Dış Köşe

4 adalet olmadan olmaz…- Saruhan Oluç

0
Saruhan Oluç

İktidarda 13 yıldır bir parti var, adında ‘adalet’ kavramı geçiyor. 60’lı ve 70’li yıllarda çeşitli hükümetlerde de adında ‘adalet’ kavramı olan bir parti bulunmuştu. Hem o yıllarda hem de bugün, Türkiye’de ‘adalet’ en çok konuşulan, ama eksikliği en fazla hissedilen bir konudur. İster güncel konular isterse tarihsel meseleler olsun, karşılaştığımız sorunların çoğu adaletsizlik ve bunun yarattığı eşitsizlikten kaynaklanıyor.

Çünkü bir ülkede,

* Herhangi bir etnik, dinsel ve cinsel farklı kimlik dışlanıyorsa, aşağılanıyorsa, yok sayılıyorsa, ayrımcılığa uğruyorsa, orada tanınma adaleti yoktur.

* Kapitalist sömürünün yarattığı yoksulluk, gelir eşitsizliği, işsizlik ve bölgesel eşitsizlik varsa, orada iktisadi adalet yoktur.

* Siyasal alanın çoğulculuğunun önünde yasal, anayasal, fiili ve kültürel engeller varsa, demokratik işleyiş gerçekleşmiyorsa, siyasal katılım eşitsizliği yaşanıyorsa, yerelin yetkilerinin artırılması merkezin yetkilerinin ise azaltılması, yerinden yönetimin geliştirilmesi söz konusu değilse, orada katılım adaleti yoktur.

* Sermaye egemen kalkınma ve büyüme anlayışı ile doğa ve canlı yaşamının sürdürülebilirliği tehdit altındaysa, ekosistemde ağır bir tahribat yaşanıyorsa, orada çevre ve iklim adaleti yoktur.

Bu 4 adalet yoksa, toplumsal adalet de yoktur. Toplumsal adalet yoksa, demokrasi de yoktur. Çünkü toplumsal adalet özgürlükçü, eşitlikçi, ekolojist ve demokratik bir siyasetin yön verici ve düzenleyici ilkesidir. Türkiye’de toplumsal adaletin sağlanması için, 4 alandaki adaletsizliğin ve eşitsizliğin giderilmesi gerekiyor. Mücadelenin bu konulara yoğunlaşması, yasal ve anayasal düzenlemelerin, gündelik siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel ve ekolojik taleplerin bu çerçevede şekillenmesi, ele alınması gerekiyor.

Ekmek, kimlik, su ve söz mücadeleleri aslında 4 adalet mücadelesini de tanımlar. Ekmek mücadelesi, iktisadi alandaki eşitsizlik ve haksızlıkları, emek alanındaki bütün sorunları kapsar. Kimlik mücadelesi, farklı halkların, inançların, anadillerin, kültürlerin tanınma adaleti taleplerini içerir. Su, yaşamsal önemdedir, iklim ve çevre adaletinin en temel konularından birisidir. Söz ise hem ifade ve düşünce özgürlüğünü hem de halkın kararlara katılım mekanizmalarını, yerel demokrasinin ve yerinden yönetimin temel yaklaşımlarını içerir.

Bugün Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında 4 adalet mücadelesini, kimlik, emek ve ekoloji eksenlerinde sürdürme kararlılığına sahip olan, bu anlayış ve perspektifle hareket eden siyasal özne HDP’den başkası değildir. Bu nedenle seçimlerde ne yapalım diye düşünenler, toplumsal adalet mücadelesinde HDP’nin vazgeçilmezliğini görmelidir. Tarihsel bir dönemeçteyiz. Şu ya da bu nedenle AKP veya CHP’ye oy verenler, bugünün en önemli ihtiyacının toplumsal adalet mücadelesini sürdüren HDP’nin mutlaka güçlü bir biçimde merkezi yönetim mekanizmalarında, Meclis’te yer alması gerekliliğini görmelidir. Kimlik kavramı, tanımı ve tanınması; çoğulcu, demokratik, eşit ve yasal güvenceli çözüm ve barış; demokratik siyasetin tanımlanması; demokratik çözümün gerçekleşmesi; anayasal ve yasal düzenlemelerin yapılması; vatandaşlık tanımının özgür ve farklılıkları eşitleyen bir anlayışla şekillenmesi; kültürel çoğulculuk ve özgürlüğün yeşermesi ancak böyle gerçekleşebilir. Aksi yaklaşım, düzenin iki payandasından birisinin peşine takılmaktan başka bir sonuç yaratmaz. Kimlik, ekmek, su ve söz hakkı birbirinden koparılamaz bir bütünlük içindedir. Bunlar ayrıştırılırsa, toplumsal adalet gelişmez. Toplumsal adalet olmazsa, demokrasi ve eşitlik olmaz…

Saruhan Oluç – özgür gündem

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.