), dinlemesi, anlaması ve politikalarında, söylemlerinde, iletişimde ön plana çıkaracağı konularda, bu mecradaki seslere kulak vermesi, burada yükselen tartışmalara cevaplar üretmesi, bu kolektif düşünme sürecine dâhil olması gerekiyor. Dâhil olamayan, kendini tekrar etmekten, sözüne hayranlığından vazgeçemeyen, zaman içinde yok olur. Aslında, belki de en hayırlısı bu olur.

123.Aysen Ataseven, yeşil gazete

 

Aysen Ataseven

You may also like

Comments

Comments are closed.