ManşetRöportaj

Cenk Demiroğlu: “İklim değişikliğinin başka derdi mi yok kış turizmi çalışıyorsun?”

0
Cenk Demiroğlu

Geçtiğimiz haftalarda (28 Ocak 2015) Açık Radyo‘da Ömer Madra ile birlikte yaptığımız Açık Yeşil programında iklim değişikliğinin kış turizmi etkisi üzerine çalışmalar yapan İstanbul Politikalar Merkezi IPC Mercator araştırmacısı Cenk Demiroğlu ile bir söyleşi yapmıştık. Demiroğlu bize iklim değişikliğinin  kış turizmini nasıl tehdit ettiğini çarpıcı örneklerle anlattı. Söyleşinin bant çözümünü ve kaydını sunuyoruz.

 

Cenk Demiroğlu

Cenk Demiroğlu

Ümit Şahin: Bugün Açık Yeşil’ de bir konuğumuz var. Cenk Demiroğlu, İstanbul Politikalar Merkezi Mercator IPC araştırmacısı, hoş geldin Cenk.

Cenk Demiroğlu: Hoş bulduk

Ümit Şahin: Cenk Demiroğlu İstanbul Politikalar Merkezinde bu yıl Kış Turizmi ve İklim Değişikliği üzerine çalışıyor daha doğrusu iklim değişikliğinin kış turizmine etkisi üzerine çalışıyor. Biz beraber çalışıyoruz Cenk ile, benim de aklımda hep şöyle bir kar yağsa da Cenk’i davet etsek vardı. Kar yağışını kaçırdık biraz kısa sürdü ama yine de kış bitmeden bir kış turizminin durumunu konuşalım istedim.

Ömer Madra: Gene kar geliyormuş zaten.

Ümit Şahin: İyi, biz arada almış olduk. Zaten çok kar yağdığında Cenk’i bulamıyoruz dağlarda oluyor.

Cenk Demiroğlu: Evet ben de kaçıyorum kar yağınca.

Ümit Şahin: Biraz tabii kendini tanıtmanı da isteyeceğim ama önce şununla başlayacağım. Tam şimdi sabah gördük Hürriyet gazetesi seyahat ekinde “erken gelen kar kayakçıları sevindirdi” diye başlık atmışlar. Doğru mu bu?

Cenk Demiroğlu: O haberin daha sonra satır aralarına baktım. Geçen seneye göre erken gelen kar diye ufak bir detay var orada, ona göre doğru. Çünkü geçen sene biliyorsunuz son 135 yılın en sıcak yılını ve kışını geçirdik. Öyle bir kış karşılaştırınca erken geldi ama bu sene kar gerçekten geç geldi. Hatta biraz daha geç gelseydi birçok kayak merkezi yılbaşını da kaçıracaktı ve ekonomik açıdan çok daha fazla zorlanacaklardı.

Ümit Şahin: Türkiye’de kayak merkezlerine ne zaman gelir normalde kar?

Cenk Demiroğlu: Ben çocukken Aralık başıydı şimdi yavaş yavaş Noel tatiline doğru kaydı.

Ömer Madra: Aralık sonlarına doğru yani…

Cenk Demiroğlu: Şimdi artık yılbaşını tehdit eder hale geldi. Ki yılbaşını kaçırmak neredeyse bir Aralığı kaçırmaya bedel turizmciler açısından. Kayak merkezi işletmecileri bu seneki kar yağışına seviniyorlar mı bilmiyorum, bol yağdı yağdığında, ama Aralık ayı şimdiden kaybedildi. Zaman olarak yüzde 25’ini kaybettiler işlerinin. Bol kar da çok iyi bir şey değil. Hatta bir yazı hazırlıyoruz bununla ilgili. Çünkü 2-3 metre kar yağdığında bu sefer de yollar kapanıyor, pistlerin açılması zorlaşıyor vs.

Ümit Şahin: Teleferik arızası oldu Uludağ’da…

Cenk Demiroğlu: Arkadan lodos da geliyor, bu kış çok lodos yaptı o da teleferiği zorluyor. Bir anda çok fazla kar yağması da iyi bir şey değil ki bunun da iklim değişikliğinin sonuçlarından biri olduğunu gösteren birçok çalışma var.

Ömer Madra: Karayollarında da büyük ana arterler kapandı.

Cenk Demiroğlu: İki Pazar önce Kartalkaya’ya 28 km yolu üç saatte çıkmışlar. Uludağ’da trafikten ziyade karların ağaçlara yaptığı ağırlıktan ağaçların devrilmesi sonucu dört saatlik bir trafik oluştu Telefereğin arıza yapması da üstüne geldi. Lodos olunca hava açıyor tabii herkes gitmek istiyor.

Ümit Şahin: İklim değişikliği ile ne zaman ilgilenmeye başladın, buna geri dönelim mi? Çünkü aynı zamanda kayakçısın ve coğrafyacısın. Biraz onu anlatır mısın?

Cenk Demiroğlu: Benim asıl akademik kökenim Turizm İşletmeciliği. Önce Boğaziçi Üniversitesi sonra İstanbul Üniversitesi’nde okudum. Daha sonra işin yatırım boyutu, ekonomik boyutu ile ilgilenirken coğrafyasına geçmek istedim ve coğrafya doktorasına başladım. Buna başladıktan sonra da yurtdışına gittim. 5-6 sene boyunca İsveç, Norveç ve Slovakya’da kaldım. Burada turizm eğitimi veren coğrafya bölümlerinde, enstitülerinde araştırmalar yaptım. Kış turizmi çalışmak istiyordum zaten doğma büyüme bir kayakçı olarak ama neresini çalışayım derken baktım ki ben kendim kayamıyorum. O zaman sanırım en temel sıkıntı iklim değişikliği, buradan başlasam iyi olur dedim.

Ümit Şahin: Ne zaman Türkiye’ de ilk iklim değişikliğinden dolayı ya da kar yağmaması yüzünden kayamadığınız oldu mesela hatırlıyor musun?

Cenk Demiroğlu:  2000 yıllarla birlikte ortaya çıktı. Hatta mesela doğudaki kar merkezlerinden biri 1998 yılında yapay kar makinalarından satın almış onları yanılmıyorsam 2007 yılında depodan çıkardılar, bu artık bize lazım deyip çalıştırmaya başladılar. Ben Türkiye’de yarışırken hatırlıyorum Ocak ayının ilk haftalarında yarışamadığımız olurdu veya çok zor şartlarda yarıştığımız oldu.

Ümit Şahin: Bu son yıllardan bahsediyorsun?

Cenk Demiroğlu: Son yıllar, hep 2000’li yıllarda. Benim yakın tarihimde de hep yurtdışında yarışıyordum. Orada da biz yarışlarımızı hep sezon sonuna getirmeye çalışırız daha yumuşak karda kaymaya çalışırız hız yarışlarında. Çok yarış iptalleri yaşandı. Bu sene de mesela bu hafta sonu Fransa’da hız kayağı dünya kupası yapılacaktı, kar yetersizliği nedeniyle iptal edildi ve çok büyük bir organizasyondu. İki yıl önce İsviçre’de gittiğim bir yarış buzulun çok çekilmesi sebebiyle kayalar vadiye yuvarlanmaya başlamış. Vadinin içi de bizim kayacağımız pist, o pist kapandı zaten. Tam da oraya biz daha fazla hızlanalım diye bir rampa koymuşlardı, çok yatırım yapmışlardı o yatırım da orada duruyor öyle hiç kullanılamadı.

Ümit Şahin: Senin yazılarında da okudum, iklim değişikliği sebebiyle Alplerdeki kayak merkezlerinin de azalmaya başladığı görülüyor, değil mi?

Cenk Demiroğlu: Bütün dünyayı etkiliyor sadece Türkiye’yi etkileyen bir durum değil. Tabii Türkiye’de bazen eleştiriliyorum sen neden kış turizmi çalışıyorsun iklim değişikliğinin başka derdi mi yok diye ama Türkiye’nin turizmine yaptığı etkiyi düşünürseniz ekonomik ve sosyal açıdan çok büyük bir zarar. Kış turizminde daha yolun başındayız bu iş büyüyecek bunu da konuşuruz birazdan. O yüzden çalışılması ve baştan bu tehdide dikkat çekilmesi lazım. Mesela Avusturya’da, tabii gelişmiş ülkelerde turizm çok önemli bir ekonomik sektör değildir ama kış turizmi doğrudan gayri safi milli hasılanın %5’ine gelir sağlıyor.

Ümit Şahin:  Orada kültürel bir şey tabii, herkes kayıyor.

Cenk Demiroğlu: Kültürel bir şey tabii ama 50 milyon artı 5 milyon turist sadece kaymaya geliyor, bu çok ciddi bir rakam küresel piyasa içerisinde. Ve Avusturya en hızlı etkilenen yerlerden birisi. Çünkü kayak merkezleri kültürel etkiyle de köylere yakın yerlerde kurulmuş alçakta. OECD raporunu söyleyeyim yapay kar seçeneğini dikkate almadan yapılan analizler şunu gösteriyor Alplerdeki yani Fransa, Almanya, İsviçre, Avusturya, İtalya, Slovenya hep beraber buradaki 600’den fazla kayak merkezi sadece bir derece ısınma ile 500’e iki derece ısınmayla 400’e düşüyor. Niye düşüyor çünkü ekonomik olarak kendilerini kurtaracak bir sezona sahip kalamayacaklar. Bu kar örtüsünün kalınlığındaki ve süresindeki çekilme yüzünden.

Ümit Şahin: Kuzeyde de var mı bu Norveç, İsveç gibi ülkelerde?

Cenk Demiroğlu: Kuzeyde de var. Orada da uzun süreler araştırma yaptım. Orada tabii yaz kayağı merkezlerinden başladım, oralarda kar biraz bol bazı merkezlerde kışın kar kalınlığı 10 metreye ulaşıyor o yüzden yazın açıyorlar. Onların mesela üçünden ikisi iflas etti. Bir tanesini devlet kurtardı, bir tanesini özel sektör. Devletin kurtardığı tekrar iflas edecek gibi gözüküyor artık son perdeyi oynuyor. Tabii insanların aklına o kadar kuzeyde kutba yakın yerde de sorun olur mu diye geliyor ama orada da insanlar burada zaten kar var diye kayak merkezlerini deniz seviyesine yakın yerlere yapmış. Dolayısıyla orada da sıkıntı var. Tabii orada şöyle bir avantaj var, her zaman daha yukarı taşınabilirler. Türkiye’de ise biz zaten genelde hep zirveleri zorladık. Taşınabileceğimiz pek bir yer kalmadı. 3000’in üstüne çıkarız gibi bazı fikirler var o da pek mantıklı değil çünkü siz de dağcısınız bilirsiniz 3000’in üzerinde normal bir turistin günde 7-8 saat aktivite yapması üstüne gecesinde eğlenmesi pek makul bir fikir değil.

Ümit Şahin: Bu durum buzul kayağını mı vurdu diyorsun?

Cenk Demiroğlu: Evet yaz kayağını vurdu.

Ümit Şahin: Bunun buzulların erimesiyle bağlantısı ne?

Cenk Demiroğlu: Buzulların erimesiyle bağlantısı şu, yaz kayağı çok ilginç bir pazardır genelde profesyonellerin yazın antrenman yapmak için kullandığı kayak merkezleri var. 80’lerde Avrupa’da böyle 40 tane kayak merkezi vardı. Bu buzullardaki çekilme, yumuşama, üzerine yağan karı soğuk tutamama gibi sebeplerle bu 40 merkezin sayısı 12’ ye düştü. O düşenleri de görmeniz lazım.

Ümit Şahin: Bunlar genellikle İskandinavya’da mı?

Cenk Demiroğlu: Bir bölümü Alpler’de, bir bölümü İskandinavya’da. Bir iki tane de Japonya ve Kuzey Amerika’da var. Bunların üstüne artık örtü örtülüyor. Metrekaresi 4 isviçre frankından.

Ümit Şahin: Buzulun üstüne mi örtülüyor?

Cenk Demiroğlu: Niye işte, albedoyu arttırsın, yansımayı arttırsın buzulu biraz daha koruyalım, yaz erimesini yavaşlatalım. Ciddi ciddi bu işler yapılıyor. Dev bir kayak pistinin üstüne battaniye örtülüyor.

Ömer Madra: Beyaz parlak bir malzemeden değil mi?

Cenk Demiroğlu: Evet beyaz, parlak özel bir tekstil malzemesinden.

Ümit Şahin: Bu iyi fikirmiş aslında. Bütün kutupların üstünü örtsek böyle, Grönland’ın üstünü…

Ömer Madra: Ben bunu önermiştim yıllar önce Açık Gazete’de…

Cenk Demiroğlu: İklim mühendisliğinin sonu gelmez. Uzaya ayna da koyabiliriz ışını direk geri de yollayabiliriz.

(gülüşmeler)

Ömer Madra: Bu kuzey ülkelerinde, Kuzey Kutbu ve civarında çok daha yüksek ısınma ortalaması, bunu da hesaba katmak lazım. Biz, dünya ortalaması olarak 1 dereceye yakın bir yükselmeden bahsediyoruz, 0.8 derece gibi halbuki orada 4 derecelik bir ortalama olduğu için onlar tabii tahminlerden çok daha fazla etkileniyorlar.

Cenk Demiroğlu: Çok daha fazla hassaslar ki kutbun hassasiyeti Alpler ya da Kafkasların olduğu yükseltilerde de var hemen hemen aynı iklim sisteminin içerisinde oldukları için. Birçok çalışma Alplerdeki buzulların bu yüzyıl içinde yok olacağını gösteriyor. Şu ana kadar da 275 gigaton buzul kaybedildi.

Ömer Madra: Geçenlerde Ümit’le fotoğraflarına bakıyorduk Guardian gazetesinde her yerde buz tırmanıcısı olan bir adamın çektiği fotoğraflar vardı. Hakkaten fotomontaj gibiydi, incecik bir duvar halinde kalmış Kilimanjaro’da.

Ümit Şahin: Buz tırmanıcılığı da bu anlamda tarihe karışabilir deniyor.

Cenk Demiroğlu: Bolivya’da mesela, Güney Amerika’nın en eski kayak alanlarından biri Chacaltaya’da kayak faaliyetleri durdu artık. Çünkü kayacak kadar buzul kalmadı, hepsi eridi. Ve dünyanın en yüksek kayak pistiydi, 5000 metre yükseklikte.

Ümit Şahin: Peki, Türkiye’de bu nedenle kapanan bir kayak merkezi var mı ya da tehdit altında olan?

Cenk Demiroğlu: Tehdit altında olan çok var ama şöyle bir şey var biz bunların finansal açıdan zorlanmaları için bir 10 yıl geçmesini bekliyoruz. 10 yıl içerisinde en az her 7 senede en az 100 gün boyunca en az 30 cm kar alıyor olması lazım böyle genel bir kural var finansal olarak başabaş çıkmaları için. Ama Türkiye’deki kayak merkezlerinin çoğu yeni biliyorsunuz. Yeni yeni bir anda orada burada açıldı. 10 senelik geçmişi olan merkez çok fazla değil o yüzden durumu tam olarak göremiyoruz şu an ama finansal açıdan çok zorlandıklarını biliyoruz. Tabii şöyle bir şans var burada sadece kayak yapılmıyor Türkiye’de. Türkiye’deki kış turisti profili işi biraz kurtarıyor. Zaten kayağa gitmeyen bir sürü turistimiz var, eğlenmeye giden spaya giden sadece hafta sonu havasını almak için giden var. Şimdi duyuyoruz Ortadoğu pazarının Uludağ’a geri gelmesi var. Uludağ’daki oteller yazın geri açtı bir anda 6 ay daha kazandılar, kıştan bir ay kaybettiler ama böyle avantajlar da var. Böyle bazı dış faktörler de imdada yetişiyor şu anda.

Ümit Şahin: Kayak otellerini kurtarmak için bunlar ama kayak sporunu kurtarmıyor sonuçta, değil mi?

Cenk Demiroğlu: Kayağı kurtarmaz. Mesela yapay kayak pistlerinde daha fazla yatırım düşüncesi var, üzeri kapalı AVM içindeki yerler gibi olsun Dubai’deki gibi.

Ümit Şahin: Nasıl yani?

Cenk Demiroğlu: Dubai’de AVMlerin içinde, İstanbul’da da var öye bir pist, kar yapıyorlar içeride siz orada kayıyorsunuz. Bu kayak sporunu kurtarır ama kayak merkezlerini ve kış turizmini kurtarmaz tabii ki. Gidip o AVM’yi Uludağ’ın tepesine yapmayacaklar İstanbul’a yapacaklar.

Ömer Madra: Peki, ben şeyi sormak istiyorum bu yapay kar meselesinin de kuyruğunu yiyen yılan gibi bir sorunu olması lazım. Yaktığı, kullandığı mazot vs küresel iklim değişikliğine, küresel ısınmaya olumsuz etki ediyor olması lazım.

Ümit Şahin: Bir de çok ciddi su harcıyor değil mi? Yapay karlama nasıl oluyor?

Cenk Demiroğlu: Evet ciddi su tüketimi oluyor. Yapay karlama çok ikilemli bir konu. Kış turizminin adaptasyon sağlaması için yapay karlamaya geçmesi şart yani bir sürü adaptasyon yöntemi var ama ilk etapta yapılması gereken en gerçekçi uyum yöntemi yapay karlama. Yapay karlamada da sıkıntılar var. Mesela 90’larda katkı maddeleri de koyuyorlardı donma seviyesini yükseltmek için. Bu katkı maddelerinin birçoğunun zararlı olduğu bulundu ve Avrupa’da bu iş kalktı gitti. Allah’tan biz o zaman başlamamıştık yoksa bol bol kullanmış olurduk. Şimdi artık onlar piyasadan çekildi, fazla tutunamadı. Su tüketimi var çok ağır, şimdi teknolojisi geliştirilmeye çalışılıyor verimli çalışması için çünkü göletlerden suyu emiyor bu hali ile. Gölet kurulması mantıklı mesela eskiden doğal kaynaktan suyu çekiyordu şimdi kendi göletleri var en azından bir döngü sistemi hafif de olsa kurulmuş durumda. Bu işin bence en ironik yanı ciddi bir enerji sarfiyatı yapması, hem yatırımcıya maliyet getirmesi ama şimdilik o maliyet bütün sezon karsız geçirmekten daha fazla değil ama öte yandan ciddi bir sera gazı salımı var. İklim değişikliğini geri besliyor yani.

Ömer Madra: Evet, bunu sormuştum. Mazotlu makinalar kullanıyorlar herhalde.

Cenk Demiroğlu: Elektrik de kullansa nasıl üretildiğine bakılıyor tabii. Biz bir araştırma daha başlatıyoruz Şubat ayında Almanya’da oranın en büyük kayak merkezlerinden Zudelfelt’te bir kayak merkezi, Bu arada Almanya’da 2050 yılına kadar Bavyera’da ki en büyük kayak merkezleri oradadır, hemen hemen tüm kayak merkezlerinin yapay karlamaya geçmezse yok olacağı öngörülüyor çok ciddi bilimsel raporlarda. Hal böyleyken en büyük kayak merkezlerinden biri milyonlarca Euro harcayıp çok büyük bir yapay karlama sistemi kurdu ve bu parayı harcarken de federal hükümetten finansal destek aldı. Buna da dava açtı BUND, Almanya’nın çevre örgütü ve DAW Alman Alp Kulübü. Dediler ki bu parayı buna harcayacağınıza daha sürdürülebilir bir turizm türüne harcasaydınız. Davayı kaybettiler hala süreç devam ediyor sanırım. Fakat o kayak merkezi yapay karla bile bu sene henüz düzgün bir açılış yapamadı çünkü makinalar yetmedi. Yapay kar makinası her an kar yapamıyor onun da bir limiti var.

Ümit Şahin: Havanın belli bir sıcaklıkta olması gerekiyor.

Cenk Demiroğlu: Belli bir sıcaklığın olması lazım daha önemlisi rutubetin belli bir seviyede olması lazım. Mesela çok rutubetli yerlerde -10 derecenin üstünde zaten kaliteli kar yapması söz konusu değil şu anki teknoloji ile. Bazı özel teknolojiler var ama onlar da çok pahalı ve hantal, endüstriyel teknolojiler.

Ümit Şahin: Hava çok soğuksa ama kar yoksa yapamıyorsunuz, öyle mi?

Cenk Demiroğlu: Hava çok soğuksa kar yoksa herhalde kurudur diye düşünüyorum o zaman kar yapar. -2 derecede bile yapabilir ama rutubetli bir havada, havanın daha da soğuk olması lazım. Rutubet onun eşiğini düşürüyor.

Ümit Şahin: Hürriyet’in seyahat ekindeki reklamlarda gördüğümüz gibi “kar garantili kış tatili” paketleri mümkün mü?

Cenk Demiroğlu: Bunu ilk gördüğümde bir yazı yazmıştım aslında kar garantili kış turizmi nedir ne değildir diye.

Ümit Şahin: Eskiden böyle bir laf edilir miydi “kar garantili tatil”? Demek ki kar yağmayacak ki böyle bir garanti veriyorsun.

Cenk Demiroğlu: Hayır, bunun artık sigortası türevi bile çıktı, finansal piyasası oluştu.

Ümit Şahin: Nasıl yani, kar yağmazsa paranı geri alıyorsun gibi mi?

Cenk Demiroğlu: Evet, mesela yurtdışında diyor ki, kar garantisi kar yoksa paranızı geri alırsınız, ileri tarihli voucher alırsınız bir daha bize gelebilirsiniz gibisinden işin teminatı tazminatı var.

Ömer Madra: Ben buraya bir reklam buldum, eskiden karpuz satıcıları kan çıkmazsa para yok derlerdi şimdi kar çıkmazsa para yok.

(Gülüşmeler)

Ümit Şahin: Kar yağmazsa para yok.

Cenk Demiroğlu: İlk verdikleri reklamda garantisini yapay kar sistemini övmek anlamında söylüyordu. Ben dedim ki o kar garantisi kar güvenirliğidir, teknik açıdan. Tabii insanlar onu kar garantisi olarak da anlayabilir.

Ümit Şahin: Her şeyden önce herkes nereden bilecek yapay karı?

Cenk Demiroğlu: Tabii tabii. Sonra da o yapay kar sistemleri nasıl çalışıyor? O makinanın olması orada kar olacağının güvencesi değildir. Ama yeni reklamda gördüm ki yanına ufak bir yıldız koymuşlar, altına minik bir açıklaması var hangi sıcaklıkta kar garantisi olduğunu belirten.

Ümit Şahin: iklim değişikliği tüm dünyada kayak merkezlerini tehdit ederken Türkiye her zamanki gibi bir kalkınma atağı yapmaya karar verip tam tersine bir açılık yapmış. 42 ilde 100 yeni kayak merkezi, 5000 otel. 5000 otel mi?

Cenk Demiroğlu: Evet bizim neredeyse 30 yılda yaptığımız yaz turizmi yatırımı kadar bir şey.

Ümit Şahin: Şu anda Türkiye’de kaç kayak merkezi var?

Cenk Demiroğlu: Merkez olarak sayabileceğimiz 5-6 tane tekil kayak alanları ile birlikte 50’ye yakın ama onlar merkez değil, onların büyütülmesi de bu işin içindedir. Yani sıfırdan 100’e çıkacağız gibi düşünebilirsiniz ki bu projenin içine en popüler olanların da yeniden yapılandırılması dâhil.

Ümit Şahin: 275 bin yatak ve 10 milyon turist diyor. Türkiye’de kaç kayakçı var?

Cenk Demiroğlu: 100 bin. 10 milyon yabancı turist 4 milyon yerli turist diyor. Orada bir sürü rakam var ama en olabilir ve en oldurulması gereken rakam 4 milyon yerli turist. Hatta 4 milyon yerli turistten ziyade 4 milyon kış sporcusu. Önce bir spor politikası oluşturulması gerekiyor özellikle Doğu Anadolu’da, Doğu Karadeniz’de. Biliyorsunuz üzme tahtası vardır Meşeköy’de Petran’da orada köylüler 300 yıldır kendi snowboardlarını yapıyorlar. Daha snowboard icat edilmeden snowboardu icat etmişler. Buralarda işin yerele indirilip gerçekten 4 milyon sporcunun oluşturulması lazım.

Ümit Şahin: Ama ben bu kayak federasyonunun, başına da bir iş adamını geçirmişler, kış sporcusu yetiştirmekle çok ilgili olduğunu düşünmüyorum. Turizm ağırlıklı düşüneceklerdir.

Cenk Demiroğlu: Turizm ağırlıklılar ama hakkını da verelim, şu ana kadar benim gördüğüm kış sporcusu yetiştirmek için önceki zamanlara kıyasla daha fazla yatırım yaptıkları. Benim de tanıdığım bazı sporcu arkadaşlarımız işin başına geçti, kamplar yapılıyor Doğu Anadolu’da, iki üç tane genç milli takımı kuruldu. Bir ivme var ama tabii 4 milyonu yakalamak için bu federasyonun yapabileceği şey kısıtlı. Milli Eğitim Bakanlığı’yla, Turizm Bakanlığı ile ortak, intikal etmesi lazım ki onların da gündeminde var. Bu işin müfredata girmesi gerekiyor. Hatta kayak federasyonun planlarında var, iş adamları bu noktada devreye girsinler, kendi malımızı imal etmemiz lazım ki tekstilde başladılar onu biliyorum. Kayak 100 yıl önce Haliç’te imal ediliyormuş. 100 yıl önce yaptığımız şeyi şimdi de yapabiliriz diye düşünüyorum. Küçücük Slovenya’nın çok büyük bir markası var dünyanın büyük markaları ile rekabet eden. Biz de yapabiliriz. Önce biraz talep tarafına odaklansalar arz yerine merkezi yaptık kayakçı gelsin demeseler daha iyi.

Ümit Şahin: Ben yine de 42 ilde 100 kayak merkezi demesine takıldım. Bunları nereye yapacak? Seninle daha önce olan konuşmalarımızdan biliyorum Uludağ’da küçük zirve dolaylarına kadar çıkılmış durumda hali hazırda, rakım yükseliyor. Mesela Erciyes’te falan 3000’lere mi çıkacak?

Cenk Demiroğlu: İnşallah bizi dinleyecekler, çünkü biz fizikçiler, çevreciler, coğrafyacılar, işletmeciler, iktisatçılar hep beraber çok büyük bir proje üretiyoruz yer seçimi analizi için coğrafi bilgi sistemlerine dayanarak. Bunun içerisinde sosyo-ekonomik faktörler de var iklimsel faktörler de var. Gelecekte nerede yeterli derecede kar olacağından nerede kar yapılabileceğine kadar.

Ümit Şahin: Buna göre bu 100 merkez sayısı gerçekçi mi?

Cenk Demiroğlu: Şöyle gerçekçi, bizim şu anda 100 bin km2 den fazla kayak yapılabilir arazimiz var, çok büyük bir alan. Bunun hemen hepsi Doğu Anadolu’da, biraz Orta Toroslarda biraz da Doğu Karadeniz’de. 100 kayak merkezini Hakkâri’ye Van’a yapacaksak yapabiliriz tabii.

Ümit Şahin: Ama muhtemelen İstanbul’a yakın yerlere yapmayı tercih edecekler.

Cenk Demiroğlu: İstanbul’a yakın yerlerin hepsi gitti, kalmadı. Uludağ’ın üstüne belki göller bölgesine yaklaşırlar ama oralarda ekosistem açısından çok hassas yerler.

Ümit Şahin: Ben de bunu anlamaya çalışıyorum, ekosistemi ne kadar göz önünde bulunduruyorlar?

Cenk Demiroğlu: Yukarı çıkmaları lazım, 3000’nin üstünün nerede olduğuna haritadan bakılması lazım. 3000’in üstü çok nadir Türkiye’de ve genelde belli bölgelere toplanmış durumda. Yukarı Murat-Van, Hakkâri ve oralar hakikaten korkunç bir potansiyel fiziki açıdan ama işin sosyo-ekonomik tarafı da var, ona da bakılması lazım.

Ümit Şahin: Bir de tabii iklim değişikliğinin neler getireceğine de bakmak lazım.

Cenk Demiroğlu: Tabii buna çevreci refleksle ile bakmıyorlarsa da finansal refleksle bakmaları lazım çünkü batacak kayak merkezleri yanlış yere yapılırsa.

Ümit Şahin: Son yaptığın araştırma kapsamında bir anket çalışması yürütüyorsunuz sanırım, son olarak buna da dinleyicilerimizle (okuyucularımızla) paylaşalım istersen.

Cenk Demiroğlu: Evet, biz işin hem beşeri hem fiziki boyutlarını Türkiye ve Almanya’da takip ediyoruz. Türkiye’de tüketiciler bu konuda ne düşünüyor nasıl uyum sağlıyor onu anlamak için bir anket yapıyoruz. kayakiklim.com’a girerek 5-10 dakikalık anketi yanıtlarlarsa bize çok faydalı bilgiler sağlayabilirler. Biz de değerlendirip kendilerine döneriz.

Ümit Şahin: Çok teşekkürler Cenk.

Cenk Demiroğlu: Ben teşekkür ederim.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.